Haberin Kapısı

İnsan Felsefesi İle İslam Felsefesi Arasındaki Fark

İSLAM VE KÜLTÜR

Onların ilimden anladıkları buydu. Felsefeleri buydu. Bununla bir hayat tarzı, bir yaşam biçimi, bir ekonomi modeli, bir şehir ve medeniyet kurmuşlardı.

"Peygamberleri onlara apaçık deliller getirince sahip oldukları bilgi ile şımardılar (ve onları alaya aldılar). Sonunda alaya almakta oldukları şey kendilerini sarıverdi."

Mümin Sûresi 83

Alaya Aldıkları Şey Onların Sonu Oldu.

Müşrikler apaçık delilleri görmelerine rağmen yine de düşüncelerini değiştirmediler. Üzerinde bulundukları hayat tarzını, dünyaya bakış açısını, insanın dünyadaki rol ve görevi konusundaki bilgilerini güncellemediler. Onlar sahip oldukları bilgileri değişmez, tartışılmaz ve üzerine bir şey ilave edilemez olarak görüyorlardı. Mutlak doğru ve mutlak yanılmaz kendileriydi. Bir felsefe geliştirmişler ve bunu yanılmaz görüyorlardı. Hayat bilinmedik bir yerden gelmiş ve yok olup gidecektir diyorlardı. Dehrî yani materyalist idiler. İnsan bu dünyaya bir defa gelmiş ve güçlü olan hayatta kalmalıydı. Gücünü kaybeden, kaybetmeliydi; elinden malı ve ailesi alınmalıydı diye bakıyorlardı hayata. Onlar bu düşünce ile tüm merhamet duygularını kaybetmişlerdi güçlülerin haklı ve hayatta kalabildiği bir dünyada merhamete yer yoktu. Paylaşmaya ve acımaya, yardıma ve el uzatmaya yer yoktu. Zayıfın elinden ekmeği ve emeği alınmalıydı. Güçsüz olan kadınlar, çocuklar, köleler ve herhangi bir kabile veya şahsa sığınmamış kimseler elden ele dolaşmalı ve yaşam hakları sadece güçlülerin elinde olmalıydı.

Evet, onların ilimden anladıkları buydu. Felsefeleri buydu. Bununla bir hayat tarzı, bir yaşam biçimi, bir ekonomi modeli, bir şehir ve medeniyet kurmuşlardı.

İşte buna karşı çıkan Resûlullah onlar için birinci derecede tehdit idi. Yokluktan gelmediniz ve yokluğa gitmeyeceksiniz diyordu. Allah’tan geldiniz ve ona döndürüleceksiniz. Dünyada yaptıklarınız dünyada ve yanınızda kâr olarak kalmayacak diyordu. Uçan kuşun, sürünen canlının, yük taşıyan hayvanın, canı olan her canlının ve insanın hakkından dolayı hesap vereceksiniz diyordu. Toplayacak ama paylaşacaksınız diyordu. Güçlü olacak ama merhamet edeceksiniz diyordu. Evlenecek ama kadınlara Allah’ın emaneti, çocuklara Allah’ın lütfu ve kâinata Allah’ın mülkü olarak bakacaksınız diyordu. Kendine saklayan değil, paylaşan kazanacak, güçlü olan değil, haklı olan kazanacak, asil olan değil, mümin olan kazanacak diyordu.

Tüm ilmi delilleri gördüler, bilimsel deliller gördüler, manevi ve hissi mucizelere tanıklık ettiler, tarihi olayları ve deneyimleri müşahede ettiler, öğüt ve nasihat aldılar, teşbih, temsil ve kıssaları gördüler ve dinlediler ama yine de kendi bildiklerinden, kendi ilimlerinden, kendi düşüncelerinden ve kendi felsefelerinden şaşmadılar.

Ama sonuç ne oldu? O gün alaya aldıkları; kölelerden, kadınlardan, çocuklardan, kimsesizlerden ve bir grup asil insandan oluşan küçük gördükleri o topluluk onların sonunu getirdi. Müşriklerin inancı, felsefesi, hayat tarzı ve modeli gitti, alaya aldıkları dinin inancı geldi, felsefesi geldi, dinin belirlediği hayat tarzı, hayat modeli, yaşam biçimi ve ekonomi sistemi geldi. Hak geldi batıl zail oldu. Zira batıl kaybetmeye ve yok olmaya mahkûmdur. Er geç yok olacaktır.

Rabbim bizleri ilminin hakkını veren ve ilmi doğru yere ulaştıran kullarından eylesin!

Murat Padak

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.