Haberin Kapısı

Ten'im Mescidi (Hz. Âişe Mescidi)

İSLAM VE KÜLTÜR

Tenim Mescidi - Ayşe Mescidi Aişe validemizin (r.anhu) Umre yapmak için ihram’a girdiği yer. Hz. Aişe validemiz Cebel-i Ten’im’de ihramlanmış iki rekat ihram namazı kılmıştır onun için buraya Mescid-i Aişe denilmiştir. Yani burası Aişe validemizin Umre yapmak için ihram’a girdiği yerdir.

“Ten’im” mescidi, “Umre” ya da “Hz. Âişe Mescidi” adıyla da bilinir. Hz. Aişe validemiz Peygamberimizle birlikte hac için Mekke’ye geldiğinde, ba­yanlara ait özel hâli sebebiyle Umre yapamamış, sadece hac yapmak zorunda kalmıştı. Haccını tamamlayıp Mina’da, özel hâli bitince, durumu Efendimize bildirdi ve:

“Ya Rasûlullah! Herkes bir hac ve bir Umre ile Medine’ye dönüyor da, ben bir hac ile dönüyorum” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.

Bunun üzerine Efendimiz, Hz. Aişe validemizin erkek kardeşi Abddurrah- man’ı çağırarak;

“Ey Abdurrahman! Kız kardeşini devenin arkasına al, Ten’im’den iti­baren umre yaptır. Tepelikten inip oraya varınca ihrama girsin. Zira ya­pacağı, kabul görecek bir umredir” (Kütüb-i Sitte c.4, Had. No. 1316.) bu­yurdu. Yani burası Aişe validemizin Umre yapmak için ihram’a girdiği yerdir.

Uhud savaşından dört ay sonraydı. Haince bir planla Hubeyb ile Zeyd pu­suya düşürülüp esir alınmış ve Mekke’ye götürülmüşlerdi. Uhud ve Bedir sa­vaşlarında öldürülen babalarının intikamını almak, işkence yapıp eziyet çek­tirdikten sonra öldürmek amacıyla Hz. Hubeyb’i, Haris bin Amir’in çocukları yüz deveye, Hz. Zeyd’i de Saffan bin Umeyye elli deveye satın almışlardı.

Müşrikler, avım ele geçirmiş aç canavarlar gibi intikam ateşinden alev alev olmuş gözleriyle, bu iki sahabeyi zincirlere vurup, sevinç naraları atarak Ten’im mevkiine götürdüler.


Ten’im adeta panayıra dönüşmüş, çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın erkek oraya dökülmüştü. Müşriklerin ileri gelenleri de oradaydı. Bu iki mazlumun öldürülüşünü seyredecek, kendilerince Bedir ve Uhud’un intikamını almış olacaklardı. Önce Hz. Zeyd’i getirdiler. Onu bir hurma kütüğüne bağladılar. Dininden dönmesi için teklifte bulundular. Hz. Zeyd onların bu tekliflerine: “Hayır, vallahi hiçbir zaman dinimden dönmem, imanımdan olmam.” diyerek cevap verdi.

Bu sefer Ebû Süfyan yaklaşarak sordu: “Ey Zeyd, Allah için söyle! Şimdi burada senin yerinde Muhammed bulunup da, O’nun boynunu vurmamızı, sende çoluk çocuğunun arasında sağ salim yaşamayı istemez misin?”

Hz. Zeyd sarsılmaz bir imanla şöyle cevap verdi: “Hayır, Asla! Değil bir, bin tane canım olsa, onları tek tek alsanız dahi, Onun ayağına bir tek dikenin bile batıp incitmesine razı olamam!”

Bu cevap karşısında şaşkına dönen Ebu Süfyan; “Ben, insanlar içinde hiçbir insanın bu kadar sevildiğini görmedim.” demekten kendini alamadı. Ve... Hz. Zeyd göğsüne saplanan mızrakla cennetteki makamına yükseldi.

Sıra Hz. Hubeyb’e gelmişti. Ona da dininden dönmesini teklif ettiler. O da kabul etmedi. Hz. Hubeyb, son olarak Rabbının huzuruna çıkmak istiyordu, “Müsaade ederseniz, bırakın da iki rekât namaz kılayım” dedi. Müsaade edil­di.

Hz. Hubeyb, adab ve erkânı ile huşu içinde iki rekât namaz kıldı, sonra müşriklere dönüp; “Vallahi, eğer ölümden korktu da namazı uzattı zannına kapılmayacağınızı bilseydim, namazı uzatırdım.” dedi.

Onu bir hurma ağacına bağladılar ve attıkları mızraklarla şehid ettiler. Ru­hunu teslim edeceğini anlayan Hz. Hubeyb, Rasûlullah’a selam göndermek istedi ve son sözleri “Allah’ım, sen bize Rasûlunün Peygamberliğini tebliğ ettirdin. Bize reva görüleni de sabahleyin Rasûlune eriştir. Allah’ım selamımı Rasûlune ulaştıracak kimseyi bulamadım. Ne olur selamımı sen ulaştır.” oldu.

O sabah Efendimiz ashabıyla sohbet ediyordu. Birden üzerinde vahiy hali belirdi “Ve aleyhisselam” dedi. Sahabiler, “Kimin selamını aldın, Ya Rasûlul- lah?” diye sorunca, Peygamberimiz: “Kardeşiniz Hubeyb’in selamını. Müş­rikler onu şehit ettiler” dedi. Selamı tebliğ eden, Cebrail (a.s.) idi. (Sahabiler Ansk. c.2, s.663)

Bünyamin Albayrak

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.