Haberin Kapısı
2016-01-09 15:56:51

Üstad Bediuzzaman Asrının Mehdisiydi

Mehmet Salih Arslan

09 Ocak 2016, 15:56

RAHMAN VE RAHİYM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Bilindiği üzere, Üstad Bediuzzaman Hazretleri, geçen asrın müceddidi, müctehidi ve imamı idi. Gerçektende o, asrının bedii (bir tanesi), hatta mehdisi idi. Aynı asrın ğavsı, cezbe ve aşk ehlinin reisi, ilm-i zahır ve batında derya ve mürşid-i kamil-i mükemmel Şeyh Seyda El Cezeriy Hazretlerinin onu methetmesi, Üstad Hazretlerinin yüksek mevki ve makamını beyana yeterlidir!

Ancak, bazı kardeşlerimiz, hüsn-ü zanda aşırıya ve ifrata düşerek, Üstad Hz.’nin (beklenen) Mehdi’yi A’zam olduğunu söylemektedirler. Oysa ki Mehdiyyul A’zam’ul Muntazar’ın alametleri hadis-i şeriflerde açıkça belirtilmiştir, biz de onlardan bir kısmını zikredeceğiz, şöyle ki ;

Hz.Mehdi’nin İsmi :

Ebu Davud, Sünen’inde rivayet ettiği hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (A.S.M.) şöyle buyurmaktadır : “(Mehdi’nin) İsmi ismime, babasının ismi de babamın ismine uyar.”

Nuaym Bin Hammad’da, Hz.Ali (R.A.)’den şöyle rivayet etmektedir: Mehdi’nin ismi; Muhammed’tir. (1)

İbnulmünadi’nin yaptığı rivayette ise Hz.Ali (R.A.) şöyle demiştir: ALLAH, Mehdi olarak; Abdullah Bin Muhammed’i getirecektir. (2)

Evet sahih ve sabit olan; Hz. Mehdi’nin ismi: Muhammed, babasının ismi de : Abdullah’tır. Üstad Hz.nin ise ismi: Said, babasının ismi de: Mirza’dır.

Hz.Mehdi’nin Doğum Yeri:

Nuaym Bin Hammad, Hz.Ali(R.A.)’den şöyle rivayet etmektedir: Mehdi’nin doğum yeri; Medine(-i Münevvere)’dir. (3)

Nehcul Enam adlı eserin şerhi olan Rehber-i Avam adlı eserde Hz.Mehdi’nin, Medine-i Münevvere’nin Ker’a adlı köyünden olduğu (S: 26), Kavlul Muhtasar’da ise Kerceh adlı köyünden olduğu (S: 31) zikredilmektedir.

Üstad Hz. İse Bitlis’in Hizan ilçesinin (İsparit nahiyesinin) Nurs köyündendir.

Hz.Mehdi’nin Zuhurat Yeri :

Ahmed Bin Hanbel, Ebu Davud ve İbn-u Hibban’ın Ümmü Seleme (R.A.) vasıtasıyla rivayet ettikleri hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz (A.S.M.) şöyle buyurmaktadırlar : “Mekke’lilerden bazı insanlar, (bulunduğu yerden) onu (Mehdi’yi) çıkartıp, istemediği halde (Kabe önünde) Rükün (Hacerul Esved) ile Makam(-ı İbrahim) arasında ona biat edecekler.” Taberani’de bu hadis-i şerifi merfuu (muttasıl) olarak rivayet etmektedir. (4)

Görüldüğü üzere Hz. Mehdi (R.A.), Mekke Harem-i Şerifi’nde vazifeye başlayacaktır. Üstad Hz. İse, (küfre karşı) mücadele cephesi olarak Anadolu’yu tercih etmiş, cihadını bu topraklarda gerçekleştirmiştir. Ömrü mücadeleler ve esaretlerle geçtiği için de Mekke-i Mükerreme’ye gidememiştir.

Hz.Mehdi’nin Fütuhatı Ve Asrındaki Bolluk:

(R.A.) ; Hz. Zülkarneyn (A.S.) ve Hz. Süleyman (A.S.) gibi tüm dünyaya (İslam Şeriati ile) hükmedecektir. (5) Ümmü Seleme(R.A.)nin rivayet ettiği hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (A.S.M.), şöyle buyurmuşlardır : “…(Mehdi’nin hilafetinde) İslamiyet, (tamamen) yeryüzüne yerleşecektir.” (6) Ebu SaidulHudri (R.A.), Peygamber Efendimiz (A.S.M.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir : “Mehdi ben(im neslim)dendir…(Daha önce) zulümle dolduğu gibi, (artık o) yeryüzünü adaletle dolduracaktır. O’nun hilafetinden (gerçekleşen adalet ve saadetten) tüm yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile memnun kalacaklardır.” (7) Hadis-i şeriflerden de anlaşıldığı gibi, İslamiyet ve müslümanlar zamanında her türlü zulüm, saldırı, tuzak ve beladan halas olup İlahi Adalet her yere yerleşecek ve böylece tüm insanlık hatta hayvanlar bile memnun kalacaktır. Ancak maalesef bunu Üstad Hz.’nin zamanı hakkında söylemek hiçte mümkün değildir. Bilakis onun asrında, her taraf, zalim kafirlerin ve onların yandaş melunlarının tasallut, tarassut ve işgalleri altında inim inim inlemekte idi. Ezanlar susturulmuş, camiler kapatılmış, Kur’an-ı Keriym ve İslam-i harfler yasaklanmış ve İslam dışı hayasız ve iz’ansız örf ve adetler müslümanlara zorla dayatılmıştı. Tabiki bu durumdan hiç kimse hatta gökteki kuşlar bile memnun değildi…

Hz. bu duruma şöyle işaret etmiştir: Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim. Sizler, inşaallah cennet-asa bir baharda gelirsiniz (yaşarsınız). Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaklar. (8) Yine Peygamber Efendimiz (A.S.M.) şöyle buyurmaktadır : “Ümmetim, onun (Mehdi’nin) devrinde öyle bir bollukla nimetlenecek ki daha önce öylesine hiç ulaşmamıştır! Yer, yemişini (ürünlerini bolca) verecek ve onlardan saklamayacaktır. Mal, o gün çokça birikmiş olacaktır…Bir adam ona(Mehdi’ye) gelir ve : Ey Mehdi! Bana(da mal) ver, bana(da mal) ver, diyecek. (Mehdi’de)Hemen onun elbisesi(nin eteği)yle taşıyabileceği kadar dolduracaktır.” (9)

Üstad Hz.’nin asrında ise, yukarda zikrettiğimiz bedbaht kafir ve münafıkların zulüm ve talanlarından dolayı devlet hazinesi boşaltılmış ve millet fakirlik ve sefilliğe düçar edilmişti. Hatta buna binaen, Üstad Hz. çok istekli olduğu halde, Medresetüzzehra’yı (İslam-i Üniversite’yi) tesis edememiştir. (Sonunda Sultan Reşat bir miktar yardımda bulunmuşsa da (1913’te) 1. Dünya savaşı patlak verince proje yarım kalmıştır.) Vahim durumlardan biri de şudur ki : Eğridir’e sürgüne gönderilen Şeyh Said-i Palevi Hz.’nin ailesini ziyarete giden Üstad Hz., onların biçare halinden çok müteessir olmuş ve yanındaki az paradan verip mahzun ve yaşlı gözlerle şöyle demiştir : Ben de fakirim, size yardım etmeyi çok isterdim (ancak buna imkanım yoktur).

Hz.Mehdi’nin Hz.İsa’nın Önünde Namaz Kılması :

Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’de işareten, Fethul Bari’de, Taberani’nin Mu’cem’inde ve kıyamet alametlerini bildiren bazı kitaplarda ise sarahaten zikredildiği gibi, (Kudüs’te Sabah namazında) Hz.Mehdi, Hz.İsa’nın önünde kılıp imamlık yapacaktır. Malum olduğu üzere Hz.İsa (A.S.M.), günümüze değin henüz nazil olmamış ve dolayısıyla da Üstad Hz.’nden de öyle bir şey sadır olmamıştır.

Kendisine İsnad Edilen Mehdiy’yul A’zamlığa Karşı Üstad Hz’nin Cevabı :

Nur şakirdlerinin tesanüdünden (sıkı dayanışmasından) gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı manevide bir nevi mümessili (temsilcisi) olan biçare tercümanını zannettiklerinden, bazan o ismi (Mehdiyyi Azamlığı) ona da veriyorlar.Gerçi bu bir iltibastır (karıştırmadır) ve bir sehivdir (yanılmadır), fakat onlar onda (aşırı hüsn-ü zandan gelen yanılmada) mesul değiller. Çünkü ziyade hüsn-ü zan, eskiden beri cereyan ediyor ve (buna) itiraz edilmez. Ben de o kardeşlerimin pek ziyade hüsn-ü zanlarını bir nevi dua temenni ve Nur talebelerinin kemal-i itikadlarının bir tereşşühü (yansıması) gördüğümden onlara çok ilişmezdim. (10)

dünyeviyede (hicretten) 1400 sene sonra gelecek bir hakikati (Mehdi’yi) karib (yakın) zannetmişler. (11) Çiçekler baharda gelir. Öyle kuds-i çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara (Mehdi ve etbaına) zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz). (12)

O ilerde gelecek acib şahsın (Hz.Mehdi’nin), bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı (önceden gelen hazırlıkçısı) ve o büyük kumandanın pişdar bir neferi (öncü bir askeri) olduğumu zannediyorum. (13)

Küçük Mehdi’ler büyük Mehdi’nin bir kısım vazifelerini bir cihette icra ettikleri… (14)

Hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat (Hz. Mehdi)… (15)

Elbette o kuvveti azimedeki bir hamiyet-i aliye (yüce bir gayret) feveran edecek (coşacak) ve Hazreti Mehdi başına geçip, tarik-i hak ve hakikata sevkedecek. (16)

Büyük Mehdi’nin çok vazifeleri var ; ve siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat (iktidar) aleminde … (17)

Bu üç vezaif birden, bir şahısta yahut cemaatte, bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi (sorunların meydana gelmemesi) pek uzak, (hatta) adeta kabil (mümkün) görülmüyor. Ahir zamanda, Al-i Beyt-i Nebevi’nin (A.S.M.) cemaat-i nuraniyesini temsil eden Hazreti Mehdi’de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak ictima’ edebilir (bir araya gelebilir). (18)

O vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmet-i ilahiyeden bekliyoruz.(19)

Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde, asıl sahipleri, yani Hazreti Mehdi ve şakirtleri CENAB-I HAKK’ın İzniyle gelir, o daireyi genişletir ve tohumlar sümbüllenir. Bizlerde (o zaman) kabrimizde seyredip ALLAH’a şükrederiz. (20)

Evet , sardetiğimiz delillerden ve Üstad Hazretlerinin açıklamalarından anlaşıldığı gibi, Bediuzzaman Hazretleri, beklenen Mehdiyyil A’zam değildir. Ancak o, iman hakikatlerinin te’sisi için büyük mücahede sarfedip, imanlı erler yetiştirerek ona zemin hazırlamıştır. Telif ettiği eserler, elliden fazla dile çevrilip dünyanın dörtbir yanına yayılarak hidayet vesilesi olmuştur. ALLAH’U TEA’LA bizleri onun hayır ve bereketinden feyizlendirip Hz.Mehdi’ye asker eylesin İNŞAALLAH

Selam ve Dua ile..

---------------------------

(1) Elburhan : 12/1

(2) El İşaatu Li Eşratissaa, s : 103

(3 ) El Burhan, s : 11/2

(4) Tezkiretul Kurtubi(nin şerhi), s : 507

(5) El İşaatu Li Eşratissaa, s: 121,122 – Tezkiretül Kurtubi, s: 506

(6) Ahmed Bin Hanbel,İbnu Hibban ve Ebu Davud

(7) Ahmed Bin Hanbel, Ebu Davud, Taberani,Hakim ve Ebu Nuaym

(8) Emirdağ Lahikası, s: 344 – Münazarat

(9) Sahih-i Müslim,Sünen-i Tirmizi,Sünen-i İbni Mace

(10) Emirdağ Lahikası, s: 248

(11) Sözler, s: 318

(12) Sikke-i Tasdik-i Ğaybi, s: 189 – Mektubat, s : 355

(13) Barla Lahikası, s: 162

(14) Şualar, s : 456

(15) Kastamonu Lahikası, s: 57

(16) Mektubat, s: 473

(17) Şualar, s : 590

(18) Kastamonu Lahikası, s: 139 – Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s: 156

(19) Emirdağ Lahikası, s: 265

(20) Kastamonu Lahikası, s: 99

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.