Osmanlıdan, Türkiye'ye Savunma Sanayiinin Durumu

Osmanlı Devleti, 17. yüzyıl sonlarına kadar Çağın en ileri seviyesindeyken 18. yüzyıldan itibaren Avrupa’da başlayan teknolojik gelişmeleri takip edemeyen Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda savunma sanayii alanında rakipleri ile mücadele edemeyecek duruma gelmiştir.

BİLİM TEKNOLOJİ 07.04.2021, 23:20 08.04.2021, 16:42 Ramazan Peri
Osmanlıdan, Türkiye'ye Savunma Sanayiinin Durumu

Savunma sanayii, bir ülkenin silâhlı kuvvetleri için gerekli olan taktik, stratejik, savunma ve saldırı amacına yönelik silâh sistemlerini tasarlayan, geliştiren ve üreten, aynı zamanda diğer sanayi kolları ile ve bütün ekonomik faaliyet alanları ile de sürekli iç içe olan özel ve kamuya ait kuruluşlar ve işletmeler topluluğudur. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere savunma sanayii diğer sanayi dallarından ayrı bir kategoride değerlendirmek doğru olmaz. Özellikle üretim aşamasında bütün endüstri kolları ile sıkı bir organizasyon ve işbirliği içindedir.

Tarihsel süreç içerisinde Türk savunma sanayiinin gelişimine baktığımızda, Osmanlı Devletinin yükselme döneminde çağının bir hayli ilerisinde olduğunu ve bu üstünlüğünü 17nci yüzyıl sonlarına kadar devam ettirdiğini görürüz. 18’nci yüzyıldan itibaren Avrupa’da başlayan teknolojik gelişmeleri takip edemeyen Osmanlı Devleti, 19ncu yüz yılda savunma sanayii alanında rakipleri ile mücadele edemeyecek duruma gelmiştir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında savunma sanayii alanında hiçbir etkinlik gösteremeyen Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devletine de savunma sanayiine ilişkin ciddi bir altyapı devretmemiştir.

Fatih Sultan Mehmet devrinde bu günkü Galata ile Salı Pazarı arasında yer alan ve Tophane olarak bilinen yerde “Top Asitanesi” adı ile harp sanayiinin ilk merkezi kurulmuştur. Burada dökülen toplarda kullanılacak gülleler ise Hasköy’de Piri Paşa denilen yerde dökülmüştür. II. Beyazıt devrinde ise İstanbul’da ilk Baruthane açılmıştır. 18nci yy. başlarında bu baruthaneler ihtiyacı karşılamayınca Bakırköy’de “Baruthane-i Amire” adı ile büyük bir fabrika kurulmuştur. Ayrıca Gelibolu ve Selanik’te de baruthaneler açılarak bunlar “Baruthaneler Nazırlığı” adı ile kurulan nezarete bağlanmıştır. İlk tüfek fabrikası İstanbul Kuruçeşme’de kurulmuş ve bu fabrika 1873 yılında Tophaneye taşınmıştır. Osmanlı devri harp sanayiinin önemli fabrikalarından bir tanesi de 1829 yılında Zeytinburnu’nda kurulan demirhanedir. Bu fabrika silâh imalî için gerekli malzemeleri üretmektedir. Ayrıca İstanbul dışında da silâh sanayiinin kereste ihtiyacı için 1878 yılında Hendek’te ve 1893 yılında Bayramiç’te kereste fabrikaları, barutun hammaddesi olan güherçile imali içinde Konya ve Kayseri’de güherçile kalhaneleri açılmıştır.

Osmanlıdan, Türkiye'ye Savunma Sanayiinin Durumu

Osmanlı Devleti döneminde kurulan ve İstanbul’da toplanmış olan askerî fabrikalar Balkan Savaşları döneminde Anadolu’ya taşınmak istenmiş ancak Birinci Dünya Savaşının başlaması ile bu düşünce gerçekleştirilememiştir. Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan Osmanlı Devleti, imzaladığı Mondros Ateşkes anlaşması gereği askerî fabrikaları kapatmak zorunda kalmıştır. Bu arada 1832 yılından itibaren faaliyetlerini sürdüren Seraskerlik kurumu, 22.07.1908 tarihinde “Harbiye Nezareti” adı altında yeniden teşkilatlandırılmış, bir yıl sonra da bu nezarete bağlı olarak “İmalât-ı Harbiye-i Umumiye Müdürlüğü” kurulmuş ve silâh sanayiinin tüm teşkilatı bu müdürlüğe bağlanmıştır. Ankara Silâh Tamirhanesi, Ankara Top Mühimmathanesi, Marangozhane, Eskişehir Silâh Tamirhanesi, Keskin Fişek İmalathanesi, Kayseri ve Konya Tamirhaneleri, Erzurum İş Ocağı bu yıllarda İmalât-ı Harbiye-i Umumiye Müdürlüğü’ne bağlı çalışan fabrika ve tesislerdir.

Anadolu’daki ilk askerî fabrikaların kuruluşu, Atatürk’ün Anadolu’ya geçmesi ve millî mücadeleye başlaması ile silâh tamiri ve cephane ve harp malzemesi imali işlerinin Anadolu’da yapılması amacıyla gerçekleşmiştir. İşgal altındaki İstanbul’da bulunan askerî fabrikalardan “Karakol Cemiyeti” ve “Mim Mim” grubunun çalışmaları ile kaçırılan makine ve ustalarla başlanan harp sanayii oluşturma gayretleri kurtuluş mücadelesinde sonuç vermiş ve bundan sora millî harp sanayiinin sağlam temelleri bizzat Atatürk tarafından atılmıştır. Doğu cephesinin merkezi Erzurum’da, sonradan silâh tamirhanesi olacak olan iş ocağı, Eskişehir’de top tamirhanesi, Ankara’da istasyon civarında tüfek tamirhanesi, Sakarya Savaşı sırasında Keskin’de bir fişek imalâthanesi, Konya’da silâh tamirhanesi bu yıllarda açılan askerî fabrikalardır. Bu fabrikalar ve tesisler 1921 yılı Ocak ayından itibaren yeni bir teşkilat olarak kurulan “Askerî Fabrikalar Umum Müdürlüğü’ne” bağlanmış ve daha sistemli çalışmaya başlamışlardır.

Osmanlıdan, Türkiye'ye Savunma Sanayiinin Durumu

Buraya kadar yapılan açıklamadan da anlaşıldığı üzere ülkemizde savunma sanayiinin tarihi çok eski yıllara kadar uzanmaktadır. Ancak, ulusal savunma sanayiinin temelleri gerçek manada Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk yıllarında savunma sanayii tesislerinin devlet eliyle kurulması ile atılmıştır. Kurtuluş savaşının zaferle sonuçlanmasından sonra, Ankara’da temelleri atılan silâh tamirhanelerinin yenilenmesi ve diğer fabrikaların da Anadolu’da kurulması için çalışmalar başlatılmış ve bu iş için en uygun yerin Kırıkkale olduğu tespit edilmiştir. Ankara’da 1921 yılında kurulan silâh tamirhanesi ve marangoz atölyelerinden sonra, 1923 yılında yine Ankara’da Fişek Fabrikası, 1925 yılında Kırıkkale’de Topçu Mühimmat Fabrikası, 1926 yılında Kuvvet Merkezi ile pirinç döküm ve haddehanesi, 1930 yılında Ankara’da Kapsül ve İmla Fabrikası ve Kırıkkale’de çelik döküm haddehanesi, 1937 yılında Kırıkkale’de Nitroselüloz Barut Fabrikası ve top fabrikasının temelleri atılmıştır.

İstanbul’da kurulmuş olan Av ve Revolver Fişekleri Fabrikası 1929 yılında ve yine Elmadağ’da kurulmuş olan barut fabrikası 1934 yılında, ayrıca 1934 yılında Kızılay tarafından yaptırılan gaz maskesi fabrikası da 1944 yılında askerî fabrikalara devredilmiştir. Bu fabrikalardan başka Anadolu’nun çeşitli yerlerinde de askerî fabrika ve tesisler kurulmuş olup bunlardan en önemlileri, Çorlu ve Çanakkale’de silâh tamirhanesi, İzmir Halkapınar Silâh Fabrikası, Akyazı Kereste Fabrikası, Kırıkkale Nal Fabrikası, Konya ve Kayseri Güherçile Kalhaneleridir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında silâhlı kuvvetlerin çeşitli silâh ve mühimmat ihtiyacını karşılayan bu fabrikalar doktora tezimin ilk bölümünü teşkil edecektir. Ulu Önder Atatürk’ün, “Büyük ulusumuzun orduya bahşettiği en son sistem fabrikalar ve silâhlar ile bir kat daha kuvvetlenerek büyük bir feragati nefis ve istihkarı hayat ile her türlü vazifeyi ifaya müheyya olduğunuza eminim”, diyerek önemine işaret ettiği askerî fabrikaların hangileri olduğu, ne tür şartlar altında ve hangi amaçla kuruldukları, üretim faaliyetleri kapsamlı olarak çalışmamızda incelenecektir. Böylesi bir inceleme savunma sanayiimizin sonraki dönemlerde kaydettiği olumlu ve olumsuz gelişimleri daha iyi anlayabilmek için zorunlu bir çaba olarak görünmektedir. Bu kapsamda askerî fabrikalar konusunu ele alırken kara, deniz ve hava harp sanayii tasnifine uygun bir plân izleyerek söz konusu fabrikaları tetkik ettim.

Osmanlıdan, Türkiye'ye Savunma Sanayiinin Durumu

Askerî Fabrikalar Umum Müdürlüğü çatısı altında birleşmiş olan savunma sanayiinde, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan şartların gerekli kılması

nedeniyle yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Bu düzenleme ve atılımın adı MKEK olarak karşımıza çıkmaktadır. Tezimizin ikinci bölümünde, Türkiye’de savunma sanayiinin gelişimi konusunda kırılma noktası olan, MKEK’nin kuruluşu ve bu kurumun yaptığı çalışmalar incelenmektedir. MKEK’ye bağlı fabrika ve tesisler, MKEK’nin genel teşkilat yapısı, MKEK’de modernizasyon çalışmaları, MKEK arşiv belgeleri ve Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde bulunan MKEK yönetim kurulu karar defterleri ve faaliyet raporlarından faydalanılarak bu bölümde ele alınmıştır.

1940’lı yılların ortasına kadar ve Amerikan yardımlarının başlamasından önce, Türk ordusunu asrın en modern silâhları ile teçhizini üstlenmiş olan askerî fabrikaların dönemin koşullarında çok önemli hizmetler yaptığını görmekteyiz. Askerî fabrikaların iktisadî devlet teşekkülü haline dönüşmesinde etkili olan en önemli faktörlerin başında ABD askerî yardımları gelir. Askerî yardımların başlaması ile birlikte bu fabrikaların silâh ve mühimmat üretimi faaliyetleri durma noktasına gelmiş ve sivil ihtiyaca yönelik çalışmaya başlamıştır.

Osmanlıdan, Türkiye'ye Savunma Sanayiinin Durumu

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye ABD ilişkileri ve Türkiye'nin NATO'ya girişiyle sağlanan dış savunma yardımı nedeniyle, cumhuriyetin ilk yıllarında başlatılan, ancak devlet desteğinin bulunmaması nedeniyle daha fazla gelişemeyen savunma sanayii faaliyetleri yarım kalmıştır. Bununla birlikte, 1960'lı yıllarda Türkiye'nin bölgesel sorunları, 1963 ve 1967 Kıbrıs bunalımları ve özellikle Kıbrıs Barış Harekâtı ve bu harekat sonrasında Türkiye'ye uygulanan silâh ambargosu, millî kaynaklara dayalı bir savunma sanayiinin geliştirilmesi gereğini ortaya koymuştur. 1974 sonrasında kurulan Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Güçlendirme Vakıfları bu anlayışla oluşturulmuş, sınırlı da olsa bazı yatırımlar başlatılmıştır.

Bu bağlamda tezimizin üçüncü bölümde, Türkiye’de savunma sanayiinin gelişiminde askerî yardımların rolü incelenmiş, özellikle Amerikan, İngiliz ve Alman yardımları, Türkiye’nin NATO’ya giriş sürecinin ülke savunma sanayiine etkileri değerlendirilmiş ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda uygulanan ambargonun ulusal savunma sanayiinin kuruluşuna nasıl etki yaptığı açıklanmıştır. Bu bölümde de Başbakanlık Cumhuriyet Arşiv belgeleri, ATESE Arşivinden alınan sınırlı sayıdaki belge ve yazılı basından alınan bilgiler temel kaynak olarak kullanılmıştır.

Osmanlıdan, Türkiye'ye Savunma Sanayiinin Durumu

Savunma sanayii çalışmalarına genel olarak baktığımızda özellikle İkinci Dünya Savaşı öncesinde mekanize silâhların, soğuk savaş dönemi yıllarında ise daha çok yeni teknolojileri gerektiren turbo jet motorlar, füzeler, elektronik ve ileri malzeme teknolojilerini görmekteyiz. Bu yıllarda nükleer silâhlar ve balistik füzeler ön plânda yer almıştır. Dünyanın iki kutup’a ayrılması ile oluşan bloklar arasındaki soğuk savaş, savunma sanayii ve savunma teknolojisindeki yarışı körükleyen en güçlü unsur olmuştur. 1990'lı yılların başından itibaren, bloklar arasında başlayan yumuşama süreci ve Rusya’nın dağılması silâhlanma yarışını yavaşlatmış ve ülkeler savunma harcamalarında kısıtlamalara gitmişlerdir. Ancak bu gelişmeler genel olarak yoğun bir tehdit altındaki ülkemiz için geçerli olmamıştır. Değişen dünya koşulları gereği, Avrupa Topluluğu ve Kuzey Amerika ülkelerinde savunma bütçelerine daha az kaynak ayrılmış ve savunma sanayii kollarına düşen payı azaltmış olmakla beraber, Türkiye'ye yönelen tehditte artış olması nedeniyle savunma sanayii alanındaki yurtiçi faaliyetleri geliştirmek zorunlu hale gelmiştir.

Uluslararası alanda bir devletin gücü, sahip olduğu askerî güçle değerlendirilmekte ve ölçülmektedir. Askerî alanda yetersiz kalan uluslar diplomatik alanda da yeterli etkinliği gösterememektedirler. Ülkeler savunma sanayilerini millî politikalarını uygulayabilmek için bir araç olarak kullanırlar ve güçlü olanlar bu alanda da hakimdirler. Dünya üzerinde çok önemli Jeopolitik ve jeostratejik konuma sahip ülkemizin, potansiyel tehdit ve düşmanlarına karşı caydırıcı bir güç oluşturabilmek için, çok iyi eğitilmiş ve en ileri teknolojiye sahip silâhlarla donatılmış güçlü bir orduya sahip olması gerekmektedir. Türkiye, Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkaslar gibi dünyanın siyasi, ekonomik ve sosyal olarak en dengesiz bölgelerinin tam ortasında bulunmaktadır. Bu da ülkemizin güçlü ve caydırıcı bir savunmaya sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Güçlü savunma ancak güçlü bir savunma sanayii ile mümkündür.

Hüsnü ÖZLÜ

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 27 Temmuz 2024
İmsak 04:01
Güneş 05:48
Öğle 13:16
İkindi 17:11
Akşam 20:33
Yatsı 22:12
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 38 102
2. Fenerbahçe 38 99
3. Trabzonspor 38 67
4. Başakşehir 38 61
5. Kasımpasa 38 56
6. Beşiktaş 38 56
7. Sivasspor 38 54
8. Alanyaspor 38 52
9. Rizespor 38 50
10. Antalyaspor 38 49
11. Gaziantep FK 38 44
12. A.Demirspor 38 44
13. Samsunspor 38 43
14. Kayserispor 38 42
15. Hatayspor 38 41
16. Konyaspor 38 41
17. Ankaragücü 38 40
18. Karagümrük 38 40
19. Pendikspor 38 37
20. İstanbulspor 38 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 38 91
2. Arsenal 38 89
3. Liverpool 38 82
4. Aston Villa 38 68
5. Tottenham 38 66
6. Chelsea 38 63
7. Newcastle 38 60
8. M. United 38 60
9. West Ham United 38 52
10. Crystal Palace 38 49
11. Brighton 38 48
12. Bournemouth 38 48
13. Fulham 38 47
14. Wolves 38 46
15. Everton 38 40
16. Brentford 38 39
17. Nottingham Forest 38 32
18. Luton Town 38 26
19. Burnley 38 24
20. Sheffield United 38 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 38 95
2. Barcelona 38 85
3. Girona 38 81
4. Atletico Madrid 38 76
5. Athletic Bilbao 38 68
6. Real Sociedad 38 60
7. Real Betis 38 57
8. Villarreal 38 53
9. Valencia 38 49
10. Deportivo Alaves 38 46
11. Osasuna 38 45
12. Getafe 38 43
13. Celta Vigo 38 41
14. Sevilla 38 41
15. Mallorca 38 40
16. Las Palmas 38 40
17. Rayo Vallecano 38 38
18. Cadiz 38 33
19. Almeria 38 21
20. Granada 38 21
Günün Karikatürü Tümü