Şeyh Fahrettin El-Arnasi'nin Boşama Hakkındaki Fetvâsı
Şeyh Fahrettin El-Arnasi'nin el yazması mektubunda "Süleyman'ın kızı Şemsi Han'ın üç telaki benden gitsin, gönlün rahat olsun, azad ettim.." Daha sonra kullanmış olduğu bu sözlerle boşamayı kast etmediğine yemin etmiştir. Bu kişinin hanımı boşanır mı? Boşanmaz mı? Sözüne 4 mezhebe göre boşama Hakkındaki Fetvâsı
“Kınaskli Hacı Said'in oğlu Muhammed, yanıma geldi ve Şemsi Han adındaki karısı ile ilgili olarak talakla yemin ettiğini söyledi. Adı geçen şahsa, kullandığı ifadeyi sordum. Kendisi babasına hitaben Kürtçe lisanı ile şu ifadeyi kullandığını söyledi: "Hersi telaki Şemsi Hana Süleyman jimin herin. Bira dili te rahat be. Min aza kir. Yani;
Süleyman'ın kızı Şemsi Han'ın üç telaki benden gitsin, gönlün rahat olsun, azad ettim.." Muhammed'e, bu ifade ile karısını boşamaya niyet edip etmediğini sordum. Kendisi, Yüce allah'a yemin ederek boşamayı niyet etmediğini söyledi. Bunun üzerine talakın vuku bulmadığı şeklinde fetva verdim. Fetvanın gerekçesi şudur:
Adı geçen şahıs, talak yemininde iki cümle kullanmıştır: Birincisi "Hersi telaki
Şemsi Han’a Süleyman jimin herin" ikincisi ise "Min azad kir." Bu iki cümle de kinayedir.
Birincisi baştan sona kinayedir. Çünkü cümlede "Telak" kelimesi, "ت/T" harfi ile kullanılmıştır. Oysa boşamayı ifade eden Arapça kelimenin ilk harfi "ط/Ta" dır. Tuhfe adlı eserde, şöyle bir açıklama bulunmaktadır: “Bir toplumda yaygın bir şekilde "ط/Ta" harfinin yerine " ت/T"nin kullanılması halinde, bu harf kullanılarak yapılan talak, sarih talak olacaktır.”[1] Yöre halkında ise, bu tür bir kullanım söz konusu değildir. Çünkü "ط/Ta" nın bulunduğu bütün kelimeler "T" ile kullanılmamaktadır. Nitekim "tayr-kuş", "Tahir", "tavr-balta", "tafşo-keser" gibi birçok kelime orijinal "ط/Ta" harfi ile kullanılmaktadır. Dolayısıyla "T" ile kullanılan "telak" kelimesi, sarih (açık) talak kapsamına girmemektedir.
Şirvanî’nin ifade ettiğine göre en-Nihaye ve Muğni, Şihab er-Remli gibi, bu lafzın mutlak kinaye olduğu görüşündedirler. Yani yöre halkı ˝ط˝ harfinin yerine ˝ت˝ harfini kullansa bile ifade, kinaye olur demişlerdir.117 Bu cümlenin devamında kullanılan "jimin herin" ifadesi de aynı şekilde kinayedir. Nitekim Fethu'l-Muʻin adlı eserde, kinaye ile ilgili olarak verilen cümle örnekleri arasında " ذهب طلاق ك - talakın gitsin" şeklindeki cümle de zikredilmiştir.118
"Min azad kir - azad ettim" şeklindeki ikinci cümlenin kinaye olduğu da
kesindir. Zira kural olarak "azad etmekte kullanılan her açık veya kinaye lafız, talakta kullanıldığında kinayedir. Ayrıca bu cümlenin içinde boşanan kadının ismi geçmediği için (mefʻul olmadığı için) bu cümle geçersizdir. İʻâne’de konu ile alakalı şu ifade geçmektedir: “Talâk fiili ile birlikte mefʻul, haber ile birlikte mübtedânın zikredilmesi gerekir.”[2]
Hülâsa olarak şu söylenebilir; bu kişinin kullandığı lafızlar kinayedir. Talakta kullanılan kinayeli lafızlarda niyete bakılır. Niyetinin talak olmadığını söylen bu kişi, yemin ettikten sonra, tasdik edilir. Burada da bu şekilde yemin eden kişinin talakı vaki olmamıştır.”
el-Miskîn Fahreddin
Bu fetva, boşama ile alakalı oldu için, boşama konusunu ana hatlarıyla ifade ettikten sonra, Molla Fahreddin’in vermiş olduğu fetvayı mezheplere göre ele alacağız.
İslam hukukunda talak denildiği zaman, eşlerin birbirinden ayrılmaları kast edilmektedir. Bu ayrılık, kocanın tek taraflı irade beyanıyla olduğu gibi, muhâlaʻ dediğimiz kadının kocaya malî bir ödeme yapması yoluyla ya da mahkemenin eşler arası tefrik kararını vermesiyle gerçekleşmektedir. Esasen tek taraflı irade beyanıyla boşama yetkisi, kocaya aittir. Ancak, koca bazen kendi hakkı olan boşama yetkisine kadını da ortak edebilir. İslam hukukundaki bu hak devrine tefvîz-i talak denir.
Bütün akitlerde sözlerin, ifadelerin büyük önem taşıdığı bilinmektedir. Boşama konusunda da ifadeler çok önemli olduğu için, hukukçular bu ifadeleri duruma, örfe, söyleme tarzına göre ve açıklığına göre sınıflandırmışlardır. Boşamadan başka bir anlama gelmesi mümkün olmayan, örfte özellikle boşama için kullanılan ifade ve sözlere sarîh (açık) sözler denilmiştir. Başka anlamlara gelebileceği gibi, boşama anlamına da gelen sözlere ise, kinayeli sözler denilmektedir. Sarih sözlerle boşama fiilini yapan kişiye niyetinin ne olduğu sorulmadan, boşamanın gerçekleştiğine karar verilirken, kinayeli sözlerde ise, kişinin niyeti esas alınmaktadır.
İslam hukukunda boşama, dönülebilir olup olmamasına göre recʻî ve bâin, sünnete uygun olup olmayışına göre de, sünnî ve bidʻî olarak adlandırılmaktadırlar. Kocaya yeni bir nikâha ihtiyaç olmadan boşadığı karısına dönme imkanı veren boşama türüne recʻî talak (dönüle bilir boşama) denir. Bâin talak ise, kocaya boşadığı eşine ancak yeni bir nikâhla dönme imkânı veren boşanma şeklidir. Eğer boşama, Kurʻan’daki genel ilkelere ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) açıklama ve tavsiyelerine uygun olarak yapılmış ise, bu boşama şekline sünnî talak, eğer boşama, Kurʻan’daki genel ilkelere ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) açıklama ve tavsiyelerine uygun olarak yapılmamış ise, bu boşama şekline bidʻî talak denilmektedir.
Molla Fahreddin, talak konusuyla alakalı olan bu fetvayı kelimesi kelimesine tahlil ederek sonuca ulaşmıştır. Molla Fahreddin birinci cümle olan "Hersi telaki Şemsi Hana Süleyman jimin herin˝ ifadesini, ele almış ve tahlil etmiştir. Bu ifadenin, ne başına ve ne de sonuna göre boşamanın gerçekleşmediğini söyleyen Molla Fahreddin, cümlenin başına göre boşamanın gerçekleşmediğini Şafiî kaynaklarından Tuhfetü’lMuhtâc,[3] Nihâyetü’l-Muhtâc[4]ve Muğni’l-Muhtâc[5] kitaplarına dayandırmıştır.
Molla Fahreddin, kendisine sorulan soruyu, talâkın olmasında etkili olan ifadelerin sarih ve kinayeli kısmı ile ilişkilendirmiştir. Soruyu soran kişinin aile durumunu da göz önünde bulundurarak, talâkın vakiʻ olmadığını, bir harf bile olsa, talâk konusunda etkili olduğunu tespit etmeye çalışmıştır.
"Sarih ve kinayeli ifadeler nedir” bunların tarifi hususunda mezhepler arası ihtilaf olmadığı halde, “bu ifadeler hangileridir” bu ifadeler sayılırken, mezhepler arası farklı görüşlerin olduğu görünmektedir. Haliyle bir ifade, bir mezhebe göre boşamayı gerektirirken, diğer mezhebe göre gerektirmemektedir. Biz de bu fetva ile bağlantılı olarak bu görüş farklılıklarını ele almaya çalışacağız.
Hanefi mezhebine göre: Musahhaf harflerle (talak kelimesinin maddesi içinde olmayan harflerle) söylenen boşama lafızları, boşama niyeti yoksa da, boşama gerçekleşir.[6] Örneğin: ق – ل – ط – تلاك – طلاك – طلاغ - (Yani harflerin ayrı ayrı söylenmesi) gibi sözlerle söylenen boşama sözleri ile boşama meydana gelir.[7]
Malikî mezhebine göre ise: Kurʻan-ı Kerim’de geçen ˝talak طلاق , serâh سراح ve firak فراق˝ lafızları sarih, bunların dışındakilerı ise, kinaye sayılmıştır.[8]
Hanbelî mezhebine göre: Örfte, nikâh akdinin bozulması için kullanılan ˝طلاق˝ kelimesinin dışındaki kelimeler kinaye sayılmıştır.[9] “Firâk ve Serâh” kelimelerinde ise, iki görüş vardır. Kurʻan’da geçen bu lafızları, Hirekî gibi bazı Hanbelî âlimleri, sarih, diğer bazıları da kinaye olarak kabul etmişlerdir.[10]
Daha sonra Molla Fahreddin, birinci cümlenin ikinci kısmı olan “jimin herin” yani; “benden gitsin” kısmını da kinaye lafızlardan saymıştır. Buna delil olarak da fetvasına şunu eklemiştir: “Çünkü Fethu’l-Muîn’de kinayeli lafızlar bölümünde “benden gitsin” lafzı da zikredilmiştir.”[11]
Molla Fahreddin, söylenen cümlelerin ikincisi için şunları söylemiştir: İkinci cümle olan “min azakir” yani “ben azat ettim.” ifadesi boşamada kullanıldığında kinayedir. Zirâ köle azat etmekte kullanılan talakla ilgili sarih ve kinayeli lafızlar kinaye olduğu gibi, köle azadında kullanılan talak ile ilgili sarih ve kinayeli lafızlar da kinaye sayılır. [12] Kaldı ki, bu cümle geçersiz bir cümledir. Çünkü bu cümleden sonra azat edilmesi gereken kişinin (mefʻulun) zikredilmesi gerekir. Bu da zikredilmediğinden dolayı cümle geçersiz olur”[13] demiştir.
Biz de, ikinci cümle ile ilgili Şafiî mezhebi dışındaki mezheplerin görüşlerini araştırdık. Hanefi mezhebine göre: Itk (azat etmek) kelimesi, boşamada kinayeli olduğu için, bu lafızla birlikte boşama niyeti varsa, boşama gerçekleşir.[14] Ancak kimi durumlarda boşama için kullanılan lafızlar âzât etmeyi gerektirmez.[15]
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre ise: Malikîler, yukarda zikrettiğimiz üç lafzın(talak, serah, firak) dışındakileri kinaye saymışlardır.[16] Malikî âlimlerinden olan Ebu Said b. el-Berâziʻî et-Tehzîb fî İhtisâri’l-Müdevvene isimli kitabında şöyle demiştir: “Talak sözleriyle telaffuz etmek isteyen biri, yanlışlıkla başka lafız söylerse, bu talak sayılmaz ve onun niyetine bakılır”[17] Hanbelîler ise, talak lafzının dışındaki lafızları kinaye saymışlardır.[18] Ancak, Abdurrahman el-Mekdisî, Hanbelî âlimlerden olan
Hirakî’nin, Şafiî ve Hanefî mezheplerinde olduğu gibi, boşamada kullanılan üç sözcüğü (talâk, serâh, firâk) sarih talak lafızlarından saymıştır.[19]
Molla Fahreddin’in vermiş olduğu bu fetvadan şu sonuçlara varılabilir. Molla Fahreddin, boşama işini gerçekleştiren kişiye, bu ifadeleri kullanırken niyetinin ne olduğunu sormuş ve yemin ettirmiştir. Kullanılan bu ifadelerin nasıl tahlil edilmesi gerektiğini, cümlenin, kelimenin hatta harfin bile hüküm koymada ne kadar etkili olabileceğini göstermiştir. Daha sonra Şafiî fıkhında önemli yer tutan kılasik fıkh kitaplarından olan, Tuhfetü’l-Muhtâc, Nihayetü’l-Muhtâc ve Muğni’l-Muhtac kitaplarına atıfta bulunmuştur. Buda, Molla Fahreddin’in İslam Hukuku ilmine ve bu eserlerin içeriğine ne kadar hâkim olduğunu göstermiştir. Fetvanın sonunda, bu lafızlarla boşamanın gerçekleşmediği sonucuna varmıştır.
İslam dini aileye çok önem vermiş, gerek Kuraʻn-ı Kerim ve gerekse Hadisi şerifler, kişiyi evlenmeye ve yuva kurmaya teşvik etmiştir. Bununla beraber İslam hukuku birçok sebebi göz önünde bulundurarak, kilise hukukunun aksine boşamayı da bazı durumlarda meşru görmüştür. Ancak, boşamayı hoş karşılamayan İslam hukuku, Hz. Peygamber’in “Allah katında en sevilmeyen helal şey, boşanmadır”[20] sözü ile bunun önüne geçmiştir. İşte Molla Fahreddin’in de, aile yuvasının korunmasının ne kadar önemli olduğunu, bozulacak aile yuvasının başta ferde, daha sonra topluma ne kadar zararlar doğuracağını bildiği için, aile yuvasının birliğini sağlamak için elinden gelen her şeyi yaptığını Onun bu fetvasından anlıyoruz.
Şeyh Fahrettin El-Arnasi'nin Boşama Hakkındaki Fetvâsı-2
“Kardeşim Molla Cafer Allah onu ve bizi azabından muhafaza buyursun. Allahın selamı ve rahmeti üzerine olsun.
İçinde sorunuzun da bulunduğu mektubunuzu aldım. Mektupta şunu söylüyorsunuz “Bir kişi hanımına Kürtçe “yek, dıdo, sisse telakete jimin çuyibin here mala bavexo” (bir, iki, üç talakın benden gitsin, babanın evine git) demiştir. Daha sonra kullanmış olduğu bu sözlerle boşamayı kast etmediğine yemin etmiştir. Bu kişinin hanımı boşanır mı? Boşanmaz mı?
Ayrıca önümüzdeki Pazar günü Şeyh Seyda el-Cezerî (k.s.) hazretlerini ziyarete gideceğiz. Bundan dolayı çok meşgulüm. Dönüşümüz ise inşallah bir ay sonra olacaktır.
Ancak fukahanın konu ile alakalı ibarelerine göre sorunuzun cevabı şudur: “Bil ki söylenmiş olan bu ifadeler, iki cümleden oluşmaktadır. Birincisi; “talakın benden gitsin”, diğeri ise; “babanın evine git” cümleleridir. Bu her iki cümle de kinaye sayılmaktadır. “Bir iki üç” ifadesi ise geçersiz olup itibara alınmamaktadır. Kinayeli talak ise niyet ile tayin olunur. Söz konusu şahıs, bu ifadelerle boşamaya niyet etmediğine, daha sonra yemin ettiğine göre boşama gerçekleşmemiştir. Konu ile ilgili Fethu’l-Muîn kitabında şöyle geçmektedir: “Kinaye (sarîh olmayan) lafızları kullanarak, sonra niyetinin boşama olmadığını iddia eden kişiye, yemin ettirilir. Yeminden sonra boşamanın gerçekleşmediğine hükmedilir.”[21] Fethu’l-Muîn Kitabının Başka bir yerinde ise şöyle geçmektedir: “Kadının boşama isteği doğrultusunda koca kadına kinayeli lafızlar kullansa ve bu lafızları kızgın bir şekilde söylerse bile, bu lafızların sarih lafızlarından olduğu şöhret bulsa da bu lafızlar kinayeli lafızlardan çıkıp sarih lafızlar kategorisine girmezler.”[22] Söylemek istediğim şeyler bunlardır. Talebelerinize ve Hacı Aliye selam eder, dualarınızı beklerim.”
Ele aldığımız bir önceki fetvada boşamada kinayeli lafızlar hususunu detaylı bir şrkilde ele alğımız için bu fetvada da ayrıca zikretmeyeceğiz. Ancak özet olarak şunu söyleyebiliriz. Hanefi mezhebinde kavgasız ve kızgınlık hali olmadan boşamada kinayeli lafızlar kullanan birinin niyetine bakılır. Telaffuz anında boşama niyeti yoksa boşama gerçekleşmemiştir. Aksi takdirde boşamaya hükmedilir.[23] Hanbelî mezhebinin aynı şekilde bir görüşünün olduğu rivayet edilmiştir. Maliki ve Hanbelî mezhebinin kuvvetli görüşü ise, Şafiî mezhebinde olduğu gibi, kinayeli lafızları kullananın niyetine bakılır. Niyetinde boşama varsa boşama gerçekleşir, aksi halde gerçekleşmez.[24][25]
Muhammed Latif ALTUN
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
------------------------
[1] Heytemî, Tuhfetü’l-Muhtâc, VIII, 4. 117 Şirvânî, Hâşiyetü’ş-Şirvânî, VIII, 4. 118 Bekrî, Ebu Bekir Osman b. Muhammed Şettâ ed-Dimyatî (v. 1310 h.), İʻânetu’t-Talibîn alâ Elfâzi Fethi’l-Muîn, Dâru’l-Fikr, 1997, IV, 19.
[2] Bekrî, a.g.e., IV, 12.
[3] Heytemî, Tuhfetu’l-Muhtâc, VII, 4.
[4] Remlî, Nihâyetü’l-Muhtâc, Dârü’l-Fikr, Beyrut 1984, VI, 430.
[5] Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, IV,145-458.
[6] Heyet, el-Mevsuʻatü’l-Fkhıyye, ˝Talâk˝, XXlX, 27.
[7] İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, III, 249.
[8] Sâvî, Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Muhammed el-Halvetî (v. 1245/1825), Bulğetü’s-Sâlik li Ekrebi’lMesâlik (Haşiytu’s-Sâvî alâ’ş-Şerhi’s-Seğîr), Dârü’l-Maʻârif, Tsz. II, 559; Cezîrî, Abdurrahman b. Muhammed, el-Fıkhu alâ Mezâhibu’l-Erbaʻa, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2003, lV, 284.
[9] el-Cezîrî, a.g.e. lV, 321.
[10] İbn Kudâme, el-Kâfî fî Fıkhi’l-İmam Ahmed, III, 113.
[11] el-Bekrî, İanetu’t-Talibîn, lV, 19; Maʻberî, Zeynuddîn Ahmed b. Abdülaziz b. Zeynuddin el- Hindî (v. 987/1579), Fethu’l-Muîn bi Şerhi Kurretü’l-Ayn bi Mühimmâti’d-Dîn, Dârü İbn Hazm, Tsz., s. 515.
[12] el-Bekrî, a.g.e., IV, 10
[13] el-Bekrî, a.g.e., IV, 14
[14] İbn Abidin, Reddü’l-Muhtâr, II, 589.
[15] İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, lV, 246.
[16] İbnü’l-Hâcib, el-Kürdî, el-Malikî, Camiu’l-Ummehât, s. 296; Kurtubî, İbn Abdilberr, Ebu Ömer Yusuf b. Abdillah b. Muhammed b. Abdilberr b. Asım en-Nemirî el-Kurtubî (v. 1071/463), el-Kâfî fî Fıkhi Ehli’l-Medine, Mektebetü’r-Riyad, Riyad 1980, II, 572.
[17] Kayrevânî, Ebu Said b. el-Berâziʻî, Halef b. Ebi’l-Kasım Muhammed el-Ezdî el-Kayrevânî (v. 372/983), et-Tehzîb fî İhtisâri’l-Müdevvene, Dârü’l-Buhûs li’d-Dirâsâti’l-İslâmiyye, Dubay 2002, II, 307.
[18] El-Merdâvî, el-İnsaf fi Marifeti’r-Râcihi mine’l-Hilâf, VIII, 351.
[19] İbn Kudâme, eş-Şerhü’l-Kebîr alâ Metni’l-Mukniʻ VIII, 274.
[20] İbn Mâce, Ebu Abdillah Muhammed b. Yezid el-Kazvînî (v. 273/887), Sünenü İbn Mâceh, (Tah. Muhammed Fuad Abdulbaki), Dârü İhyâu’l-Kütübi’l-Arabiyye, Tsz., I, 650; Ebu Dâvud, Süleyman b. el-Eşʻas b. İshak b. Beşir b. Şeddad b. Amr el-Ezdî es-Sicistânî (v. 275/889), Sünenü Ebi Dâvud,(Tah. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid), el-Mektebetü’l-Asriyye, Beyrut Tsz., II, 255.
[21] Maʻberî, Fethu’l-Muîn bi Şerhi Kurretü’l-Ayn bi Mühimmâti’d-Dîn, s. 513.
[22] Maʻberî, a.g.e., 513.
[23] Halebî, İbrahim, Mecmau’l-Enhur fî Şerhi Mültekâ’l-Ebhur, I, 37; Mevsilî, Abdullah b. Mahmud b. Mevdüd el-Mevsilî el-Beldehî (v. 683/1284), el-İhtiyâr li Taʻli’l-Muhtâr, III, 133.
[24] Komisyon, el-Mevsuʻtü’l-Fıkhiyye, Vezâretü’l-Evkâf ve’ş-Şüûni’l-İslamiyye, Kuveyt1986, XXIX,
[25] . Komisyon, el-Mevsuʻtü’l-Fıkhiyye, Vezâretü’l-Evkâf ve’ş-Şüûni’l-İslamiyye, Kuveyt1986, XXIX,
İmsak | 06:08 | ||
Güneş | 07:35 | ||
Öğle | 12:53 | ||
İkindi | 15:35 | ||
Akşam | 18:00 | ||
Yatsı | 19:22 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 10 | 28 |
2. Samsunspor | 11 | 25 |
3. Fenerbahçe | 10 | 23 |
4. Beşiktaş | 10 | 20 |
5. Eyüpspor | 11 | 19 |
6. Sivasspor | 11 | 17 |
7. Göztepe | 10 | 15 |
8. Başakşehir | 10 | 15 |
9. Kasımpasa | 11 | 14 |
10. Konyaspor | 11 | 14 |
11. Trabzonspor | 10 | 12 |
12. Gaziantep FK | 10 | 12 |
13. Bodrumspor | 11 | 11 |
14. Antalyaspor | 11 | 11 |
15. Alanyaspor | 11 | 10 |
16. Rizespor | 10 | 10 |
17. Kayserispor | 10 | 9 |
18. Hatayspor | 10 | 3 |
19. A.Demirspor | 10 | 2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Erzurumspor | 11 | 22 |
2. Kocaelispor | 11 | 22 |
3. Bandırmaspor | 11 | 21 |
4. Karagümrük | 11 | 18 |
5. Igdir FK | 11 | 18 |
6. Boluspor | 11 | 18 |
7. Esenler Erokspor | 11 | 17 |
8. Ümraniye | 11 | 17 |
9. Pendikspor | 11 | 17 |
10. Ankaragücü | 11 | 16 |
11. Ahlatçı Çorum FK | 11 | 16 |
12. Şanlıurfaspor | 11 | 15 |
13. Gençlerbirliği | 11 | 15 |
14. Manisa FK | 11 | 14 |
15. Keçiörengücü | 11 | 14 |
16. İstanbulspor | 11 | 13 |
17. Sakaryaspor | 11 | 13 |
18. Amed Sportif | 11 | 13 |
19. Adanaspor | 11 | 6 |
20. Yeni Malatyaspor | 11 | -3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 10 | 25 |
2. M.City | 10 | 23 |
3. Nottingham Forest | 10 | 19 |
4. Chelsea | 10 | 18 |
5. Arsenal | 10 | 18 |
6. Aston Villa | 10 | 18 |
7. Tottenham | 10 | 16 |
8. Brighton | 10 | 16 |
9. Fulham | 10 | 15 |
10. Bournemouth | 10 | 15 |
11. Newcastle | 10 | 15 |
12. Brentford | 10 | 13 |
13. M. United | 10 | 12 |
14. West Ham United | 10 | 11 |
15. Leicester City | 10 | 10 |
16. Everton | 10 | 9 |
17. Crystal Palace | 10 | 7 |
18. Ipswich Town | 10 | 5 |
19. Southampton | 10 | 4 |
20. Wolves | 10 | 3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 12 | 33 |
2. Real Madrid | 11 | 24 |
3. Atletico Madrid | 12 | 23 |
4. Villarreal | 11 | 21 |
5. Osasuna | 12 | 21 |
6. Athletic Bilbao | 12 | 19 |
7. Real Betis | 12 | 19 |
8. Mallorca | 12 | 18 |
9. Rayo Vallecano | 11 | 16 |
10. Celta Vigo | 12 | 16 |
11. Real Sociedad | 12 | 15 |
12. Girona | 12 | 15 |
13. Sevilla | 12 | 15 |
14. Deportivo Alaves | 12 | 13 |
15. Leganes | 12 | 11 |
16. Getafe | 12 | 10 |
17. Espanyol | 12 | 10 |
18. Las Palmas | 12 | 9 |
19. Real Valladolid | 12 | 8 |
20. Valencia | 11 | 7 |