Öğrencinin Öğretmenine Karşı Davranışı

Öğrencinin Öğretmeni veya hocasına karşı davranışını Peygamber ve ashap arasında ki örneklerinde görebiliriz.

EĞİTİM 06.04.2021, 22:31 07.04.2021, 17:53 Ramazan Peri
Öğrencinin Öğretmenine Karşı Davranışı

Hz. Ömer, Cibril hadisinde şöyle der: "Bir gün biz Allah Rasûlü (sav)'nün yanın­da otururken, bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk eseri görülme­yen, içimizden hiç kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Hz. Peygamber (sav)'nin yanında, dizini dizlerine dayayarak oturup avuçlarını dizinin üzerine koydu ve sordu"[1]

Bu örnekte de görüldüğü gibi, öğrenci öğretmenin karşısında son derece edepli bir şekilde oturacak. Onun sesini duyacağı ve kendi sesini de duyuracağı kadar bir yakınlıkta bulunacak. Günümüzde artık yerde oturularak eğitim veril­mediğinden diz üstü oturulmamaktadır. Fakat sandalyelerde laubali bir şekilde değil, son derece saygılı bir şekilde oturulacak ve hocanın sesini duyabilecekleri bir yakınlıkta bulunacaklardır.

Öğrenciler, merak ettikleri konuları aralarından birisini seçerek hocalarına sorup öğrenebilirler. Buna yine Cibril hadisini örnek gösterebiliriz. Hz. Peygam­ber (sav), Cebrail'in gitmesinden sonra Hz. Ömer'e şöyle sormuştur: "Ey Ömer, o sual soran zat kimdir, bilir misin?" "Allah ve Onun Rasûlü en iyi bilir" şöyle buyur­du: "O Cibril'dir. Dininizi öğretmek için size gelmiştir"[2]

Öğretmen, öğrencilerine anlattığı özel bilgilerin gizli kalmasını öğrencile­rinden isteyebilir. Bu bir anlamda öğrenci ve öğretmen arasındaki gizliliğin ve güvenin göstergesidir. Ayrıca, bazı öğrencilerin kabiliyetleri, anlayışları diğer­lerinden üstün olabilir. Öğretmenin maksadını anlayamayabilirler. Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Rasûlullah (sav)'dan iki kap ilim hıfzıma aldım. Bunlardan birini aranızda neşrettim. Ama diğerini söyleyecek olsam şu gırtlağımı kesersiniz."[3]

Fakat günümüz eğitim anlayışında böyle bir yakınlaşma sıkıntılara yol açabi­lir. Bu nedenle öğretmenin daha dikkatli olması gerekir. Ama yine de öğretmen ve öğrenci arasında güvene dayalı özeller olabilir. Yani öğrenci sırlarını öğretme­niyle güven içinde paylaşabilir. Onlar, bu özellerini öğretmenleriyle paylaşarak hem deşarj olmakta ve hem de bir anlamda destek istemektedirler.

Eğitim İçin Mutlaka Yetkin ve Ehil bir Eğitimciden Ders Almak

Hz. Peygamber (sav), her Ramazan sahabelere Kur'an tilavet ettiriyor, Kur'an okuyuşunu beğendiği kişilere diğer insanlara bunu öğretme görevini veriyordu. Bu da eğitim işinin yetkili kişilerden alınması gerektiğini göstermektedir.

— Ebu Sa'lebe (ra) şöyle anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber (sav)'e giderek "Ey Allah'ın Rasûlü! Güzelce eğitmesi ve terbiye etmesi için beni bir kişiye tes­lim et!" dedim. Bunun üzerine beni Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'a teslim ederek: "Ben seni öyle bir kişiye teslim ediyorum ki o seni güzelce eğitip terbiye edecektir" buyurdular.[4]

Öğretmenin Sözünü Kesmemek

Öğretmen ders anlatırken, öğrencilerin sessiz ve dikkatlice dinlemeleri ge­rekir. Öğretmenin sözünü kesmeyecekleri gibi başka bir şeyle de uğraşmama­lıdırlar.

Ebu Said (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) minbere oturdu, biz de etrafında yer­lerimizi aldık. Buyurdular ki: "Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!" Bir adam (araya girerek söze karıştı): "Yani (nâil olacağımız) hayır, şer mi getirecek?" dedi. Rasûlullah (sav) bu soru üzerine sükut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Rasûlullah (sav)'ın sözünü kesip, onunla konuş­maya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!" diye paylayanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hâli açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi. "Şu soru soran nerede?" diye söze başladı..."[5]

Eğitimde Devamlılık/Süreklilik İlkesi

Abdurrahman b. Avf (ra): Allah Rasûlü (sav) buyurdu: "Az fıkıh, çok ibadetten daha iyidir. Amellerinizin en hayırlısı kolay ve devamlı yapılanıdır"'[6]

Hadisten de anlaşıldığı gibi, eğitimde temel ölçü sürekliliktir. Yani bazen der­se gelip bazen gelmemek, eğitimi aksatmak öğrenmeyi engeller. Disiplini bozar. Bir öğrenci, dersine düzenli bir şekilde devam etmeli, aynı zaman dersine dü­zenli bir şekilde çalışmalıdır. Bilindiği gibi "taşı delen, damlaların sürekliliğidir."

Çok Soru Sorarak Dersi Amacından Saptırmak

Öğrencinin soru sorması ne kadar istenen ve arzu duyulan bir şeyse, der­si amacından saptıracak veya konu dışına çıkartacak soruların sorulması da o kadar istenmeyen bir şeydir. Ayrıca gereğinden fazla sorular, konunun anlaşıl­masından ziyade konunun daha da karmaşık bir hal almasına yol açabilir. Bu nedenle öğretmen, bu tür istenmeyen soruları veya dersi kaynatmaya yönelik soruları anlamalı ve bu sorulara geçit vermemelidir. Öğretmen, soruları cevapla­mama yerine, öğreniciye konu dışına çıkılmaması ve farklı soruları olanların özel görüşme yapacağını belirterek hem sınıftaki ders işleyişini aksatmamış, hem de öğrenciyi kırmamış olur.

Bu nedenle; Hz. Peygamber (sav), lüzumsuz ve çok soru sorulmasını istemi­yordu. O, İsrail oğullarının helak olmalarının temel nedenin lüzumsuz sorular­dan dolayı olduğunu belirtiyordu. "Size açıklamayıp bıraktığım şeyler hakkında bana sormayın! Çünkü sizden öncekiler, çok soru sorduklarından ve peygamber­leriyle ihtilafa düştüklerinden dolayı helak olmuşlardır. Size bir şey yasaklamışsam ondan uzak durun. Size bir şey emretmişsem, elinizden geldiğince onu yapın!"[7]

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Bir gün Rasûlullah (sav) bize şöyle hitap etti: "Ey insanlar, size hac farz kılınmıştır. Şu halde haccı eda edin!" Cemaatte bulunan bir adam: "Her sene mi, Ey Allah'ın Rasûlü?" diye sordu. Rasûlullah (sav) cevap vermedi. Adam sorusunu üç kere tekrar etti. Bunun üzerine: "Ben sizi bıraktıkça siz de beni bırakın. (Mademki sükût ettim, niye sormada ısrar ediyorsunuz?) Şayet (sorunuza) "Evet!" deseydim, her yıl haccetmek vacib oluverirdi ve buna güç yetire- mezdiniz. Şunu bilin ki, sizden öncekileri helak eden şey, çok sual sormaları ve Pey­gamberleri hakkındaki ihtilaflarıdır. Size bir iş emrettiğim zaman, bunu gücünüz yettiğince İfa edin. Bir yasaklamada bulunduğum vakit de ondan kaçının (bu emir ve yasakla ilgili olarak aklınıza gelen her şeyi sormaya kalkmayın!)"[8]

Öğretmeninden İşittiği / Öğrendiği Bilgileri Başkalarına Anlatmak

Bir öğrenci, öğrendiği bilgileri sadece kendisi için değil diğer insanlara da iletmekle yükümlüdür. Hz. Peygamber (sav), hazır olanın olmayana bu bilgile­ri ulaştırma görevini vermiştir. Bunu veda hutbesinde de açık bir şekilde gör­mekteyiz. "Dikkat edin! Burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsin. Umulur ki kendilerine tebliğ edilenler, duyuranlardan daha kavrayıcı olur" Bu hazır olanın olmayana bildirmesi bir anlamda sonraki kuşaklara da iletilmesi görevinin veril­diği anlamını çıkarmaktadır. Ayrıca, Hz. Peygamber (sav), ilmin insanlara anlatıl­ması ve saklanmamasını özellikle belirtmiştir.

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim, bir ilim­den sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (Kıyamet günü) ateşten bir gem ile gemlenir."[9]

İbnu Mes'ud (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Benden bir şey işi­tip onu (artırıp eksiltmeden) işittiği şekilde başkasına ulaştıran kimsenin (Kıyamet günü) Allah yüzünü taze kılsın. Zira kendisine ulaştırılan öyleleri var ki, bizzat işiten­den daha iyi kavrar."[10]

Öğretmenlerinden Hesap Sormak

Öğretmenler, sadece bilgi veren değil, aynı zamanda davranışlarıyla da ör­nek insanlardırlar. Öğrencilerini kötülükler konusunda uyaran bir öğretmenin aynı kötülükleri yapması öğrenci üzerinde nasıl bir etki yaratır? Öğrettiği bilgi­lere olan güven nasıl sağlanır? Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklara yönelik dersler verilirken davranışlara daha çok dikkat edilmelidir.

Cabir İbnu Abdillah (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) Abdurrahman İbnu Avf (ra)'ın elinden tutup oğlu İbrahim'e gittiler. Aleyhissalâtu vesselâm oğlunu can çekişir bir vaziyette buldu. Kucağına aldı ve ağladı. Abdurrahman: "Ağlıyor mu­sun? Ağlamaktan bizi sen men etmedin mi?" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Hayır (ağlamaktan değil), iki ahmak, fâcir sesten yasakladım: Musibet sırasındaki ses, yüzleri tırmalamak, cepleri yırtmak ve şeytan matemi"[11]

Derse Gelmediği Günlerde İşlenen Konuları Derste Olan Kişiden Öğrenmek

Derse gelmeyen öğrencilerin, gelmediği günlerde işlenilen dersleri bir ar­kadaşından öğrenmesi gerekir. Böylece eksikliklerini tamamlamış olur. Ayrıca, arkadaşlarından da geri kalmamış olur.

Hz. Ömer şöyle buyurmuştur. "Ben ticaretle uğraştığımdan Ensar'dan birisi ile anlaştım. Derslere bir gün ben, diğer gün o geliyordu. Ben derse katılmadı­ğım zamanki öğrenilen bilgileri ondan öğreniyordum."

Enes (ra): "Vallahi size tüm anlattıklarımızı, (doğrudan) Allah Rasûlü (sav)den duymuş değiliz; ama biz birbirimize hiç yalan söylemezdik."[12]

Berâ' (ra) şöyle diyor: "Biz, aktardığımız her hadisi bizzat Hz. Peygamber (sav)'den dinlemiş değiliz. Meselâ develerimizi güttüğümüz sıralarda bazı ar­kadaşlarımız Hz. Peygamber (sav)'in yanında kalarak onu dinlerler ve bilahare bunları bize anlatırlardı."[13]

Bu uygulama, talebenin ilim öğrenirken geçim sorunun ihmal etmemesini, fakat bu arada kaçırdığı dersleri de derse katılan arkadaşlarından öğrenmesi gerektiğini göstermektedir. Günümüzde ilim tahsil edenlerin masrafları aileleri veya devlet tarafından karşılandığından geçim endişesi duyulmamaktadır. Fa­kat yine de öğrencinin çeşitli nedenlerle derse gelmediği günleri bulunmakta­dır. Bu gelmediği günlerde anlatılan dersleri, derste olan arkadaşlarından öğ­renmesi ve böylece konu eksiği bırakmaması gerekir.

Kendi Öğretmeni Varken Başka Öğretmenden Yararlanması

Şüphesiz ki öğrenci ilim tahsil ederken birçok öğretmenden yararlanmasını bilmelidir. Fakat ders aldığı öğretmeni dururken, aynı dersleri başka öğretmen­den alması, hem kendi öğretmenin kalbinin kırılmasına ve hem de iki öğretme­nin anlatışındaki farklılıklardan dolayı kafasının karışmasına neden olur. Çünkü kendi öğretmeni onun hem anlayış seviyesini bilmekte ve hem de neleri bilip neleri bilmediğini bildiğinden ona daha fazla yardımcı olmaktadır.

Hz. Ömer bir gün kitap ehli olan bazı kimselerden aldığı bir kitabı Hz. Pey­gamber (sav)'e getirerek "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben bu güzel kitabı, ehl-i kitaptan olan bazı kimselerden aldım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) öfkele­nerek şöyle buyurdular: "Ey Hattab'ın oğlu! Siz benim getirdiklerimden şüphe mi ediyorsunuz? Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki ben onu size tertemiz ve lekesiz bir şekilde getirdim. Sakın ehl-i kitaba bir şey sormayın. Çünkü hakkı söyle­diklerinde kendilerini yalanlamanız, bâtılı söylediklerinde de tasdik etmeniz ihtima­li vardır. Nefsimi kudret elinde bulundurana yemin ederim ki hayatta olmuş olsaydı Musa da bana tâbi olmaktan başka çıkar yol bulamazdı."[14]

Öğrencilerin Öğretmenlerini Hayırla Yâd Etmek

Öğrenciler, öğretmenlerini hayırla yâd etmelidirler. Çünkü onların yetişme­sinde öğretmenlerin büyük emeği olduğu gibi, öğretmenin hakkını ancak an­lattıklarını öğrenmek, uygulamak, başkalarına öğretmek ve hayırla yâd etmekle ödeyebilirler. Öğretmenlik mesleği maddi getirisi az olan bir uğraştır. Onun en büyük ecri, öğrencilerin hayırla anmaları ve vefalarıdır. Sahabeler her fırsatta Rasûlullah (sav)'ı yâd ediyorlardı.

Derse Düzenli Bir Şekilde Devam Etmek

Eğitimde istenen hedefe ulaşılmak için derslere düzenli bir şekilde devam edilmesi gerekir. Derse düzenli bir şekilde gelmeyen öğrenci zamanla dersler­den ve okul ortamından kopar. Bu nedenle, okullarda yoklamaların çok sıkı ya­pılması, gelmeyen öğrencilerin hemen uyarılması veya velileriyle görüşülmesi gerekir. Herhangi bir sorun varsa okul-veli işbirliği içinde çözülmelidir. Bu konu­ya, Ashabın Rasûlullah (sav)'ın sohbetlerinde bulunmak için gösterdikleri hassa­siyeti örnek gösterebiliriz.

Sınıfta Oturma Düzeni

Eğitimde başarının en önemli unsurlardan biriside eğitim görülen ortamdır. Bunun başında da sınıfların düzeni gelir. Sınıf düzeni ferah ve aydınlık olmalıdır. Kalabalık olmamalıdır. Öğrenciler, hocanın sesini duyacak bir mesafede olmalı­dırlar. Ayrıca, öğretmenin de öğrencileri gözüyle kontrol edebilecek bir durum­da bulunmalıdır.

Hz. Peygamber (sav), konuşmak üzere oturduğunda sahabeler onun etra­fında halkalar oluştururlardı. Bu da öğrencilerin, öğretmenlerini işitecekleri bir mesafede olmalar gerektiğini göstermektedir.

Okulda Öğrendiklerini Karşılıklı Müzakere Etmek

Öğrenmenin en önemli unsuru tekrardır. Bu tekrar, tek başına yapılabileceği gibi, aynı sınıftaki öğrencilerin öğrendikleri dersleri karşılıklı olarak tekrarlama­ları da öğrenmeyi kolaylaştıran ve hatta zevkli hale getiren en önemli unsurdur. Bu durum, öğrenciler arasındaki işbirliğini artırdığı gibi, birbirlerinin eksiklikle­rini tamamlamalarını da sağlamaktadır. Sahabeler de Hz. Peygamber (sav)'den öğrendiklerini bir araya gelerek tekrarlar, birbirlerinin eksikliklerini tamamlar­lardı.

Ebu Nadre şöyle anlatıyor: Bir gün Ebu Said el-Hudrî'ye bize hadis yazdır­masını istedik. Bunun üzerine o şunları söyledi: "Hayır, size hadis yazdırarak onu Kur'an yapmanıza izin vermeyeceğiz. Siz hadisleri bizden, bizim Hz. Peygamber (sav)den aldığımız gibi alınız. Sonra da kendi aranızda müzakere ve tekrar edi­niz; böylece unuttuğunuz yerleri birbirinize hatırlatmış olursunuz."

Hz. Ali şöyle buyurmuştur: "Hadisleri kendi aranızda müzakere ediniz. Çünkü bunu yapmadığınız takdirde hadisler unutulur ve kaybolup gider"

İbn Mes'ud şöyle buyurmuştur: "Aranızda hadis müzakeresi yapınız. Çün­kü hadislerin yaşaması müzakere edilmelerine bağlıdır" "Hadis meclislerinde bulunmak ve hadis müzakeresi yapmak namaz kılmak kadar sevabı olan bir ameldir"

Enes (ra) şöyle anlatıyor: Biz, altmış kadar kişi Hz. Peygamber (sav)'le bir­likte oturuyorduk. O bize bazı hadisler söylüyor ve sonra da herhangi bir ihtiyacı için yanımızdan ayrılıyordu. Bundan sonra biz kendi aramızda onun söyledikle­rini müzakere ediyorduk. Bu, uzun bir süre devam ediyor ve o kadar çok tekrar ediyorduk ki kalktığımızda, dinlediğimiz hadis sanki kalbimize dikilmiş gibi olu­yordu.

Günümüz eğitimde müzakere dediğimiz, öğrencilerin dersi karşılıklı tekrar etmeleri ilkesi kalkmıştır. Bu durum, tamamen bireyselciliğin getirmiş olduğu bir sonuçtur. Hâlbuki eğitim, toplumsal bir olaydır. Bireysel bir eylem değildir. Eğer bireysel bir eylem olsaydı bu kadar çok okullar yapılmazdı. Eğitimle ilgili kitaplar basılır, insanlar evlerinde okuyarak bu aşamaları tamamlarlardı.

Öğretmen Ders Anlatırken Başka Bir Şeyle İlgilenmemek

Öğretmen ders anlatırken, öğrencinin başka bir şeyle ilgilenmesi, hem ken­disinin ve hem de başkalarının dersten kopmalarına yol açar. Bu nedenle öğren­cilerin kesinlikle başka bir şeyle ilgilenmemeleri gerekir.

Sehl b. Sa'd bir gün bir mecliste oturmuş Hz. Peygamber (sav)'den hadis naklediyordu. Bu sırada orada bulunanlardan iki kişinin kendi aralarında konuş­makta olduklarını gördü. Bunun üzerine öfkelenerek "Şunlara da bakınız! Ben kendilerine Hz. Peygamber (sav)'den gözlerimle görüp kulaklarımla işittiklerimi anlatıyorum, onlarsa kendi aralarında konuşuyorlar. Allah'a yemin ederim ki si­zin cemaatinizi terk edeceğim ve bundan böyle de aranıza bir daha dönmeye­ceğim" dedi.

Birbirlerinden Anlamadıkları Konularda Yardım İstemek

Öğrenciler, sadece öğretmenlerinden değil, kendi arkadaşlarından da bilme­dikleri konularda yardım alabilirler. Her sınıfta çalışkan öğrenciler olduğu gibi, bazı derslerde bazı öğrencilerin diğerlerinden daha üstün olduğu da görülür.

Bunu sınıfın diğer öğrencileri de bilirler. İşte bu öğrencilerden, diğerlerinin ya­rarlanmaları gerekir. Bazen, öğrencinin anlattıklarından arkadaşları öğretmenin anlattığından daha fazla anlarlar. Çünkü öğrencinin onların seviyelerine inme­leri ve belki de diğerlerinin konsantrasyonunun yoğun olması, öğrenmeyi pe­kiştirmektedir.

— Hz. Ömer bir gün Hz. Ali'ye; "Ey Ebâ Hasan! Hz. Peygamber (sav)'in ya­nında bazı zamanlar sen bulundun bense bulunmadım. Aynı şekilde benim bulunduğum bazı zamanlar da sen bulunamadım. Sana üç şey sormak istiyo­rum. Acaba bunlar hakkında bir bilgin var mıdır?" dedi. Hz. Ali'nin; "Sor bakalım" demesi üzerine de; "Bir kişi kendisinden hiç bir iyilik görmediği bazı kimseleri sever. Diğer taraftan en ufak bir kötülük görmediği bazı kimselere de buğzeder. Bu nasıl oluyor?" diye sordu. Hz. Ali buna şu şekilde cevap verdi: "Ben bu konu­da Hz. Peygamber (sav)'in "Ruhlar, bölükler halinde kışlalarında toplanan askerler gibi havada bir araya gelirler ve tanışarak arkadaşlık kurarlar. Ruhları birbirleriyle tanışarak arkadaşlık kuran insanlar gerçek hayatta birbirlerini severler. Tanışma­yanlar ise ihtilafa düşerler ve birbirlerine buğzederler" buyurduğunu işittim". Hz. Ömer bu kez "İkincisi, bir kişi bazen bir şey söylemek istediğinde unutuveriyor, bazense hatırlıyor. Bu nasıl oluyor?" diye sordu. Hz. Ali bu soruya da "Hz. Pey­gamber (sav)'in şöyle buyurduğunu işitmiştim: "Hiç bir beyin yoktur ki onun üze­rinde, ayın önünde bulunan bulut gibi bir perde bulunmuş olmasın. Nasıl ki ay pırıl pırıl parladığı bir anda önüne gelen bir bulutla kapkaranlık kesilir ya da önündeki bulutun çekilmesiyle pırıl pırıl parlamaya başlarsa insan beyni de bazı zamanlar söylemek istediği şeyi unutuverir bezense hatırlar" cevabını verdi. Hz. Ömer son olarak şu soruyu sordu: "Peki, insanın gördüğü rüyaların bazıları doğru çıkıyor bazılarıysa çıkmıyor. Bu nasıl oluyor?" Hz. Ali buna da şu şekilde karşılık verdi: "Bu konuda da Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kadın-erkek, uykuya dalan her insanın ruhu arşa doğru yükseltilir. Ruhu arşa kadar yükselebi- lenlerin gördükleri rüyalar doğru çıkar. Ruhu arşa kadaryükselemeyenlerin rüyaları ise doğru çıkmaz". Bunun üzerine Hz. Ömer; "Ne zamandan beri bu üç şeyi öğ­renmek istiyordum. Ölmeden önce bunları öğrenmemi sağlayan Allahu Teâlâ'ya hamdolsun" dedi.

Bir Dersi Öğrenmeden Diğer Derse Geçmemek

Eğitimdeki en önemli unsurlardan biriside öğrencilerin daldan dala konma­maları ve bir konuyu öğrenmeden diğerine geçmemeleridir. Peygamberimiz (sav)de bu ilkeye uymuştur. İbn-i Mesud (ra) şöyle der: "Bizden biri 10 ayet öğ­rendiğinde, içindeki manaları anlamadan ve onlarla amel etmeden diğer ayet­lere geçmiyordu."

Öğretmenin Verdiği Kararlara Uymak

Öğretmen, öğrenciler arasında bir hakemdir. Öğrenci, öğretmenin verdiği kararlara uymalıdır. Öğretmenin verdiği kararlara uymaması, öğretmenin otori­tesini sarstığı gibi, öğrencinin de saygınlığını zedeler.

İbnu'z-Zübeyr (ra) anlatıyor: Ensar'dan bir erkek, hurma ağaçlarını suladık­ları Harre'nin su arkı yüzünden Zübeyr (ra)'la ihtilafa düşüp Rasûlullah (sav)'ın huzurunda murâfaa oldular. Rasûlullah (sav) (ihtilaflarını dinledikten sonra) Zübeyr'e: "Ey Zübeyr (önce) sen sula, suyu sonra da komşuna sal" buyurdular. En- sari bu hükme kızdı ve: "Böyle hükmetmen, o senin halaoğlun olmasındandır!" dedi. Rasûlullah (sav) bu söze çok kızdı, yüzü renk renk oldu ve: "Ey Zübeyr! Önce sen sula, sonra duvara ulaşıncaya kadar da suyu tut!" dedi. Zübeyr dedi ki: "Vallahi öyle zannediyorum ki şu âyet bu hadise ile ilgili olarak indi. (Mealen): "Hayır öyle değil! Rabbine and olsun ki, onlar aralarında kimi oraya kimi buraya çektikleri (kavga ettikleri) şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden yürek­leri hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar" (Nisa 65).[15]

Öğretmene Saygıda Kusur Etmemek

İlim, saygı ve sevginin olduğu ortamlarda yayılma imkânını bulur. Günümüz teknolojik imkânları ilmi herkesin ayağına getirdiğinden ve bilgiye ulaşmayı ko­laylaştırdığından, ilmin kıymeti yeterince anlaşılamamaktadır. İnsanlar, eskiden bir kelime öğrenmek için büyük meşakkatlere katlandığından öğrendikleri bil­ginin kadir ve kıymetini biliyorlardı.

Fakat buna rağmen öğrenciler, öğretmenlerin kadir ve kıymetini bilmeli, ona saygıda kusur etmemeli, hoşuna gitmeyen bir sözüyle karşılaştığında bile yine de saygısız davranmamalıdır. Cibril hadisinde gördüğümüz gibi, Cebrail saygılı bir şekilde Hz. Peygamber (sav)'in önüne oturarak bir öğrencinin öğretmenine karşı nasıl davranması gerektiğini bize göstermiştir.

Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim bana itaat et­mişse mutlaka Allah'a itaat etmiştir. Kim de bana isyan etmiş ise, mutlaka Allah'a isyan etmiştir. Kim emîre itaat ederse mutlaka bana itaat etmiş olur. Kim de emîre isyan ederse mutlaka bana isyan etmiş olur.[16]

Sınıf Ortamında ve Ders Çalışmada Ciddiyet ve Disiplinli Olmak

İbni Abbas (ra) Hz. Peygamber (sav)'den şöyle rivayet ediyor: "ilimde cid­di ve samimi olun! Çünkü birinizin ilimde hain olması, malında hain olmasından kötüdür..."[17]

Yukarıdaki hadiste de geçtiği gibi ilim, ciddiyet ister. İlim öğreniminde cid­diyet ve disiplin sağlandığında başarılı olunur. Aynı zamanda öğrenci sınıf or­tamında disiplin ve ciddiyeti elden bırakmamalıdır. Derse zamanında girmeli, zamanında çıkmalı, sınıfta laubali olmamalı, öğretmeninden izin almadan ko­nuşmamalı ve verilen ödevleri ciddi bir şekilde yapmalıdır.

Çalışan Öğrencilerin Dikkat Edeceği Konular

Öğrencilerin hepsinin ekonomik seviyeleri aynı olmayabilir. Bir kısım öğren­ciler, hem çalışıp hem de okumak zorunda olabilirler. Öğretmen, öğrencilerinin bu durumunu bilip ona göre davranmalıdır. Özellikle çalışmak zorunda olan öğ­rencilerine daha fazla yardımcı olmalıdır.

Ensar'dan, akşam olduğunda Medine-i Münevvere'nin belli yerlerinde topla­nıp bütün geceyi Kur'ân okuyarak ve müzakeresini yaparak geçiren yetmiş kişi vardı. Sabah olduğunda gücü kuvveti yerinde olanlar odun getirip satarak ge­çimlerini temin ederler ve mescide de tatlı su getirip koyarlardı. Zengin olanları ise ara sıra bir koyun alıp keserek etlerini Hz. Peygamber (sav)'in hücre-i saadet­lerinin duvarlarına asarlardı.

Ayrıca, bazı sahabeler çalıştıklarından her gün derse gelemiyorlardı. Gele­medikleri günlerdeki bilgileri diğer arkadaşlarından öğreniyorlardı. Hz. Ömer'in de bu şekilde davrandığını daha önceki bölümlerimizde anlatmıştık.

Öğretmenden Program Dışı Bir Talepte Bulunmamak

Öğrenciler, öğretmenlerinden yanlış, hatalı ve eğitim programının dışında taleplerde bulunmaları müfredat dışına çıkmaları yanlış bir sonuç doğuracağın­dan, öğretmenin bu tür talepleri önlemesi gerekir.

Kur'an da bu tür yanlış taleplerde bulunulmayı tepki göstermektedir. A'raf suresinin 138. ayetinde Cenab-ı Hak mealen şöyle buyuruyor: "İsrail oğullarını denizden geçirdik, orada kendilerine mahsus bir takım putlara tapan bir kavme rastladılar. Bunun üzerine "Ey Musa! Onlara ait tanrılar gibi bizim için de bir tanrı yap!" dediler. Musa, "Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz" dedi ve devam etti: "Şüp­hesiz bunların (Amalika kavminin) içinde bulundukları (din) yıkılmıştır. Ve yapmak­ta oldukları da batıldır" Kur'an, Hz. Peygamber (sav)'e onlara şöyle demelerini buyurur: "Habibim! Onlara de ki: Kur"an"ı kendiliğimden değiştirme yetkisine sa­hip değilim. Ben dahi ancak bana vahyolunana tabi oluyorum. Eğer Rabbime karşı gelsem, büyük günün azabından korkarım."

Eğitim işi planlı, programlı bir iştir. Öğretmenin verdiği eğitimde ulaşmak istediği bir hedefi vardır. Bu plan ve disiplinin öğrenciler tarafından delinmesi, eğitim disiplinini bozduğu gibi, hedefe ulaşmayı da zorlaştırır. Bu nedenle, öğ­retmenin öğrencilerden gelen yönlendirilmelere kapılmaması gerekir. Bazen de öğrenciler, öğretmenlerinden yanlış ve hatalı isteklerde de bulunabilirler. Öğ­retmenin, öğrencilerin gönlünü yapma adına bu tür davranışlarda bulunması disiplini bozacağı gibi, öğretmenin de aslında otoritesini sarsar.

Dersi ve Öğrenilen Bilgileri Unutmak

İnsan kelimesi nisyandan, yani unutmaktan gelir. Dolayısıyla, unutma, son derece insani bir davranıştır. Fakat, insan bu unutmayı geciktirmeye ve hatta tekrarlarla unutmayı ortadan kaldırmaya çalışmalıdır. Özellikle uzun yıllar öğ­renmek için çaba harcadığımız bilgileri gözümüz gibi korumalıyız. Unutmayın ki; "İnsan hatırladığı kadarıyla bilir"

— Allah'ın Rasûlü bir gün göklere bakarak; "İlmin ortadan kalkma zamanı yakındır" dedi. Ensar'dan İbn Lebid, "Ey Allah'ın Rasûlü! İlim nasıl kalkacaktır? Hâlbuki kitapta yazılmış, kalpler onu hıfzetmiştir" deyince, Hz. Peygamber (sav), "Ben de seni Medine'nin en anlayışlı adamı sanıyordum" dedi ve sonra Yahudi ve Hıristiyanların ellerindeki kitaba rağmen sapıklığa gittiklerini anlattı.[18]

İbrahim Halil ER - Hz. Muhemmed (s.a.v.)'in Eğitim Metodu

---------------------------------------

[1] Müslim. Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce

[2] Müslim. Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce

[3] Buhârî, Camiul Fevaid 299

[4] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayâtû’s Sahâbe

[5] Buhâri, Zekât 47, Cum’a 28, Cihâd 37, Rikâk 7; Müslim Zekât 123, (1052); Nesâi,

Zekât 81, (5, 90).

[6] Taberânî

[7] Buhârî, Müslim ve Timıizî

[8] Buhârîjtisam 4; Müslim, Hacc 412, (1337), Fedâil 130, (1337); Nesâî, Hacc 1,

(5,110-111).

[9] Ebu Davud, İlm 9, (3658); Tirmizi, İlim 3, (2651).

[10] Tirmizi, İlm 7, (2658).

[11] Tirmizî, Cenâiz

[12] Taberânî

[13] Ahmed

[14] Taberânî, Camiul Fevaid 150

[15] Buhari, Şirb 6, 7, 8, Sulh 12, Tefsir, Nisa 12; Müslim, Fezail 129, (2357); Ebu Dâvud, Adiye 31, (3637); Tirmizi, Ahkâm 26, (1363); Nesâi, Kudât 26, (8, 245).

[16] Buhârî, Ahkâm 1, Cihad 109; Müslim, İmaret 33, (1853); Nesâî, Bey’at 27, (7,154).

[17] Taberani

[18] Tirmizi

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:27
Güneş 06:03
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:01
Yatsı 21:31
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Günün Karikatürü Tümü