Hz. Âdem (a.s.)’ın Cesedinin Yaratılışı

“Allâhu Te’âlâ, Âdem (a.s.)’ı yeryüzünün her ta­rafından aldırdığı topraktan yarattı. Bu sebeple zürriyetin-den siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bazıları da bu renklerin arasındadır. Bazısı yumuşak, bazısı sert, bazısı hâlis ve temiz oldu.”

TARİH 11.03.2021, 23:40 11.03.2021, 23:55 Ramazan Peri
Hz. Âdem (a.s.)’ın Cesedinin Yaratılışı

Birçok Sahabeden şöyle rivayet edilmiştir: “Allâhü Te’âlâ, Âdem (a.s.)’ı yaratmayı dileyince, Cebrail (a.s.)’ı arza, (yer­yüzüne) gönderdi ve yeryüzünden toprak almasını emretti. Cebrail (a.s.) arzdan toprak almaya gidince, arz; “Benden bir parça alıp, noksanlaştırmandan Allâhü Te’âlâ’ya sığınırım” dedi. Bunun üzerine Cebrail (a.s.) yeryüzünden toprak alma­dan geri döndü ve: “Yâ Rabbî, dünyâ kendinden bir parça toprak alınmasından sana sığındı. Ben de almadan geldi­ğim için sana sığınırım” dedi. Bunun üzerine Allâhü Te’âlâ Mikâil (a.s.)’ı gönderdi. Arz, Mikâil (a.s.)’a da aynı şeyi söy­ledi. O da toprak almadan dönüp, Allâhü Te’âlâ’ya Cebrail’in (a.s.)’ın söylediği gibi söyledi. Bundan sonra Allâhü Te’âlâ, melekü’l-mevt olan Azrail (a.s.)’ı yeryüzüne gönderip toprak almasını emretti. Azrail (a.s.) yeryüzüne gidip, toprak alaca­ğı zaman yeryüzü ona da bir şey veremeyeceğini ve Allâhü Te’âlâ’ya sığındığını söyledi. Bunun üzerine Azrail (a.s.) yeryüzüne: “Ben de Rabbimin emrini yerine getirmemekten Rabbime sığınırım” dedi. Sonra yeryüzünün değişik yerle­rinden, kırmızı, beyaz, siyah değişik renkte topraklar aldı. İnsanların değişik renkten olması bundandır.”

Ahmed bin Hanbel (r.a.)’in bildirdiği Hadîs-i Şerifte şöyle buyuruldu: “Allâhü Te’âlâ, Âdem (a.s.)’ı yeryüzünün her ta­rafından aldırdığı topraktan yarattı. Bu sebeble zürriyetin-den siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bâzıları da bu renklerin arasındadır. Bâzısı yumuşak, bâzısı sert, bâzısı hâlis ve temiz oldu.”

Âdem (a.s.)’ın yaratılacağı toprak, yeryüzünün çeşitli yerle­rinden alınıp, biraraya toplandıktan sonra, melekler su ile çamur yapıp insan şekline koydular. Allâhü Te’âlâ bu toprağı çeşitli saf­halardan geçirdi. Önce tin (çamur) hâline getirilip, bir müddet öylece kaldı ve balçık çamuru oldu. Bu çamur şekil verilecek bir hâl alınca; insan suretine sokuldu. Bir müddet de bu hâl üzere bekletildi. Mekke ile Tâif arasında kırk yıl yatıp salsâl oldu ve pişmiş gibi kurudu, önce Hz. Muhammed (s.a.v.)’in nuru alnı­na kondu ve Muharrem ayının onunda -Cuma günü- rûh verildi.

(Peygamberler Târihi Ansiklopedisi, 1. c, 6-7.s.)

İBLİS’İN HZ. ÂDEM (A.S.)’A OLAN HASEDİ

Âdem (a.s)’ın şekil verilmiş hâli Mekke ile Tâif arasında kırk yıl yattığı sırada melekler ve iblis (şeytân) onu görmüştü ve ondan korkmuştu. Ondan en çok korkan da iblis (şeytân) idi. iblis, Âdem (a.s.)’ın henüz rûh verilmemiş salsâl hâlindeki bedenine dokununca çınlayarak ses çıkardı, iblis, onun, be­denine girip çıkar ve meleklere; “Korkmayınız bunun içi boş­tur. Eğer ben ona musallat olursam helak ederim” derdi. Bir Hadîs-i Şerîfte buyuruldu ki: “Allâhü Te’âlâ Âdem’in bede-nine şekil verip bıraktıktan sonra (henüz rûh verilmeden) İblis, etrafında dolaşıp ona bakmağa başladı. Onun içini boş görünce; “Bu kendine sâhib olamaz, benim için ko­lay ele geçirilebilir” dedi.

Âdem (a.s.)’ın bedenine rûh verilmeden önce, melek-ler, Âdem (a.s.)’ın bedenini görüp, ondaki uygunluğa, âhenge ve ilâhi san’ata hayran kaldılar. Allâhü Te’âlâ bundan güzel bir şey yarattı mı acaba! Dediler. İblis, Âdem (a.s)’ın bu halini görünce, meleklere; “Eğer o siz­den üstün, faziletli kılınırsa ve ona hürmet etmeniz emredilirse ne yaparsınız?” dedi. Melekler; “Biz Rabbimizin emrine uyarız” dediler. İblis ise kendi kendine; “Eğer ona hürmet etmem emir olunursa isyan ederim” dedi.

Bir Hadîs-i Şerîfte şöyle buyuruldu: “Şübhesiz ki Allâhü Te’âlâ Âdem’i topraktan yarattı. Âdem (a.s.)’ı yaratacağı toprağı çamur hâline sokup, balçık çamuru oluncaya kadar bekletti. Sonra ona şekil verip, pişmiş kerpiç gibi oluncaya kadar bekletti. Şeytân, Âdem (a.s.)’ın bedeninin rûh verilmemiş bu hâlini görüp, yanına vardıkça; “Şübhesiz sen büyük bir iş için yaratıldın” derdi. Son­ra Allâhü Te’âlâ, Âdem (a.s.)’ın bedenine rûh verdi. Rûh önce gözüne ve genizlerine sirayet etti. Genzine sirayet edince aksırdı. Allâhü Te’âlâ onu rahmetiyle karşılayıp; “Rabbin sana merhamet etsin” buyurdular.”

(Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi, 1.c, 8.s.)

İBLİS’İN HZ. ÂDEM (A.S.)’A SECDE ETMEMESİ

Allâhü Te’âlâ, Âdem (a.s.)’ın bedenine rûh vermeden önce, meleklere, ona rûh verdiğim zaman hepiniz ona karşı secde edin buyurdular. Bu husus Kur’ân-ı Kerîm’de bildirilmiş olup rneâlen şöyledir: “Rabbin o vakit melek­lere şöyle demişti: “Ben çamurdan bir insan (Âdem’i) yaratacağım. Onun yaratılışını tamamlayıp da tarafım­dan ona rûh verdiğim zaman, hemen ona (hürmet için) secdeye kapanın.” Bunun üzerine melekler hep birden secde ettiler.” (Sâd s. 71,72,73)

Âdem (a.s.)’a rûh verilip canlanıp ayağa kalkınca, Allâhü Te’âlâ’nın emri üzerine melekler ona karşı secde et­tiler. Rivayete göre bu secde eğilmek suretiyle yapılmıştır. Önce Cebrâîl (a.s.), sonra Mikâil (a.s.), sonra İsrafil (a.s.), sonra Azrail (a.s.) sonra da Mukarrebûn denilen melekler secde etmiştir. Âdem (a.s.)’a karşı meleklerin secde etme­lerinin emredilmesi, alnında Hz. Peygamber (s.a.v.)’in nuru bulunduğu içindi.

İblîs (şeytân) kibirlenip, Âdem (a.s.)’a karşı secde et­medi. “O çamurdan yaratıldı. Ben ise ateşten yaratıldım. Ondan üstünüm” diye iddiada bulundu. Bundan dolayı, huzûr-u ilâhîden kovuldu, ismi de kovulmuş, uzaklaştırılmış ma’nâsında şeytân kaldı.

İblis (şeytân) kendini üstün görüp kibirlenerek Allâhü Te’âlâ’nın emrine uymayınca, gadab-ı ilâhiye’ye uğradı ve kovuldu. Bunun üzerine helak edileceğinden korkarak kıyamete kadar ömür ve mühlet istedi. Allâhü Te’âlâ ona mühlet verdi. Şeytân; “Madem ki ben azgınlığa mübtelâ ol­dum. Yemîn olsun ki insanların doğru yolunda pusu kurup oturacağım, onların ön ve arkalarından, sağ ve sollarından musallat olacağım. Sen onların çoğunu şükredici kimseler bulamayacaksın. Yeryüzünde kötülükleri onlara güzel gös­ tereceğim. Hâlis kulların hâriç onların hepsini saptıraca­ğım” dedi.

(Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi, 1.c, 9-11.s.)

HZ. ÂDEM’E EŞYANIN İSİMLERİNİN ÖĞRETİLMESİ

Allâh-u Teâlâ Âdem (a.s.)’ı en güzel bir surette yaratıp ona ruh verdikten sonra her şeyin ismini ve fâidesini öğretti. Âdem (a.s.)’a öğretilen şeyler hususunda çeşitli rivayetler yapılmıştır, İbn-i Abbâs (r.a.)’dan şöyle nakledilmiştir: “Allâhü Teâlâ yeryüzünde in-sanların bildiği bütün eşyanın isimlerini Âdem (a.s.)’a öğretmiştir. Meselâ, insan, hayvan, vadi, dağ, ova, tepe ve buna benzer isim­leri, hattâ karanlık ve uzunluğu da öğretti.” (Dünyada konuşulan bütün diller böylece Âdem (a.s.)’a öğretilmiş, çocukları vasıtasıyla da değişik bölgelere yayılmıştır.) Mücâhid’den ve Sa’id bin Cübeyr (r.a.e.)’dan de böyle rivayet edilmiştir. Âdem (a.s.)’a öğretilen bilgiler hususunda bâzı âlimler de; olmuş ve kıyamete kadar yaratılacak şeylerin ismi ve her şeyin sıfatı demişlerdir. Allâhü Teâlâ Âdem (a.s.)’a bütün eşyanın ismini, özelliklerini; yeryüzünde onlardan tam istifâde etmesi için öğretti. Böylece meleklerden üstün oldu. Bu hususlar Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle bildirilmiştir: “Allah, Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra eşyayı meleklere gösterip; “Eğer sâdıklarsanız bunların isimlerini bana haber verin” buyurdu. Melekler; “Biz seni tenzih ederiz, senin bize öğrettiğinden başka, hiç bir ilmimiz yok. Muhakkak sen her şeyi hakkıyla bilensin, üstün hikmet sahibisin” dediler. Allah, Âdem’e; “Ey Âdem! Eşyanın ismini meleklere haber ver” buyurdu. Âdem (a.s.) da meleklere, o isimleri haber verince, Allâhü teâlâ; “Ben size demedim mi ki, göklerin ve yerin gayblerini ben bilirim. Açıkladığınızı da gizlediğinizi de elbet ben bilirim” buyurdu.” (Bakara s. 30,32,33) Dil hususunda bütün Âdemoğullarının zamanımıza kadar meydana gelen çeşitlenme ve ilerlemelerinin hepsi, esâs itibariyle, Hz. Âdem (a.s.)’ın yaratılış bakımından şereflendirildiği bu isimleri öğrenme özelliğinden gelmektedir.

(Peygamberler Tarihi Ans. 1.c, 12.s.)

Evrimciler, uzun çalışmalarına rağmen, son derece kompleks bir yetenek olan konuşmanın (ve insanların kullandığı dillerin), basit hayvansı iletişim şekillerinden evrimleştiği yönündeki iddi­alarına kanıt göstermede tamamen başarısız olmuşlardır. Pennsylvania Üniversitesi’nden David Premack: “İnsan dili, evrim teorisi için bir utançtır”

(Roger Lewin, Java Man, Abacus, Swisher III sf. 205)

HZ. ÂDEM (A.S.)’IN CENNETE GİRMESİ

Âdem (a.s.) kırk yaşında iken Firdevs adındaki Cennet’e götürüldü. Cennet’e girince, peygamberler sayısınca kürsîler konulmuş gördü. Her birinde ayrı ayrı oturdu ve her kürsîde oturdukça, o peygamberin nuru alnında parlıyordu. En son Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin kürsîsinde oturdu. Melekler yetmiş bin adet nurdan meşaleyi başı üze­rinde tuttular. O kadar aydınlık oldu ki evvelki nurların hiç birisi kalmadı. Her biri görünmez olup güneş çıkınca yıldızların kaybolması gibi oldu. Bu hâl Âdem (a.s.)’ın Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz’e muhabbetini arttırdı. Âdem (a.s.) Cennet’e girince, Cennet yemeklerine ve meyve­lerine rağbet eyledi. Cennet bağlarını, bahçelerini ve Cennet köşkleri­ni dolaşmaya başladı. Canı her ne isterse hemen hazır olurdu. Lâkin yaratılışı îcâbı olarak, kendi cinsinden arkadaş bulup onunla yakınlık kurmak istedi. Bu düşüncede iken uyuyuverdi. O esnada Allâhü Teâlâ Âdem (a.s.)’ın sol kaburga kemiğinden Hz. Havva’yı yarattı. Âdem (a.s.) uykudan uyanınca başucunda ayakta duran bir kadın gördü ve ona; “Sen kimsin? Niçin yaratıldın?” dedi. O da; “Ben sana zev­ce olarak yaratıldım” diye cevâb verdi. Hz. Havva validemizin yara­tılmasından Âdem (a.s.)’ın hiç haberi olmadı. Hz. Havva, Âdem (a.s.) suretinde, onun boyunda, onun şeklinde ve renginde idi. Allâhü Teâlâ, Hz. Havva’yı yarattıktan sonra Âdem (a.s.) ile nikâh etti. Rivayete göre melekler; “Ey Âdem (a.s.) mihrini ver!” dediler. “Mihri nedir?” deyince; “Onun mihri üç defa veya yirmi defa Hz. Muhammed (s.a.v)’e salât okumandır” dediler. Bu, mihir için verilen bir mal değildi.

Bundan maksad her şeyin yaratılmasına sebep olan Hz. Muham­med (s.a.v.) Efendimiz’in üstünlüğünü bildirmek için idi. Çünkü her şey 0 (s.a.v)’in yüzü suyu hürmetine yaratıldı.

Prof. Dr. Selami BAKIRCI

Atatürk Üniv. Fen-Edebiyat Fak. Öğrt. Üyesi

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 23 Nisan 2024
İmsak 04:31
Güneş 06:06
Öğle 13:07
İkindi 16:54
Akşam 19:59
Yatsı 21:28
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 33 74
2. Liverpool 33 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 33 43
12. Fulham 34 42
13. Bournemouth 33 42
14. Crystal Palace 33 36
15. Brentford 34 35
16. Everton 33 30
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 33 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Günün Karikatürü Tümü