Müsterşidin Nefsine Mahsus Görevleri
Allah (c.c.)’la beraber olmanın en kuvvetli vasıtası, Allah (c.c.) lafzını kalbinde cereyan ettirmendir.
Ey irşad talebinde bulunan kardeşim! Cenab-ı Hakk seni de bizleri de gözetip korusun. Amin! Nasıl ki; her şey için bir perhiz lazımdır, aynı şekilde insan nefsinin de özel sınırları dahilinde hareket etmek üzere perhize ihtiyacı vardır. Nasıl ki, bir doktor, hastaya özellikle kendisi için tehlikeli olan şeylerden korunmasını emrederse, diğer taraftan da düşmanı olan hastalığa karşı özel kaideler uygulamasını tavsiye eder. Ta ki bir taraftan kuvvetlensin, diğer taraftan da hastalığına hücum etsin. Zira düşman yalnız kuvvetlenmenle kaçmaz. Kuvvetle beraber hareket ve hücuma da ihtiyaç vardır. İnsan da aynen böyledir. Bir taraftan günah zehirlerinden sakınacak, diğer taraftan da ibadet ve zikir ilaçlarını kullanacaktır. Yalnız günahlardan sakınmak, hastalık ve kötülük kirlerinin atılması için yeterli değildir. Sakınmakla beraber zikirler, ibadetler ve bu yolda kararlaştırılmış usuller tatbik edilmelidir. Aynı şekilde perhiz yapmadan yalnız ilaç kullanman da yeterli değildir. Uzun emellere güvenerek dini ve dünyevi hayatında başıboşluğa meydan vermen caiz değildir. Tam aksine amellerini inceden inceye teftiş ve tetkik etmelisin. Ta ki yüce İslam prensiplerinin dışına sapmayasın.
İnasanoğlu, ruhu ve tabiatı icabı, biri yüce meleklik diğeri adi hayvanlık olmak üzere iki unsurdan meydana gelmiştir. Meleklik tabiatının gereklerine önemle eğilmelidir. O da Allah (c.c.)’ın insanlardan yapılmasını istediği, mali ve bedeni ibadetlerdir. Ta ki o yön gelişsin, olgunlaşsın. Aynı zamanda sendeki duyguların zayıflayıp yok olması için onu besleyecek isteklerinden şiddetle kaçınmalısın ki Allah (c.c.)’ın izniyle kurtuluşu kazanmış kamil insanlardan olasın.
Adabın en üstünü her yerde ve her zaman Allah (c.c.) la beraber olman, her işlediğin kötülüğün arkasından hemen bir iyilik yapmandır. Zira insan, nefsinin etkisi altındadır. Eğer daima bir şeyi tahayyül ederse, insan yaratılış itibariyle hayalindeki şeyleri gerçekleştirme temayülünde olduğundan o düşünce gerçekleşir ve arzuladığı gözleri önünde görür gibi olur. O zaman uyanık olur. Büyük amirinin ve hikmetli terbiyecisinin azametini müşahede etmiş olduğu için ona karşı hiçbir isyanda bulunamaz.
Allah (c.c.)’la beraber olmanın en kuvvetli vasıtası, Allah (c.c.) lafzını kalbinde cereyan ettirmendir.
Bunun için de:
1- Kötü insanları terk edip onlardan uzaklaşman gerekir. Ta ki hastalıkları sana sirayet etmesin. Zira ruh rüzgar gibidir. Eğer kokuları güzel olan şeylerin üzerinden geçmişse, kokusu güzel olur. Cifelerin, laşelerin üzerinden geçmişse, kokusu çirkin olur. Kalbin iksiri temiz ruhlu ve yapıcı insanların sohbetinde bulunmaktır. tıpkı Resulullah (s.a.v.)’ın buyurduğu gibi:
“İyi arkadaş ile kötü arkadaşın benzeri, misk sahibi ile ateş üfleyip saçan demirci körüğü gibidir. Misk sahibi ya bu (güzel) kokudan bir miktar sana (hediye) verir, ya satın alırsın yahutta ondan güzel koku koklar istifade edersin. Fakat demirci körüğünün nefesi ya senin elbiseni yakar, yahut ondan kötü bir koku koklamak zorunda kalırsın.” (1)
2- Cünüp olduğun halde yatıp uyumamalısın.
Daima abdestli bulunmalısın. Zira taharetli bulunmak, İslami hayat için temizliğin gerekliliğini hafızaya nakşeden sebeplerdendir. Öyle ki Resulullah (s.a.v.)
“Her yedi günde bir gusledip, başını ve bütün cesedini yıkamak her müslümanın üzerine gerekli bir şeydir.” (2) buyurur.
Evet, parlak ruh ve melekiyet nurlarının kendisinde zuhur ettiği mukaddes nefis, Hades diye adlandırılan abdestsizlik ve cünüplük halinden nefret ettiği gibi, Taharet diye isimlendirilen abdestli ve temiz olma halinden de mesrur ve hoşnut olur.
4- Nefsini hesaba çekmelisin (3) onu Allah (c.c.) ve Resulunun (s.a.v.) ulvi boyasıyla boyamak için o yolda çalışıp savaşmayı arttırmaya teşvik etmelimeli, beşeri kirlerden, hayvani rezaletlerden uzaklaştırmaya çalışmalısın.
5- Her gün amelini kontrol etmelisin. Acaba hayırlı ve meleki amelin, şerli ve hayvani amellerinden fazla mı eksik mi?
6- İnsanların sana yönelmelerine ve senden yüz çevirmelerine aldırış etmemelisin. Çünkü bu hal seni kula kul olmaya sevk eder. Buda son derece alçak bir şeydir.
7- Kahkaha ile gülmeyi terk etmelisin. Zira o, meleklik unsurunu öldürür. Onun içindir ki; Peygamber (s.a.v.) Efendimiz gülmezdi. Ancak tebessüm ederdi. Nitekim vakur kişinin şanı da bunu gerektirir. Asık suratlı olmayı değil. Çünkü kahkaha ifrat, asık suratlı olma ise tefrittir.
8- Kendini yirmidört saatte ancak sekiz saat uyumaya alıştırmalısın. Çünkü çok uyumak, insan ruhundaki meleki unsuru öldürür hayvani unsuru kuvvetlendirir.
9- Kendini az konuşmaya alıştırmalısın. Resulullah (s.a.v.) Efendimizin:
“Kendisini ilgilendirmeyen şeyi terk etmek kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir.” (4)
Hadis-i Şerif’i düsturunca malayani ile uğraşmada ileri gitmemelisin. Zira bu aklın hafifliğine delalet eden şeylerden olup işlerin neticelerini düşünmeyi engeller. Nitekim dil alabildiğine açıldığı zaman insan ruhuna sür’ati ve aceleciliği getirir. Sür’at ve acelecilik ise kötü bir şeydir.
10- Yemekle mutlaka iktisat yapmalısın. Sabah ve akşam olmak üzere iki defa yemek gibi… Çünkü Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:
“Günde iki defa yemek israftır.” (5) buyurmuşlardır.
Çok yemek, insan kalbini karartır. Ruhun aydınlığını körletir, hakikati anlamada geri bırakır.
Hatta bedende bazı illet ve hastalıkların zuhuruna vesile olur. Cenab-ı Hakk’ın:
“Yeyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz.” (6) ayeti bunu tasdik eder.
11- Acıkmadıkça yememelisin. Yediğin zaman da doymadan elini yemekten çekmelisin.
12- Yemeğe besmele ile başlayıp “Elhamdulillah” ile bitirmelisin.
13- Yemeğe otururken sağ bacağını (Dizin karna gelecek şekilde) dik tutmalı, sol bacağını da üzerine (oturacak şekilde) yatırmalı ve sağ elinle yemelisin.
14- Kadınlara bakmak, sakalsız güzel gençlere bakmak, güzel fotoğraflara bakmak gibi haram manzaralardan gözünü sakınmalısın. Bütün bunlar, insandaki şehvet unsurunu galeyana getirir. Karanlıklarıyla akıl ve tedbir alemini örter. İçinde bulunduğu insanı hicab perdesini yırtar. Dolayısıyla hüsrana uğrayanlardan olursun.
15- Arzu edilmeyen şaka ve münazaradan uzaklaşmalısın. Çünkü bunlar insan ruhuna basitliği ve alay etme duygusunu yerleştirir. En lüzumlu olan vakar ve şahsiyete halel getirirler.
Ey irşad talebinde bulunan kardeşim. Bu saydıklarımın hepsi de yasaklardandır. Onlardan uzaklaşman gerekir. Zira onlar insan ruhundaki hayvani unsurun kuvvetlenmesine, meleklik unsurlarının zayıflamasına sebep olan şeylerdendir. Bu ise insan şahsiyetini yok eder, onu ızdıraba ve sorumsuzluğa sürükler.
Yasaklanan şeylerin karşına bazı emirler de koymak senin için kaçınılmazdır. Zira korunmak bazı ilaçları kullanmakla beraber olmadıkça fayda vermez. Ta ki bir taraftan sıhhat kuvvetlenirken öbür taraftan da hastalık zayıflayıp yok olsun.
1- İşte iken, çarşıda iken ve yürür iken yaptığın günlük zikirlerden ayrı olarak, mahir terbiyecin olan şeyhinin sana ayırdığı zikirlere özel bir zaman ayırman zaruridir.
2- İlaç makamında emredilen zikirlerde (7) noksanlık yapmamalısın.
3- Cemaatle namazı terk etmemelisin. Velevki çocuğun ve eşinle olsun. Malumdur ki, cemaatın fertleri ne kadar çoğalırsa, sevabı da o derece çoğalır. Zira cum’a’nın ve cemaatın ve hacc’ın hikmetlerinden bir tanesi de Müslümanların bir araya gelmesidir. Ta ki görüşsünler, sevişsinler, yenilensinler, aralarındaki İslami kardeşlik bağlarını kuvvetlendirsinler.
4- Revatib sünnetler ile Duha (kuşluk), evvabin ve Vitir namazlarını en az şekliyle de olsa, yerine getirmede ihmalkarlık göstermemelisin. Revatib sünnetlerin en azı ve en kuvvetlisi şunlardır:
a)- Sabah namazının ilk iki rekatlık sünneti
b)- Öğle namazının ilk iki (8) ile son iki rekatlık sünneti.
c)- Akşam namazından sonraki iki rekatlık sünnet.
d)- Yatsı namazından sonraki iki rekatlık sünnet.
Yatsıdan sonraki vitir namazında ise muhayyersin. Dilersen bir, dilersen üç, dilersen onbir rekat kılarsın (8) Bu namazlardaki rekatların sayıları Şafii Mezhebine göredir. Hanefilere göre ise öğle namazından önceki sünnet dört rekat, yatsı namazından sonraki Vitir kılarsın. (9) Akşam namazından sonraki evvabin ise, iki rekattan yirmi rekata kadardır. Fakat sen onlardan dört veya altı rekatını devamlı kılmaya çalış. Geceleyin bir müddet uykudan sonra kılınan teheccüd namazına kendini alıştırsan, meleklik unsurun daha temiz ve kuvvetli olur. Çünkü gecenin rühaniyetinde nefisler daha parlak Allah (c.c.)’a münacaatta daha latif olur. O sırada onları hiçbir şey bulandıramaz. Duha namazı, güneşin doğuda takriben üç metre kadar yükselmesinden, zeval öncesine kadar kılınan namazdır. İki rekattan sekiz rekata kadar kılınabilir. Sen de dilediğin kadarını kılarsın.
Her haftanın pazartesi-Perşembe günlerini, her ayın 13., 14., 15. Günlerini, muharrem ayının 9., 10. Ve 11. Günlerini, arefe gününü, şevval ayının altı gününü oruçlu geçirirsen Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sünnetine uymuş ve temizlenmek isteyenlerden olursun. İnşallah.
Evet, hayvani unsur kuvvetli olup, meleklik unsurunun tezahürüne mani olunca, hayvani unsuru yenmeye gayret sarfetmek lazımdır. Hayvani unsurun şiddetlenmesi, katmerleşmesi ve perçinleşmesi de; yemek, içmek, şehvet ve lezzetlere aşırı derecede önem vermekle oluyor. Öyleyse, hayvani unsuru yenmemin yolu, bu sebepleri azaltmakla olur.
Evet, Orucun kemali; şehvete dayalı söz, fiilden ve şeytani yırtıcılıktan kurtulmaktır. Zira bunlar; nefse adi huyları hatırlatır, insan şahsiyetini bozan hallere teşvik eder.
Bilinmeli ki nefsin istekleri iki çeşittir. Birincisi haklar ikincisi hazlardır.
HAKLAR: İnsan vücudunun onsuz yaşamayacağı ve güç kazanamayacağı şeylerdir.
HAZLAR: Hakların dışında kalan fazla olan şeylerdir. Mücahedenin gayesi ise, hakları yerli yerinde bırakıp, fazlalıkları atmaktan ibarettir.
Namazdan önce ve sonra sünnet olan zikirlere devam etmeye çalış. Her namazdan önce ve sonra “Ayet-el Kürsi” okumak, her namazdan sonra otuzüçer defa “Sübhanellah”, “El-hamdülillah”, “Allahuekber” deyip bir tekbir ilavesiyle bitirmek ve ezkar kitaplarında belirtilen diğer zikirler gibi…
Vücudunu ve elbiseni temiz tutmaya çalış. Renklerinin beyaz ve yeşil olmasına ihtimam göster. Özellikle cum’a günlerinde bu renkli olanlarını tercih etmeli. Ayakkabıda sarı rengi seç. Güzel koku ve esans kullan. Abdestin sünnetlerine ve misvak kullanmaya dikkat et. Çünkü bunlar Resulullah (s.a.v.)’ın sünnetlerinden ve güzel ahlakındandır.
Sana farz olan şeyleri tam olarak yerine getirmede a’zami ihtimam göster. Namazını, içindeki rukuları, secdeleri, tadil-i erkanı, kıyamı, oturuşları, Fatihayı, teşehhüdü tertibine riayet ederek ve sünnetleri de gücün yettiği kadar yerine getirerek kılmaya çalış. Yem toplamaya çalışan horozun, hızlı hızlı başını kaldırıp indirmesi gibi rükünlere riayet etmeyen kişiler gibi namaz kılma.
Her camiye, girişinde itikafa niyet etmeyi ve oturmadan evvel tahiyyat-ül mescid namazı kılmayı ihmal etme. İmkan buldukça abdestten sonra iki rekat sünnet kıl. (abdest sünneti) Abdestin sünnet olan zikir ve dualarını öğren. Başlamadan önce besmele çekmeyi ve misvak kullanmayı unutma. Eve girerken, elbise giyerken sağdan; evden çıkarken ve elbise çıkarırken de soldan başlamak sünnettir. Ancak helaya giriş müstesnadır. Oraya girerken sol ayakla girmek, çıkarken de sağ ayakla çıkmak gerekir. Eğer her gün sabah namazından sonra bir miktar Kur’an okursan, inşallah kurtuluşa erenlerden olursun. Eğer imkan olur da her Ramazan ayının son on gününü itikafla geçirirsen, melekiyyet yönü envar-ı Muhammediye ile nurlananlardan olursun inşallah.
Resulullah (s.a.v.)’a salat ve selam getirmeyi ve istiğfar etmeyi unutma. Özellikle cum’a günü ve gecelerinde…
Fakir ve miskinlere, özellikle yetimlere bir şeyler yedirmeyi ve gönüllerini hoş etmeyi unutma. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
“Kalbinin yumuşamasını ve muradına ermeyi istiyor musun? Bir yetimin başını okşa ve yediğinden yedir. O zaman kalbin yumuşar muradına erersin.” (10) buyurmuştur. Bu miskin gönlü daraldığında, maişet zorladığında bu sünnete yapışmış ve neticede kalbi yumuşamış, gönlü ferahlamış ve muradına ermiştir.
İrşad talebinde bulunan kimsenin NEFSİNE MAHSUS ADABLARDAN BAZI ÖRNEKLERİN kısaca açıklamasını yaptık. Kardeşim, sakın hayvani nefis bunları gözünde büyütmesin. Aslında ruha çok kolay gelir, ama hayvani nefis onları çok ve zor gösterir. Eğer kendini bunlara bir müddet alıştırırsan, lezzetini duyarsın ve nefsin de alışır. Ancak bunların hepsini topluca yapman gerekmez. Kendini zorlamana da ihtiyaç yoktur. Melekiyyet yönün kuvvet buluncaya kadar azar azar yap.
Benim bu saydıklarım örnek kabilindendir. Senin sık sık alimlere müracaat edip, bildiğin ve bilmediğin hususları sorman gerekir. Ta ki, bilmediğini öğrenmiş, bildiklerini de pekiştirmiş olasın.
Bu arada inanılıp tasdik edilmesi gereken bazı hususları ihmal ettik. Mesela, Allah (c.c.)’ın varlığına, birliğine, yaratıklara benzemediğine, meleklere, peygamberlere nazir olan kitaplara, peygamberlere, Ahiret gününe, Cennet ve Cehenneme, kadere, hayır ve şerrin Allah (c.c.)’tan olduğuna inanmak gibi… Lakin irşad sahifelerimizden bazılarını bu itikadı konuya (İkinci irşad sahifesi gibi) ayırdığımız için burada onlara temas etmedik. Gerek ikinci irşad sahifesini gerekse tüm irşad sahifelerini bulmaya ve okumaya çalış. Zira onlar zifiri karanlıkta doğru yolu gösteren yıldızlar gibidir. Evet, onlar cevahir gibi hakikatleri ihtiva eden altından bir silsiledir.
Müsterşid kardeşlerin toplanmak, görüşmek, hallerini soruşturmak ve sevgi bağlarını kuvvetlendirmek üzere haftada en az bir gece bir araya gelmeleri (Özellikle cum’a geceleri) gerekir. Ta ki; itikad, ibadet, muamelat ve ahlakla ilgili kitapları mütalaa edip, birbirine okuyarak istifade etsinler. Hayatlarını ilmi ve fenni İslam prensipleri üzerine oturtmaya çalışsınlar. Bilmediklerini isteyen cahillerin durumuna düşmesinler. İslam dininin cehaletten daha büyük bir düşmanı yoktur. Fakat diğer dinler böyle değildir. İslam dinini öğrenip araştırdıkça hakikat nurları sana daha açık şekilde parlamaya başlar. Diğer dinlerde ise araştırma ve tedkik yapmamak daha uygun düşer ki, çevirdikleri kirli işler ve hurafeler kara cehalet perdesi altında gizlenebilsin.
Batı’da ilim ehli ile kilise görevlileri arasında vuku bulan harplerden habersiz değilsin. Öyle ki; ilim yardımcılarından bazı fırkalar, tam bir dinsizliğe itildiler. O hal şimdiye dek sürüp gelmektedir. Onlara karşı bu cinayeti işleyen, hal ve istikballerini tehdit eden kilise sultanları ile adi cehaletlerinden başkası değildir. Halbuki İslam’ın bir elinde madde öbür elinde mana vardır. Bir elinde dünya, öbür elinde ahiret vardır. Bir elinde ilim ve akıl, öbür elinde kalb, iman ve hakka bağlılık vardır.
Bizzat şeriat sahibi Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyuruyorlar ki:
“Hiç ölmeyecekmişsin gibi dünyaya, yarın ölecekmişsin gibi ahirete çalış” (11)
“İlim, Çin’de dahi olsa arayınız.” (12)
“İlim, erkek ve kadın her müslümana farzdır.” (13)
“Aklı olmayanın dini yoktur.” (14)
“Her şeyin bir dayanağı vardır, mü’minin de dayanağı akıldır. Dolayısıyla aklı ölçüsünde Rabb’ına ibadet eder.” (15)
“Kişi namaz kılıp oruç tutanlardan olabilir. İyiyi emredip kötülükten sakındıranlardan da olabilir. Ancak kıyamet günü aklı mükafat alır.” (16)
“Bazen ahmak, ahmaklığı dolayısıyla fasık ve facirden daha büyük günaha girer. Yarın insanların dereceleri ve Allah’a yakınlıkları ancak akılları kadar olacaktır.” (17)
Bu ve bunlar gibi yaraya parmak basan ilacını tarif eden binlerce hikmetli düsturlar, iki fırka arasındaki bariz farkı göstermektedir.
Müsterşide kardeşimiz, müsterşid kardeşimizin görevlerinin tümünden sorumlu olduğu gibi, ek olarak da evinde imanlı bir öğretmen ve eğiticilik görevini yürütecek, hırsız gözleri ve sinsi elleri boşa çıkarmak için de kapıları kilitli muhkem bir kale gibi örtünecektir.
Ey irşad talebinde bulunan kardeşim, Allah (c.c.) seni de bizleri de Hakk’a ve doğruya iletsin. Amin! Bilesin ki; mutlu insan, sünnetlerden birini yaşatıp, bid’atlardan birini ortadan kaldırandır. İçinde bulunduğumuz şu zaman insanların en hayırlısı olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamber olarak gönderilişinden binüçyüzseksendokuz (1389) senenin geçtiği bir zamandır. (18) Kıyamet alametlerinin belirdiği yer çekirdeğinin infilak etmek üzere bulunduğu bir zamandır. Peygamberlik devirlerinin uzaklığı sebebiyle, sünnet-i seniyyenin kapalı kaldığı, yalancılığın yaygınlaşmasıyla da bid’atların açığa çıktığı ve dolayısiyle sünnetin ihyasına ve bid’atların yıkılmasına yardımcı olacak büyük bir müceddide ihtiyaç bulunduğu bir zamandır. Bugün himmetlerin tümünü bir sünnetin yaşatılıp, bir bid’atın kaldırılmasına yöneltmek lazımdır. Eğer zamanın sufileri İslam’ın zayıflığını ve yalancılığın yaygınlığını göz önünde bulundursalardı, şeyhlerinin sünnet dışı amellerini taklid etmemeleri ve yeni çıkan şeyleri de, şeyhlerinin yaptığını bahane ederek adet edinmemeleri gerekirdi. Sünnete uymak mutlaka faydalı ve semerelidir. Sünnetin dışına çıkmak ise tehlike içinde tehlikedir. Mesela, Resulullah (s.a.v.)’a uymak gayesiyle gün ortasında uyunan uyku. O’na uyma endişesi olmaksızın tüm geceyi uykusuz geçirmekten daha üstündür. Aynı şekilde şeriat emrettiği için bayram günlerinde oruç tutmamak, şeriattan kaynaklanmayan bir yıl oruç tutmaktan daha üstündür. Resulullah (s.a.v.) emrettiği için bayram günlerinde oruç tutmamak şeriattan kaynaklanmayan bir yıl oruç tutmaktan daha üstündür, Resulullah (s.a.v.) emrettiği için bir urgan, (yular) canı istediği için verilen bir dağ altından daha hayırlıdır.
Bir defasında Hz. Ömer (r.a.) sabah namazını kılmış, sahabelerden gelip gelmeyenleri kontrol ediyordu. Bu gözetleme esnasında aralarında birini göremeyince, oradakilerden gelmeyişinin sebebini sordu. Dediler ki: “O, bütün geceyi ibadetle geçiriyor, ola ki sabah vaktinde uyku galebe çalıp onu cemaatten alıkoymuş olsun.” Hz. Ömer (r.a.) buyurdu ki; “Keşke bütün geceyi uyku ile geçirip, sabah namazını cemaatle kılsaydı, öylesi daha faziletli olurdu.”
Sünnet-i seniyyeyi takip edenin durumu ile başkasının durumu, mücevheratçı ile, bir çöpçünün durumu gibidir. Mücevheratçının bir saatlik işi yüzbin çöpçünün ücretine bedeldir. Her ne kadar çöpçünün işi daha ağır, mücevheratçının işi daha hafif de olsa…
Ey irşad talebinde bulunan kardeşim! Sakın evrad ve zikirleri terim olarak bilinen şeylerden ibaret sanma. Aksine, şeraite uygun olarak yapılan her amel zikirden sayılır. Çünkü Allah (c.c.)’ın emir ve nehiylerinden birine uyan kimse Allah (c.c.)’ı bilip hatırladığından başka bir şey için emir ve yasağa uymuyor. Dolayısıyla Allah (c.c.)’ı hatırlayarak yaptığı iş, alışveriş dahi olsa hakiki manada zikir yapmış oluyor. Zira zikir, gafleti sıyırıp atmaktan ibarettir. Eğer yapılan her iş ve amelde Allah (c.c.)’ın emir ve yasağı hatırlanıyorsa, kurtuluş kolaylaşmış demektir.
Müsterşidlere vird vermek hastalara ilaç vermek gibidir. Virdin gayesi; devamlılığıyla Resulullah (s.a.v.)’a uyma şevkini kalbde tecelli etmesi ve yüce ahlakının boyasıyla boyanma arzusunun tabii bir hale gelip yeme ve içme kadar kolay olmasını temin içindir. Eğer bu arzu kalbe tabii bir şekilde severek isteyerek ve zevk olarak yerleşirse, işte hakiki kurtuluş o zaman gerçekleşmiş olur.
Şeyh Muhammed Nurullah El-Cezeri/Tasavvufun Sırlar
Tercüme: İbrahim Öztürk
--------------------------
(1) Sahih-i Buhari Muh., Tecrid-i Sarih Terc., c. 12, s. 28.
(2) Sahih-i Buhari Muh., Tecrid-i Sarih Terc., c. 3, s. 49.
(3) Şeyh İbnü’l Arabi der ki; Şeyhlerimiz yaptıklarından ve konuştuklarından nefisleri hesaba çeker ve defterlerine kaydederlerdi. Yatsıdan sonra nefislerini hesaba çeker, defterlerini hazırlayıp kendilerinden meydana gelen söz ve amele bakarlar ve her birine gereği ile mukabele ederlerdi. Eğer yaptıkları, istiğfarı gerektiriyorsa istiğfar eder, tevbeyi gerektiriyorsa tevbe eder, şükrü gerektiriyorsa şükreder, sonra yatarlardı. Bu konuda onların yaptıklarına, hatırdan geçenleri de ilave ettik. Böylece biz nefsimizin hatırımızdan geçirdiklerini de kaydeder, muhasebesini yapardık. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
“Kişi ortağını hesaba çeker gibi nefsini hesaba çekerek, yiyecek ve içeceğinin nereden geldiğini sormadıkça müttaki olamaz” buyurmuştur.
(4) Sahih-i Buhari Muh., Tecrid-i Sarih Terc., c. 6, s. 474.
(5) Bk. Keşfü’l Hafa, c. 1, s. 474
(6 El-Araf: 31.
(7) Bilinmeli ki; zikrin fayda ve netice vermesi, İslam’ın tüm emir ve yasaklarına uymaya bağlıdır. Dolayısıyla farz ve sünnetleri yerine getirmede, haram ve şüpheli şeylerden kaçınmada, büyük küçük her islami meselede alimlere müracaatta ve fetvalarına uygun amel etmede çok ihtiyatlı ve titiz davranılmalıdır. (Müellif)
(8) Bu namazlardaki rekatların sayıları Şafii Mezhebine göredir. Hanefilere göre ise öğle namazından önceki sünnet dört rekat, yatsı namazından sonraki Vitir ise üç rekat olarak kılınır. (Mütercim)
(9) Bakınız dipnot 46
(10) 1001 Hadis, s. 24.
(11)- Muhtaru’l ehadis s. 25.
(12)- Keşfü’l Hafa c. 1, s. 138.
(13)- Camius-Sagir c. 2, s. 54.
(14)- Keşfü’l Hafa c. 2, s. 362.
(15)- Tirmizi “Nevadir” de rivayet etmiştir.
(16)- Davut, “Kitab’ül- Akıl” da rivayet etmiştir.
(17)- Davut, “Kitab’ül- Akıl” da rivayet etmiştir.
(18)- Terceme edildiği zaman bindörtyüz sene geçmiştir.(Metercim)
İmsak | 06:40 | ||
Güneş | 08:12 | ||
Öğle | 13:02 | ||
İkindi | 15:22 | ||
Akşam | 17:43 | ||
Yatsı | 19:09 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 14 | 38 |
2. Fenerbahçe | 14 | 32 |
3. Samsunspor | 15 | 29 |
4. Eyüpspor | 15 | 26 |
5. Beşiktaş | 14 | 25 |
6. Göztepe | 14 | 24 |
7. Başakşehir | 14 | 22 |
8. Konyaspor | 15 | 19 |
9. Rizespor | 14 | 19 |
10. Gaziantep FK | 14 | 18 |
11. Sivasspor | 15 | 18 |
12. Antalyaspor | 14 | 18 |
13. Trabzonspor | 14 | 16 |
14. Kasımpasa | 14 | 16 |
15. Kayserispor | 14 | 15 |
16. Alanyaspor | 14 | 14 |
17. Bodrumspor | 14 | 11 |
18. Hatayspor | 14 | 8 |
19. A.Demirspor | 14 | 2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Kocaelispor | 15 | 32 |
2. Bandırmaspor | 15 | 31 |
3. Erzurumspor | 15 | 28 |
4. Karagümrük | 15 | 27 |
5. Keçiörengücü | 15 | 24 |
6. Ankaragücü | 15 | 23 |
7. Ahlatçı Çorum FK | 15 | 23 |
8. Ümraniye | 15 | 22 |
9. Igdir FK | 15 | 22 |
10. Pendikspor | 15 | 22 |
11. Gençlerbirliği | 15 | 22 |
12. Boluspor | 15 | 21 |
13. Amed Sportif | 15 | 21 |
14. İstanbulspor | 15 | 20 |
15. Esenler Erokspor | 15 | 18 |
16. Şanlıurfaspor | 15 | 18 |
17. Manisa FK | 15 | 17 |
18. Sakaryaspor | 15 | 17 |
19. Adanaspor | 15 | 8 |
20. Yeni Malatyaspor | 15 | -3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 14 | 35 |
2. Chelsea | 15 | 31 |
3. Arsenal | 15 | 29 |
4. M.City | 15 | 27 |
5. Nottingham Forest | 15 | 25 |
6. Aston Villa | 15 | 25 |
7. Brighton | 15 | 24 |
8. Bournemouth | 15 | 24 |
9. Brentford | 15 | 23 |
10. Fulham | 15 | 23 |
11. Tottenham | 15 | 20 |
12. Newcastle | 15 | 20 |
13. M. United | 15 | 19 |
14. West Ham United | 15 | 18 |
15. Everton | 14 | 14 |
16. Leicester City | 15 | 14 |
17. Crystal Palace | 15 | 13 |
18. Ipswich Town | 15 | 9 |
19. Wolves | 15 | 9 |
20. Southampton | 15 | 5 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 17 | 38 |
2. Real Madrid | 16 | 36 |
3. Atletico Madrid | 16 | 35 |
4. Athletic Bilbao | 17 | 32 |
5. Villarreal | 15 | 26 |
6. Real Sociedad | 16 | 24 |
7. Osasuna | 16 | 24 |
8. Mallorca | 17 | 24 |
9. Girona | 16 | 22 |
10. Celta Vigo | 16 | 21 |
11. Real Betis | 16 | 21 |
12. Rayo Vallecano | 15 | 19 |
13. Sevilla | 16 | 19 |
14. Las Palmas | 16 | 18 |
15. Getafe | 16 | 16 |
16. Deportivo Alaves | 16 | 15 |
17. Leganes | 16 | 15 |
18. Espanyol | 15 | 13 |
19. Valencia | 14 | 10 |
20. Real Valladolid | 16 | 9 |