Şeyh Seydâ (KS) El-Cezerî ve Seyr-i Sülükte Cezbe

Şeyh Nurullah, babası Şeyh Seydâ’nın tarîkatında bu iki uygulamadan cezbenin, sülûktan önce geldiğini belirtmiştir. Babası Şeyh Seydâ’nın meczubî sâlikînden olduğunu ve yaklaşık otuz sene cezbe hayatı yaşadığını ve ardından sülûka geçtiğini bildirmiştir.

TASAVVUF 27.12.2020, 20:58 12.01.2021, 22:22 Ramazan Peri
Şeyh Seydâ (KS) El-Cezerî ve Seyr-i Sülükte Cezbe

Zikir veya sohbet sırasında, ansızın yerinden sıçrayarak bağıran kişi için kullanılan tâbirdir. Müridin kendisine hâkim olması, bağırmaması daha doğru bir davranıştır. Sürekli cezbe halinde kalanlarla düşüp kalkmak, doğru kabul edilmemiştir. Zira hallerini karşılarındakilere giydirirler. [1] Ancak diğer bir cezbe şekli vardır ki bu da tarîkat eğitiminde bir metod olarak uygulanmıştır. Şeyh Seydâ’da bu eğitim metodunu tercih eden şeyhlerden olmuştur.

Âtaullah el-İskenderî’nin Hikem adlı eserinde: “Allah yoluna girerek sülûk eden sâlikler iki kısımdır. Biri sâlik-i meczûb diğeri ise meczûb-i sâliktir.” diye ifade edilmiştir. Sâlik-i meczûb; süluk mertebelerini bilgi yoluyla anlayıp sonra cezbeye ermiş ve bilgiyle edindiği şeyleri bizzat görmüş ve yaşamış kimselerdir. Meczûb-i sâlik ise; önce cezbeye düşmüş hakkın varlığında fâni olmuş ve Allah’ın varlığında var olmuş ve geçtiği sülûk mertebelerini bilgiyle öğrenmiş kimselerdir.[2] Sâlik-i meczûb, mahv ve fenâ ile tarîkat yolunu devam ettirirken, meczûb-i sâlikin ise sahv ve bekâ ile tarîkat yolunu devam ettirmeye çalışır. [1-2-3]

Avârifü’l-maârif müellifi Ebû Hafs Ömer Suhreverdî, irşad için sülûk ve cezbeyi şart olarak kabul etmiştir. Kendisinde cezbe kabiliyeti bulunan sâlik-i meczûb ile cezbesi daha ağır basan meczub-i sâlikin olan kişilerin seyr-i sülûk neticesinde irşad ehliyetine sahip olabileceğini belirtmiştir. [4]

Nakşibendî Tarîkatı’nda bazı şeyhler, eğitim metodu olarak cezbe yolunu seçmişlerdir. Müridleri cezbe ile terbiye edip Hakk'a ulaştırdıkları için, bu usûle cezbe tarîki denilmiştir. [5] Şeyh Seydâ’nın oğlu ve kendisinden sonraki halifesi Şeyh Nurullah iki türlü uygulamadan bahsetmiştir. Birincisi önce riyâzet hâsıl olur ardından vusûl gerçekleşir. İkincisi de tam tersi olarak önce vusûl gerçekleşir ardından ibadetler ve mücâhedeye rağbet artar şeklindedir. İlk uygulamayı sülûk; ikinciyi ise cezbe olarak nitelendirmiştir. [6] Şeyh Seydâ’nın da meczûb-i sâlikin meşrebinde bir mürşid olduğunu görmekteyiz.

Şeyh Nurullah, babası Şeyh Seydâ’nın tarîkatında bu iki uygulamadan cezbenin, sülûktan önce geldiğini belirtmiştir. Babası Şeyh Seydâ’nın meczubî sâlikînden olduğunu ve yaklaşık otuz sene cezbe hayatı yaşadığını ve ardından sülûka geçtiğini bildirmiştir. Bu yolun (cezbe) mertebece daha üstün olduğunu da söylemiştir. [7] Babası Şeyh Seydâ önce cezbe hâli yaşamış ardından o cezbenin etkisiyle mücahede ve mücadeleye devam etmiştir.

Şeyh Nurullah, Hâlidî Seydâî kolu olan bu tarîkatın fazla riyazet ve sülûku gerektirmediğini belirtmiştir. Sebebini de “Bu tarîkatta vusûl sülûk ile değil cezbe ile gerçekleşir’ diyerek açıklamıştır. Cezbenin gerçekleşmesini de Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sünnetine ittiba etmenin bereketi olarak bildirmiştir. [8]

Şeyh Seydâ’nın sık sık cezbeye kapıldığı belirtilmiştir. Bu cezbenin etkisiyle kışın dondurucu soğuğunda Dicle Nehrine girip saatlerce durduğu bazen de yazın aşırı sıcağında soba yaktırdığı anlatılmıştır. [9]

Şeyh Seydâ müridlerine hatmeyi ihmal etmemelerini tavsiye etmiş ve kendisi bizzat hatme-i hâcegân zikrini yaptırmıştır. Hatmelerde birçok müridin de cezbeye tutulduğu bildirilmiştir. Şeyh Seydâ gerçekleşen bu halleri tevâzu ile karşılamış ve “Bu hâller, sizin samimiyetiniz ve bereketinizdir.” diyerek açıklamıştır. [10]

Yatsı namazından sonra bir irşad seferinde zikre katılan bir müridin yaşadığı olay, Şeyh Seydâ’nın cezbeye bakışını daha net olarak açıklamıştır. O kişi, zikir halkası oluştuktan sonra zikir, def ve kasidelerle seslerin yükseldiğini bildirmiş ve kendisini Arasat Meydanı’nda toplanmış gibi hissetmiştir. Mürid kiminin hâl lisânı ile konuştuğunu, kiminin cezbeden kendinden geçerek döndüğünü, kiminin de yanmakta olan ateşe girmek için şeyhten izin istediğini bildirmiştir. Böyle bir ortamda Şeyh Seydâ ile konuşma fırsatını yakalayan bu kişiye Şeyh Seydâ: “Bu sofileri, cezbeye tutulmuş kişileri nasıl görüyorsun?” diye sormuştur. Mürid de cevaben; bazı fıkıh ve tefsir kitaplarını delil göstererek bu kitapların böyle halleri yalanladığını ve men ettiğini, bu durumların câiz olamayacağını söylemiştir. Bunun üzerine Şeyh Seydâ, cezbe dilinin diğer diller gibi dâimi olmadığını ve bu durumun cezbeye tutulan kişinin cezbesinin bir neticesi olduğunu belirtmiştir. Bu hâli inkâr eden fıkıh ve tefsir yazarlarının cezbeyi yaşamamaları nedeniyle anlamalarının da mümkün olmadığını belirtmiştir. Şeyh Seydâ bu dilin (cezbe) var olduğunu ve olaya bağlı olarak gerçekleştiğini bildirmiştir. Örnek olarak da eski mutasavvıflardan Şeyh İbrahim ed-Dusûkî’ yi göstermiştir. Onun da bu lisânı (cezbe) konuştuğunu ve varlığını açıkladığını belirtmiştir. Yine o, Şeyh Nureddin el-Bırifkî’nin bir divânında hâl lisanıyla yazmış olduğu bir kasidesini de örnek göstermiştir. [11]

Sonuç olarak Şeyh Seydâ, cezbe ehli olan ve tarîkatında cezbe ile eğitim yolunu izleyen bir şeyhtir. O, cezbeyi vusûle ulaştıracak en uygun ve hızlı yol olarak görmüştür. Sadece kendinde değil müridlerinde de cezbe hâlinin sık sık olduğu görülmüştür. Şeyh Seydâ’nın etrafında bulunan cemaatin ya sükût ile beklediği ya da cezbeye kapıldığı aktarılmıştır. [12]

Fatih Musa ELMALI ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ 2019

-------------------------------

  [1] http://tasavvufkitapligi.com/i/uploads/429779tasavvuf-terimleri-ve-deyimleri-sozlugu, (17.12.2018).

  [2] Hânî, Behcetü ’s Seniyye, s. 51.

  [3] Hânî, a.g.e. s. 52.

  [4] Yılmaz, Tasavvuf Mes’eleleri, s. 81.

  [5] http://tasavvufkitapligi.eom/i/uploads/429779tasawuf-terimleri-ve-deyimleri-sozlugu, (17.12.2018).

  [6] Nurullah el-Cezerî, Tasavvufun Sırları, s. 160.

  [7] Nurullah el-Cezerî, Tasavvufun Sırları, s. 160.

  [8] Nurullah el-Cezerî, a.g.e. ss. 160-161.

  [9] Seydâ el-Cezerî, Rabıtada Usul, s. 30.

[10] Farkınî, Mektubat, s. 214.

[11] Farkınî, a.g.e. s. 109.

[12] Farkınî, a.g.e. s. 100.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 19 Nisan 2024
İmsak 04:38
Güneş 06:12
Öğle 13:08
İkindi 16:53
Akşam 19:55
Yatsı 21:22
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14
Günün Karikatürü Tümü