Haberin Kapısı
2020-07-25 13:09:52

Din - Siyaset /Devlet Dengesi Hakkında Düşünceler

İrşad Seyda

25 Temmuz 2020, 13:09

Büyük velilerin ,Bediüzzaman Hz vd. .ulemanın dediği gibi siyaset üçüncü ,dördüncü derecede olmalı öncelikte, çünkü makam, menfaat ,kavga ,gıybet ve çekişme yeridir aynı zamanda siyaset meydanı..

KORKUNC iC SAVASLAR VE KANLI SALTANAT KAVGALARI OLMUSTUR SIYASET ALANINDA. GUNUMUZDE DE CEKISME DEVAM EDIYOR.

İnsanlık tarihinin her safhasında bu olmuştur maalesef.

İlk medeniyet Mezopotamya /iki Nehir Arası, Cin, Hint, Mısır, lalam dönemi ve Avrupa’da bir hanedanlık kanlı şekillerde diğer hanedanlığı imha etmiştir genelde. Hatta baba ve oğul, kardeş ve kardeş karsı karşıya gelmişlerdir, birbirlerini imha etmişlerdir. Yani dünyevi bir alandır. Tatbiki şeriatın ve İslam’ın onunla İslam Devleti tabi ki vardır, Şeriatın siyasetle de ilgili hükümleri vardır.

Siyaset, makam ve para, çoğu insani bozar, kibre sevk eder, yakın dostlarıyla bile menfaat ve rahat uğruna alakayı kopartır. O da olmalı ama merkez sınıf değildir. Türkiye çok politize olmuştur ve kamplaşmıştır, toplum her şeyi siyasette görür. Hâlbuki çoğu Bati ülkesinde halkın belki yarısı seçimlere katılmıyor, insanlar islerine güçlerine daha çok zaman ayırıyorlar. İnsanların rahat nefes alacağı ve insana insan olduğu için değer verileceği bir sivil alan olmalıdır.

Batıda Amisler ve Mormonlar bu kavgadan uzak durmak için kendilerini soyutlamışlardır adeta. Tam tecrit de tefrittir tabii. İfrata karşı bir reaksiyondur. Bu gruplar oy kullanmazlar, askere gitmez bazıları ama çalışkan insanlardırlar. Hatta Amisler teknolojik aletleri bile ahlaki bozduğu gerekçesiyle kullanmazlar. Kendilerine ait şehirlerde ve köylerde ibadet eksenli ve komunal bir hayat yaşarlar. Kimse onlara hakaret etmez bu yaşam tarzlarından dolayı. Ziraat, ticaret ve el sanatlarıyla uğraşırlar, yoksullara yardımda bulunurlar, uzak ülkelere misyon ve mezheplerini yaymak için giderler. Oy kullanmayı ve askerliği şeytanla ortaklık olarak görürler. İçki, uyuşturucu hatta uyarıcı madde var diye kahve bile içmezler Mormonlar.

Din -siyaset dengesi çok hassas ve iyi ayarlanmazsa ahlaki temsil eden din ve dini teşkilatlar büyük itibar kaybına uğrarlar. Toplumda denge sarsılır ve huzursuzluk bitmez. Nasıl ki siyasetçiler ve partiler sürekli itibar kaybına uğruyorsa dini cemaat ve şahsiyetler de gözden düşer bir süre sonra. Şayet direk siyasetin içinde olsalar. Demokrasilerde bir parti gözden düşer, diğeri gelir hep. Sonra gelen de gider. Bir itibar kaybına uğrarlar şöyle veya böyle...

Hz Ömer’in bu meselede şiir üslubunda güzel bir sözü var:
أن نصف الناس أعداء لمن
ولى الحكم وهذا أن عدل

Insanların ,toplumun yarısı devleti idare edenlere ve yöneticilere düşman kesilirler .Bu da şayet yönetici adil olursa böyledir (adil olmayınca halkın hepsi onlara düşman kesilir)..

Kısaca siyaset öyle bir alandır ki insanları memnun etmek zordur onunla. Mutlaka temiz, ehil ve adil olan bazıları da o alanla ilgilenmeli ama kendi şahıslarını temsilen bu alana atılmalılar, dini temsilen değil ve adaletle hükmetmeliler, yoksa hataları dine mal olur; durum zikredildiği gibidir.

İhvanla, hatta Iran İslam Devrimiyle Türkiye’deki Nur ve Sufi yapılar arasındaki en önemli fark budur. Türkiye’deki durum, tarihsel mirasın yüzlerce yıllık tecrübelerinden gelen bir şey. Tecrübe birçok hatanın toplamından istintaç edilen bir fenomendir aslında. İhvanın iktidara geldiği Sudanda çok kötü şeyler yaşandı ve Darfur da katliamlar oldu. İkisi de ihvan olan Turabi ve General Beşir politik olarak derin ihtilaflar yaşadılar. Sonuç yıkım ve çöküş oldu. Maalesef tüm iyi niyete rağmen ihvan orada bitti, halkın gözünden düştü ve rejim sona erdi. El Beşir şu an hapiste. Aslında İran'da da durumlar benzer ama petrolden ve yaygın Şii medreselerde dolayı zor bela ayakta kalabiliyor Ayetullahlar .Devlet onların elinde ve yolsuzluklar diz boyu .Ateizmin en güçlü olduğu ülkelerden birine döndü katı mutaassıp Şii İran .. Halkın belki yüzde altmışı seçimlere ilgisiz, çünkü yaşlı Mollalardan oluşan Sura-i Nigehbanin belirlediği adaylar ancak seçimlere katılabiliyorlar. Haliyle halk ulema sınıfına kızgın oluyor, kutsal ve pak kalması gereken mukaddesat itibar kaybına uğruyor maalesef..


Zor ve hassas dengedir bu denge ama yolu vardır. Sanıldığı gibi kolay değildir.

Âlim ve şeyh efendiler, yakınları ve İslam davetçileri belediye başkanı, Milletvekili ve bakan olmamalı. Mücahitken, ele geçen devlet imkânıyla müteahhit olmamalı amiyane tabirle. Onların makamı siyasetçinin makamından daha büyük ve daha önemli. Dışarıdan siyasetçiye nasihat etmeli ki topluma adil davransın.

Kısaca sınıflar ayrılığı ve iş bölümü olmalıdır. Dört ayaküstünde duran masa gibi. Bir ayak eksikse masa düşer. İslam tarihinde ulema, sultanlara dışarıdan yönlendirme ve nasihatle yol göstermişlerdir ve bu şekilde davranmışlardır, genelde etkili de olmuşlardır. Onlar gönüller sultanı olmalı. Şatafat ve lüksün hâkim olduğu dünyevi sultanlığı başkalarına bırakmalı.

İsimler değişse de sınıflar ve roller aynıdır halen.

Ama Batinin hatalarından dolayı, kendisi de, insanlık ta bir büyük buhranın ve kafa karisikliginin içinde adeta çırpınmaktadır. Bu noktada, İslam medeniyetinin yeniden tesisi ve yapılanması bu büyük tarihsel krizin ve global depresyonun sona ermesini sağlayacak potansiyel ve tecrübeye sahiptir.

Yavuz Sultan Selim'in şiirinde dediği gibi
Padisah-i Âlem olmak bir kuru kavga imiş...
Bir veliye bende olmak cümleden evla imiş..
Hz Resulullah in gerçek varisleri zenginler ,sultanlar ,bakanlar ve valiler değildirler .Benim ve enbiyanın varisleri Rabbani alimlerdir diye ferman buyurmuştur Hz .Risaletpenah (sav)..Fakir ve zorda olan halk tabakasına yakın olmak ve onlara usve-i hasene/rol model ,teselli ve örnek olmak için zahidane ve sade bir hayat yaşamışlar peygamberler ve büyük veliler .Zenginden alıp fakire vermişlerdir zekat ve infakla.
İnsanlık tarihi boyunca halkın çoğu ya fakir veya orta halli olmuştur. Güya refah ülkeleri olan Batinin çoğunda bile bu böyledir. ABD 'de yüz milyon civarı fakir ve beş yüz elli bin civarı evsiz insan /homeless vardır, sokaklarda ve köprü altlarında yaşarlar. Her gün gördüğüm ve şahit olduğum insan manzaralarıdır Houston’da vd. şehirlerde.


Çok önemli ve sahih bir hadis var. Hz Resul (sav )buyurur ki Cebrail bana geldi ve dedi ki: Rabbin beni gönderdi ve sana şunu söylememi istedi: Arzu ederse onu sultan (günümüzde devlet başkanı ) yapayım, arzu ederse peygamber olarak kalsın. Hz Peygamber buyurur ki:

خىرت النبوة على أن أكون ملكا أو كما قال

Peygamberliği Sultan ve padişah olmaya tercih ettim.

Hz Muhammed bir peygamberdir. Bir Cumhurbaşkanı veya padişah değildir. Onlardan çok daha ötedir ve tüm insanlığa insan-i kâmil /iyi insan olmaları için bir usve-i hassenedir Kur'an-i Zişan'in nassı ile...
İslam, felsefe, insanlık tarihi bazında çok karmaşık, zor ve hassas konu bu konu. Prof. âlim ve molla unvanlı çoğu kişi bu meselede yanlış sonuçlara varırlar, vartaya ve hataya düşerler, halkı da zararlı yönlendirirler maalesef. Üstünkörü ve yüzeysel bakılınca anlaşılmıyor. Elde veriler olmalı, çok kapsamlı bir dünya tarihi, karşılaştırmalı dinler, felsefe vd., veriler olmalı. Batıda da yüzlerce yıllık kavgalardan sonra bu fark edilmiş ve şu sonuca ulaşmışlardır: Seperation of The Church and State: Kilise ve devletin birbirinden ayrılması.

Konu yanlış anlaşılmamalıdır. İslam ve Bati tecrübeleri birbirinden farklıdır ama insan olmaları hasebiyle bazı noktalarda tatbikî benzerlikler de vardır.
Bir hukuk sistemi olarak İslam hukuku /Şeriat vardır, Kur’an’ının kutsi kanunları vardır: Topluma ve ferde zararlı olan içki, kumar, faiz, zina, uyuşturucu vd. kebairin devlet tarafından yasaklanmaları tüm İslam tarihinde kurulan devletler tarafından tatbik edilmişlerdir. I400 yıllık tarihte yaklaşık iki yüz İslam devleti ve yirmi beşe yakın İslam İmparatorluğun kurulmuştur. Râşit Hilafet Devleti, Emevileri, Abbasiler, Kürt Hanedanlığı Eyyubiler, Türk Hanedanlıkları Selçuklular, Osmanlılar, Uzak Mağripte Murabitunlar, Muvahhitler, Endülüs Emevileri, Hint-Moğol Hanedanlıkları, Fullaniler, Altın Ordu Tatarları, Çerkez Memlukler vd.

Yorumlar (1)

İsmail 4 Yıl Önce

Dâvet, tarihin hiç bir dönemin de terk edilmemelidir ki İslamî hassasiyet kaybolmadan devam etsin. Makaleden dolayı İrşad hocamıza şükranlarımızı arzediyoruz. Selâm ve hürmetle. .

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.