Haberin Kapısı
2016-02-20 13:35:43

Tarikat-ı Aliye’de Adabı Güzide -2

Ferhat Fidan

20 Şubat 2016, 13:35

Bir önceki yazımızdaki belirtmiş olduğumuz kamil mürşidden tam istifade yolu olarak gördüğümüz iki maddeye devam ederek sıradaki 3 maddeyi ve bir kaç yan maddecikleri yazarak sizlere sunmak istiyor ve yüce Rabbimizden muvaffakıyetler diliyorum.

3-) Mürid inanmalıdır ki mürşidim bana kendisinden olan bir bakış ile baksa beni vuslata kavuşturur !

''Mürşid kendisinde olan bir bakış ile, bir kimseye baksa o kişiyi Cüneyd-i Bağdadî ve Beyazıd-ı Bestâmî’nin (k.s.) makamına ulaştırır.

Kendisine mürşid tarafından bakılan kimse fasıkların en fasığı bile olsa yüksek makama ulaşacağını bilmeli ve mürşidinin bu bakışını (kendisine öylece bakmasını) talep etmelidir. Çünkü “Mü’min Allahu Teâlâ’nın nuruyla bakar” buyurulmuştur. Allah her şeye kadirdir. Talebin (Mevlâ’yı isteme, arzulamanın) nasıl olacağına gelince; yüreğinin ortasından, samimi bir kalple Mevlâsını arayıcı, canı yürekten arzulayıcı olduğu halde Mevlâ’nın muhabbetine itimat edici olmalıdır. Mevlâ’yı sevmesi öyle olmalıdır ki Mevlâ’yı araması müridi malına, büyük makam ve memuriyetlere, çoluk çocuğuna ve bütün mülkiyetindeki arazilere, hatta kendi varlığına bakmaktan ve yönelmekten, meyledip ilgilenmekten alı koymalıdır.

Çünkü “Muhakkak Allahu Teala yüksek himmetlileri sever” buyurulmuştur. (Yani Mevlâ’yı sevmeli, aşağı, alçak olan dünya malına bağlanmamalıdır.)

Ve mürid bu şekilde Mevlâ’yı istemesine, arzu etmesine güvenmeyip, bilakis Mevlâ’nın fazlı keremine güvenmelidir. Çünkü müridin talebinden ve amelinden bir ameli Mevlâ’nın fazlı keremine denk olamaz. Müridin talep ve ameline itimat etmesi eş ve benzerden münezzeh olan Mevlâ Teâlâ ile bir çeşit karşı karşıya gelmek demek olur. (Yani kendini Mevlâ’ya ortak koşmak demektir.)''(1)

4-) Mürid bilmelidir ki kendisinin canı, malı hep mürşidinin bereketiyledir!

''Mevlâ Teâlâ’nın kendisine verdiği bütün mal ve evlatların âlem-i ezelde mürşidin ruhaniyeti bereketine olduğuna inanmalıdır. Her ne kadar bu âlemde meydana gelmesi gecikmiş ise de, bütün malların mürşidinin olup kendisi de onun kölesi olduğunu, yediği ve içtiğinin mürşidinin cömertliğinden ve yardımı vesilesiyle olduğunu bilmelidir.

Mürşidine bir şey verdiğinde mürşidinin utanacağı yerde vermemelidir. Yaptığı ikram ve nimeti mürşide göstermeyi kast etmemelidir. Bizzat getirdiği bir şeyi mürşide vermeyip mürşidin hizmetçisine teslim etmeli ve kendisinden kabul olunması için zahirî ve bâtını olarak Hak Teâlâ hazretlerine yalvarıp, itimat edip mürşidine sığınmalıdır. O getirdiği şeyi mürşidine ve yaşlılardan olan mürşidlere adasa, kabul edilmesi yönünden daha kuvvetli ve riyâdan da daha uzaktır. (Çünkü adayınca vermesi vacip olan bir şey olduğu için riyaya da yer kalmaz). Hediye olarak getirdiği yelde malının en temiz ve ziyade pak kısmından olup, kabul edilmesini kendisi için bir minnet ve nimet saymalıdır. Bunun (kabulünün) karşılığında da Hakk Teâlâ’ya şükretmelidir.''(2)

5-) Mürid olan kişi demelidir ki alemde hiçbir şey mevcut değildir yalnızca Allah cc Bakidir !

Ve bilakis bu alemde hiç bir kimse mevcut değil ve Mevlâ’dan başka, hiç bir şey baki değildir, diye düşünmelidir. Bundan dolayı bütün mevcudât baştan aşağı müridin görüş açısından yok olduğu için (yani her şey yok mesabesinde olduğu için) mahlukat, insanlar kendisini ayıpladığı halde bütün mahlukat müridin nazarında yok mesabesinde olduğundan dolayı kimsenin ayıplamasından korkmamalıdır. Mürşidinden son derece korku hali üzere olup, mürşidin yardımını ümit ve çok arzu etme halinden uzak olmamalıdır. (Yani mürşidinden korkup, yardımını ümit ve arzu etmelidir.) Malından, evladından bilakis kendi canından çok mürşidini sevmelidir.

b-) Müridlerin işlerinden mürşidi gafil değildir !

Her ne kadar müride bildirmeleri nadir olan bir şey ise de, Hakk Teâlâ mürşidleri müridin işlerinden ve düşüncelerinden haberdar eder. Müridin işleri mürşide gizli değildir.

Mürid mürşidin gülmesine, zahiren kendisine güzel muamele etmesine aldanmamalıdır. Bilakis zahiren kendisine güzel muamele etmemesini mürşidinden rica etmelidir. Çünkü mürşidlerin bazısı müride zahiren güzel muamele edip batını olarak onu mahrum bırakırlar.

Ve mürid mürşidin kendisine hürmet etmesini ümit etmemelidir (istememelidir).

Çünkü mürşidin müride tazim (hürmet) etmesi mürid için öldürücü zehirdir ve müridi yabancı saymasındandır. Mürşidin müride hakaret etmesi ise onu terbiye etmek içindir.

Mürşid müridini bütün hallerde ve bütün işlerinde imtihan eder.

Allah cc bizi Mürşidinden tam istifade eden kullarından eylesin!Amin.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.