Allah'a Kulluk Hangi Hal Üzerine Yapılmalı

Amel etmeyip sadece "İstemek ve dilemek" ile Allah Teâlâ'ya kulluk eden hayalcidir mürciedendir. Sadece korkudan dolayı kulluk eden ise haricidir. Sadece sevgi için kulluk eden ise zındıktır. Ama Allah Teâlâ'dan korkup ümit ederek O'na olan muhabbet ile kulluk ederse muvahhid mümin olur.

İSLAM VE KÜLTÜR 26.03.2021, 00:32 26.03.2021, 01:07 Ramazan Peri
Allah'a Kulluk Hangi Hal Üzerine Yapılmalı

"Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için gerçekten açık, ibretli deliller vardır. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru." derler. Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur" [21]

Yüce Kitabın başka bir yerinde ise şöyle buyuruyor: "Rabbimiz; "De ki, size, o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar, içlerinde ebedî kalmak üzere onlara, hem tertemiz eşler var, hem de Alhh'dan bir rıza vardır. Allah, o kulları görür. Onlar ki, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, iman getirdik, antik bizim suçlarımızı bağışla ve bizi ateş azabından korul" derler." [22]

Yine yüce Rabbimiz:

"O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "Selam" derler (geçerler).Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyamlar ederek yatarlar. Onlar ki, şöyle derler: "Cehennem azabını üzerimizden sav!" Doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir. Orası cidden ne kötü bir uğrak, ne kötü bir konaktır." [23]

Başka bîr ayette:

"Ve O'nun merhametini umarlar, azabından korkarlar." [24] Diğer bir ayette:

"Rablerinin azabından korkarlar." [25]

İbrahim Suresinde ise:

"Bu, makamımdan ve tehdidimden korkan içindir." [26]

Tur Suresinde ise:

"Birbirlerine yönelip soruyorlar. Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünya hayatında) ailemiz içinde (âkibetimizden) korkardık". Allah bize lütfetti de bizi (vücûdun) içine işleyen (kavurucu) azabdan korudu." [27]

İbrahim Et-Teymî şöyle dedi: Cehennem azabından dolayı- üzülmeyen kişinin cehennem ehli olmasından korkulur. Çünkü Cennet ehli olanlar şöyle diyorlar:

"Bizden üzüntüyü gideren Allah'a hamd olsun" [28] Cehennem azabmdan korkmayan kişininde Cennet ehli olmamasından korkulur. Çünkü onlar da şöyle derler:

"Gerçekte biz daha önce dünya hayatında ailemiz içinde - akıbetimizden- korkardık" [29]

Peygamber (s.a.v) çoğu zaman Cehennem azabından Allah'a sığınırdı. Bunu namazda ve diğer hallerde tekrar etmemizi emrederdi.

Enes (r.a) şöyle dedi: "Peygamber (s.a.v.)'in en çok yaptığı dua: "Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir güzellik ve ahirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru!" [30]

Nesâî'de geçtiğine göre, Ebu Hüreyre (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu işitmiştir:

"Allah'ım Cehennemin sıcağından sana sığınırım"

Yine Süneni Ebu Davud ve İbn Mâce'de geçtiğine göre, Cabir (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in bir adama şöyle dediğini rivayet eder:

"Namazda nasıl dua ediyorsun?" Adam dedi ki;

"Kıyamet gününde Şahitlik eder misin?" Sonra şöyle devam etti: "Allah'ım senden Cenneti diliyor ve Cehennem ateşinden de sana sığmıyorum. Ama ben senin ve Muaz'ın mırıldandığı gibi iyi mırıldanamıyorum. Peygamber(s.a.v);

"Bırak mırıldanmayı". Başka bir rivayette Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdular:

"Ben ve Muaz mırıldanıyor muyuz?! Halbu ki, biz ateşten Allah Teâlâya sığınıp Cennete girmek istiyoruz". [31]

İmam Ahmed Müsnectinde Selim El-Ensari'den rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.) ona şöyle dedi: "Kur'an'dan ne biliyorsun?" Dedi ki

"Ben Allah'tan Cenneti diliyor ve onunla Cehennem ateşinden O'na sığınıyorum. Sen ve Muaz'ın mırıldamasını güzel yapamıyorum" Peygamber (s.a.v):

"Benim ve Muaz'ın mırıldanmasını yapabilir misin biz ancak Allah Teâlâ'dan Cenneti İster ve Cehennemden O'na sığınırız."

Süveyd b. Said'in hadisinden rivayet ettiğimiz gibi, Hafs b. Meysere, Zeyd b. Eşlem'den O da Abdullah İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdular:

"Cennete onu ümit eden girer, Cehennemden ise korkan kişi kurtulur ve Allah Teâlâ merhamet edene merhamet eder" Ebu Nuaym ise şöyle rivayet etmiştir: "Allah Teâlâ ancak merhametli kullarına merhamet eder." [32]

Ebu Nuaym'm rivayetine göre Ömer (r.a.) şöyle dedi: "Eğer gökyüzünden bir sesin şöyle dediğini işitsem "Ey insanlar hepiniz Cennete gireceksiniz, sadece bir kişi giremeyecektir denilse korkarım ki o kişi ben olurum"

İmam Ahmed Abdullah b. Rumî'den rivayet ettiğine göre, Osman (r.a.) şöyle dedi: "Eğer ben Cennet ile Cehennem arasında bir yerde olsam ve hangisine gitmem gerektiği emredileceğini bümezsem, emredilmeden önce kum olmayı tercih ederim".

Hiç Kimsenin Azabından Kurtulamayacağı Cehennemden Korkmak

Yaratılanlardan hiç birisi Cehennem korkusundan kurtulmamıştır. Allah Teâlâ kullarını günah İşledikleri[32] takdirde cezalandıracağını va'd etmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. Sakın Allah'la beraber başka bir ilâh edinme. Aksi halde kötülenmiş ve Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın”. [33]

"İçlerinden kim: "Ben, Ondan başka bir ilâhım” derse, biz ona cehennemi ceza olarak veririz. Zalimleri biz böyle cezalan­dırırız. ” 34[34]

İbn Ebi Dünya'nın Ebi Hayseme'den yaptığı rivayete göre Ammare b. El-Ka'ka'ın Ebu Zür'a'dan varid olan bir hadiste Ebu Hüreyre (r.a.) Peygamber (s.a.v)'den şefaat hadisinde:

"İnsanlar Adem (a.s.) geliyorlar” hadisini zikrederken şöyle buyurdu:

"Rabbim bugün öyle bir kızmıştır ki ne bundan önce böyle kızdı ne de bundan sonra böyle kızacaktır. Bana bir şey emretti ve ben isyan ettim-günah işledim-, korkuyorum beni ateşe - Cehenneme- atacak benim derdim bana yeter siz başkasına gidiniz. Aynı şekilde Nuh, İbrahim; Musa ve İsa (a.s) hepsini zikretti. Onlar da aynı şekilde cevap verdiler." [35] Buhari ise diğer taraftan başka bir ifadeyle rivayet etmiştir: "Halen Nebiler, sıddıklar, şehitler ve salih kimseler ateşten korkuyor ve korkutuyorlar." Diğer taraftan bazı zahid kimselerden rivayet edilen ateşten Cehennemden korkmamak gerektiği meselesi ise doğrudur biz inşallah buna daha sonra değineceğiz.

îbn Mübarek, Ömer b. Abdurrahman b. Mehdinin bana haber ettiğine göre, Vehb b. Münebih'ten şöyle işittim dedi: Hekimlerden biri şöyle dedi: "Ben Cennet sevabı için Allah Teâlâ'ya ibadet etmekten haya ederim. Hiç kötü kiralanmış gibi olur muyum? Verdiğinde amel edecek vermediğinde ise amel iştir. etmeyecek. Aynı şekilde ateş- Cehennem korkusundan dolayı Allah Teâlâ'ya İbadet etmekten haya ederim. Hiç olur mu? Korktuğunda amel edecek korkmadığında da amel etmeyecek. Benim kalbimden ancak O muhabbetini alabilir başkası asla alamaz." Ebu Nuaym bu şekilde rivayet etmiştir. Bu sözü rivayet edenlerden bazıları bunu şu şekilde tefsir etmişlerdir: "Sadece korkudan veyahut sadece ümitten dolayı Allah Teâlâ'ya ibadet edilmesi hoş karşılanmamıştır."

Seleften bazıları: Amel etmeyip sadece "İstemek ve dilemek" ile Allah Teâlâ'ya kulluk eden hayalcidir mürciedendir. Sadece korkudan dolayı kulluk eden ise haricidir. Sadece sevgi için kulluk eden ise zındıktır. Ama Allah Teâlâ'dan korkup ümit ederek O'na olan muhabbet ile kulluk ederse muvahhid mümin olur. Bu da şunu gösteriyorki; kişi Allah Teâlâ'ya bu üç durumu yani muhabbeti, korkuyu ve ümidi göz önünde bulundurarak ibadet etmelidir. İbadette bu üç esas mutlaka bir araya getirilmelidir. Bunlardan birini terk eden kişi imanın gereklerinden birini terketmiş olur. Yukarıda zikrettiğimiz hekimin sözüne göre, sevginin yani muhabbetin korku ve ümitten daha fazla olması gerektiğidir.

Fudayl b. İyad yukarıda zikrettiğimiz hekimin sözüne dayanarak "Muhabbet-sevgi- korkudan daha faziletlidir," dedi.

Yahya b. Muaz da: "Seni günahtan alıkoyan korku sana kâfidir, fakat muhabbette sevgide ölçü bu değildir," dedi.

Ama İmam Ahmet, Mutarrif, Hasan ve diğer bir kısım alimler "Korku" ve "Ümit" selef alimlerinin çoğuna göre bir birbirinden fazla olamazlar aynı derecede olmalıdırlar demişlerdir. "Korku"yu "Ümid" tercih edenler de olmuştur. Ebu Süleymen Ed-darani ve Füdayl gibi alimler.

Bu konu ile ilgili olarak Huzeyfe el-Mer'asîde şöyle dedi: "Korkudan dolayı kulluk eden kötü kuldur, sadece ümit ile kulluk eden de kötü kuldur. İkiside benim gözümde aynı derecededirler." Burada kastedilen sadece bunlardan birisi için kulluk eden kötü kul olur denilmiştir.

Vüheyb b. El-Verd: "Kulluk belli bir ücret karşılığı tutulan bir işçinin yapacağı işe benzemez. Yani eğer iyi yaparsan ücreti şudur demek değildir. Burada eleştirilen bir amel yapılırken sadece ücret-sevap gözeltilmesi doğru değildir. Bu makamda ariflerin dikkat çektikleri İki husus vardır:"

Birincisi: Allah Teâlâ'nın zâtı sevilmeye ve ibadet edilmeye layıktır. Mükâfatlandırma ve cezalandırmasına bakılmaksızın O'na yakınlaşmak ve ona ulaşmak için vesilelere tutunmak gerekir. Şairin dediği gibi:

"Tekrar dirilmeye hazırlan; bize onu gören gelmemiş, Cehennem ateşi tutuşturulmamış olsa bile peki nimeti verenden, haya etmeleri kullar için gerekli bir hak değil midir?"

Şair burada şuna işaret etmektedir: Allah Teâlâ'nın kullarına verdiği nimetleriden dolayı kulları ona şükretmeli ve ondan haya etmelidirler. Peygamber (s.a.v) ayakları şişene kadar namaz kılması da bu hakikate işaret etmektedir. "Senin geçmiş ve gelecek günahların affedildiği halde sen neden kendine bu kadar eziyet ediyorsun?" diye sorulduğunda, Yüce Peygamber (s.a.v)'in cevabı çok farklıdır. "Şükreden bir kul olmayayım mı?"

İkincisi: Ümit ve korkunun en mükemmeli sadece Allah Teâlâ'nın zatı ile ilgili olup Cennet ve Cehennemde bulunan mahlukatla ilgili olmayandır. Korkunun en yüksek derecesi Allah Teâlâ'dan uzaklaşmak, öfkesine hedef olmak ve Ondan mahrum olmak korkusu olmalıdır. Allah Teâlâ'nın bu merhaleleri kendi düşmanlarının Cehenneme maruz kalmalarını belirttiği ayeti kerimede olduğu gibi:

"Hayır! Şüphesiz onlar o gün, Rabblerinden mahrum kalacaklardır. Sonra onlar, şüphesiz cehenneme sürükleneceklerdir." [36]

Zünnun el-Mısrî şöyle dedi: "Allah Teâlâ'dan ayrılık korkusu, Cehennem korkusu kıyasla denizde bir damla gibidir. Nasıl ki, en büyük ümit Allah Teâlâ'mn zâtını görme, rızasını kazanma ve O'na yakın olma ile alakalı ise bu meselede böyledir. Fakat bazı insanları bu mevzu'yıı karıştırır ve bunun -Allah görme nimeti- böyle olmadığını yani Cennet nimetlerinden olmadığını zanneder ya da bunlar bu isim altında zikredilemezler yahutta bunların aksi Cehennem isrni altında zikredilemezler. Halbuki, mevzu onların algıladığı gibi değildir."

Bu durumla alakalı olarak bir nokta daha kaldı ki onuda açıklamamız lazım. Cehennemde Allah Teâlâ'mn hazırladığı Çeşitli azaplardan arifler korkmaz ve Cennette bulunan çeşitli nimetler yaratılmış olduklarından dolayı arifler onu İstemez ve sevmezler iddiası yanlıştır. Bu meselenin böyle olmadığına delalet eden zahiri hususlar çoktur. Bu aynı zamanda insanın kendisine uygun olana meyledip sevmesi nefret ettiği seyide hoş karşılamayıp çirkin görmesi, fıtrata da aykırı değildir. Bu ancak sekir baygınlık ve aklını kaybetme esnasında söylenmiş olabilir. Böylece kulun kesinlikle sağlam bir iradeye sahip olmadığı ve aklı başına geldiğinde bunun şeriata aykırı olduğunu bilir ve idrak eder.

Biz bu meselenin izaha kavuşması için bir misal vereceğiz inşallah. Böylece daha iyi anlaşılmış olur. Cennet ehli Cennete girdikten sonra Rabbieri onları kendini görmeye, ziyaret etmeye ve orada hazır bulunmaya davet ettiğinde, onlar Cennette daha önce gördükleri bütün nimetleri unuturlar. Cennet nimetlerinden hiçbir şeye iltifat etmezler. Allah sübhanehu ve tealayı gördükleri müddetçe bu devam eder. Bu günü anlatan hadislerde zikredildiği gibi Allah Teâlâ'ya baktıklarında Cennet nimetlerinin tamamını hakir görürler. O esnada Cennet nimetlerinden bir şey onlara hatırlatıldığında ondan yüz çevirip o nimetleri bu esnada istemediklerini bildirirler. içinde bulundukları halden mahrum olmamak için bundan sakınırlar. Eğer bir azapla İbtila olurlarsa ona iltifat etmezler ve belki de acısını hissetmezler. içinde bulundukları nimetten mahrum olabilirler diye sakınırlar. Evlerine döndüklerinde kendileri için yaratılmış çeşit çeşit nimetleri daha ziyadesiyle bulurlar ve o anın özlemiyle İkinci defa cemalullahı görmek isterler.

Sıddık ariflerin kalplerini, Allah Teâlâ'nın nuru kapladığı zaman dünyadaki halleri aynen böyledir. Bu aynı zamanda Allah Teâîâ'yı görecekleri an yaşayacakları hallere de delildir. Çünkü onlar o halde iken yani Allah Teâîâ'yı görme, muhabbetine gark olma nimeti ve ona yakınlaşma ile nimetlenirken başka bir şeye dönüp bakmazlar. Bu büyük nimetin yanında diğer nimetler gözlerinde değersiz olur. O büyük nimetten mahrum olma, uzaklaşma ve o nimete yakınlığı kaybetme korkusunun dışında başka bir korku yaşamazlar. Bu hali geçtikten sonra akıllarına dönerler. O halin galibiyeti ve etkisi üzerlerinden geçtikten sonra nefisleri ve iradelerinin yerinde olduğunu görürler. O zaman Cennete iştiyak içinde olup Cehennem azabından korkarlar.

Eser müessire delalet eder, "Cehennem"in Allah Teâlâ'mn gazabı ve müntakim sıfatının eseri olduğunu arifler bilmektedirler. Ateşten korkmak hakikatiyle onu yaratandan korkmak olduğunu ve Allah Teâlâ bununla kullarını korkuttuğu ve O'nun bunu sevdiğini ve o ateşe düşmekten korktuklarım ve ondan sakındıklarını dolaysıyla "Cehennem den korkan, hakiki manasıyla muhabettiyle ve sevgisiyle Allah Teâlâ'dan korkuyor manasına gelir".

İbn-i Receb El Hanbeli

-----------------------------

21[21] Al-i İmran: 3/190-192. 22[22] Al-i İmran: 3/16-17.

23[23] Furkan: 25/25/63-66. 24[24] İsra: 17/17/57.

25[25] Mearic: 70/27.

26[26] İbrahim: 14/14.

27[27] Tur: 52/25-27.

28[28] Fatır: 35/34. 29[29] Tur: 52/26. 30[30] Buhari.

31[31] Bezzar.

33[33] İsra: 17/17/39. 34[34] Enbiya: 21/21/29.

[32]  Ve ekledi: Gariptir. Zeyd'in merfu hadisinden muttasıl olarak, fakat Hafs bunda tek başına kalmıştır. İbn Aclan da Zeyt'ten Mürsel olarak rivayet etmiştir.

35[35] Ayrıca Müslim “Sahih”inde Ebu Heyseme'den rivayet etmiş fakat tam metnini zikretmemiştir.

36[36] Mütaffifın: 83/15-16.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 19 Nisan 2024
İmsak 04:38
Güneş 06:12
Öğle 13:08
İkindi 16:53
Akşam 19:55
Yatsı 21:22
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14
Günün Karikatürü Tümü