Arafat (Rahmet) Dağında Vakfeye Durmak

Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadislerinde “Hac Arafat’tır” buyuruyor. Duaların kabul olduğu, sevenlerin buluştuğu, kulun Rabbine kavuş­tuğu mukaddes bir mekândır. Arafat, marifettir. Buluşma, tanışma tüm Müslümanlar için kaynaşma yeridir. Arafat, marifetullahtır. Kulun yaratıcısını tanıması, ona yönelmesi, kulluk şuuruna ermesidir

İSLAM VE KÜLTÜR 14.02.2021, 15:59 26.02.2021, 19:24 Ramazan Peri
Arafat (Rahmet) Dağında Vakfeye Durmak

Arafat, Mekke’den 25 km uzaklıkta olan bir bölgenin adıdır. Mekke’nin gü­ney doğusuna düşer. Bölge içerisinde olan ünlü Arafat dağı (Rahmet Dağı ola­rak bilinir) 454 metre yüksekli-ğindedir. Hz. Muhammed ölümünden (Miladi 632) önce meşhur veda hutbesini onbinlerce sahabiye bu dağda okumuştur. Hacıların farz olan vakfeyi yaptıkları yerde burasıdır.

Doğu, kuzey ve güneyi dağlarla çevrilidir. Hz. Âdem ile Havva’nın cennet­ten indirildikten sonra düyada buluştukları yere “Arafat”, buluştukları güne Arefedenilmiştir.

Hz. Âdem ve Havva cennetten çıkarılıp dünyaya gönderildiklerinde uzun zaman birbirlerinden ayrı kaldılar. Cenab-ı Allah’a uzun dua ve yakarışlardan sonra nihayet 15-20 m yüksekliğindeki, “Cebel’ür-Rahme”, Rahmet dağı adı verilen Arafat’taki tepecikte buluşmuşlardır.

O buluşma anında Yaratıcılarına şöyle dua ettiler: “Rabbimiz! Biz kendi­mize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A’raf,23)

Arafat (Rahmet) Dağında Vakfeye Durmak

Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadislerinde “Hac Arafat’tır” (Tirmizi, Hac, 57) buyuruyor. Yani haccın üç farzından birisi arefe günü Arafatta vakfe yap­maktır. Bir kimse Mekke’ye gitse de Arafat’a çıkmasa hac ibadetini yerine getirmemiş olur.

Arafat, duaların kabul olduğu, sevenlerin buluştuğu, kulun rabbine kavuş­tuğu mukaddes bir mekândır. Arafat, marifettir. Buluşma, tanışma tüm müslümanlar için kaynaşma yeridir. Arafat, marifetullahtır. Kulun yaratıcısını tanıması, ona yönelmesi, kulluk şuuruna ermesidir. Kulun yaratılış gayesini anlaması, nereden geldiğini, niçin geldiğini, nereye gideceğini sorgulayarak kendine gelmesi ve kendini tanıması için önemli bir fırsattır.

Arafat vakfesi, kulun safını belirlemesi için bir fırsattır. Nerede durduğu­nu, kimlerle beraber olduğunu ve nasıl yaşadığını sorgulama yeridir. “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.” (Kıyâme, 36) İnsanın bir yaratılış gayesi vardır. Bizleri yoktan var eden Yaratıcımız sorumluluklarımızıda belirliyor. “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 56)

Nemrut, Hz. İbrahim’i ateşe atmaya karar verince büyük bir ateş yakılması­nı emreder. Bu devasa, çok dehşetli bir ateştir. Ama Allah’ın gücü karşısında hiçbir şey ifade etmemektedir. Kur’an bu olayı şöyle anlatmaktadır: “İbra­him şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?”

“Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” (İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin” dediler. “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik. Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşür­dük. (Enbiyâ, 66-70)

Bu dehşetli anların yaşandığı ortamda bir karıncanın hikâyesi anlatılır. Bu dehşetli ateşi söndürmek için minnacık ağzıyla su taşımaktadır. Arkadaşları tarafından kendisine ne yaptığı sorulduğunda? Zalim Nemrutun Hz. İbrahim için yaktığı ateşi söndürmeye çalıştığını söyler. Arkadaşları -bu ağızla mı o ateşi söndüreceksin? Dediklerinde, O da cevaben:

— Evet, belki benim taşıdığım su bu ateşi söndürmeye yetmez, ama ben duruşumu, safımı, yerimi belli ediyorum. Ben hakkın, haklının, İbra­him’in safındayım. Nemrut’un, zulmün ve zalimlerin karşısındayım, der.

Arafat (Rahmet) Dağında Vakfeye Durmak

Bizler de Arafat meydanında, Mevla’mızın huzurunda yapacağımız vakfe­mizle, duruşumuzu, safımızı, yerimizi çok iyi belirlemeliyiz. Bundan sonraki hayatımızda asla zulme, haksızlığa, yanlış işlere ve kişilere meyletmemeliyiz. Hakkın ve haklıların safında yer almalıyız. Bu duygularla yapılan vakfeler, gerçek vakfe olacaktır.

Efendimiz (s.a.s.)’in Arafat vakfesini bu tepenin yakınında yaptığı ve vakfe esnasında İslam’ın kemale erdiğini anlatan ayetin inzal olunduğu rivayet edi­lir. “Bu gün size dininizi kemale erdirdim. Üzerinize nimetimi tamamla­dım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim”, (Maide, 3)

Arafat’ta kul hakkı hariç bütün günahlar affedilmektedir. Kul hakları ancak sahibinin rızası ve helalliği alınarak affolunur. Allah Teâlâ, Rasûl-i Ekremi’ne ümmetine duâ etmesini emretmekte ve: “Onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için bir sekînettir.” (Tevbe 9/103) buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz, Veda Haccı esnasında Arafat’ta yaptığı uzun duanın bir bölümün­de, ümmetinin bağışlanması ve rahmete nail olması için yalvardı. Yüce Rab- bimiz: ” - Birbirlerine zulüm ve haksızlık edenler haric olmak üzre ümmetini bağışladım. Zâlimden mazlumun hakkını alacağım” buyurarak, icabet etti.

Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s.): ”- Ya Rabbi! Sen istersen uğradığı zulüm­den dolayı mazluma cennet verip zalimi de bağışlamaya kâdirsin” diye dua etti. Arefe gecesi Peygamberimiz’in bu duası kabul edilmedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü: “- Ey insanlar! Yüce Allah bugün size in’am ve ihsanda bu­lunup, -aranızdaki haklar hariç- sizleri bağışladı” buyurdu. (İbn-i Hanbel, IV, 14; İbn-i Mâce, Menâsik, 56; Heysemi, III, 256)

Kul hakkının ne kadar önemli olduğunu anlamamız için Hz. Peygamber (s.a.s.) ile Hz. Ukkaşe (r.a.) arasında geçen şu konuşma ne kadar önemlidir.

Fetih suresi nazil olunca, Peygamberimiz (s.a.s.), Cebrail (a.s.)’e: Ey Cebra­il öleceğimi anladım, buyurunca Cebrail, Peygamberimize: “Senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır, Rabbin sana (istediğini) verecek sen de razı olacaksın.”

(Duha, 4-5) dedi.

Bunun üzerine Peygamberimiz müezzini Bilal-ı Habeşi’ye, insanları cemaatle namaz kılmak üzere toplanmaları için çağırmasını emretti. Bütün Muhacir ve Ensar Mescid-i Nebi’de toplandı. Peygamberimiz onlara namaz kıldırıp sonra minbere çıktı ve insanlara hitap etti. Peygamberimizin bu ko­nuşması sırasında kalbler ürperdi, gözler ağladı. İnsanlara şöyle dedi:

Ey insanlar! Sizin için nasıl bir peygamber idim, Onu dinleyenler:

- Allah mükâfatını versin çok iyi bir Peygambersin. Sen bizim için merhametli bir baba, şefkatli ve öğüt veren bir kardeş gibiydin. Allah’ın sana verdiği Peygamberlik görevini yerine getirdin. Allah’ın vahyettiğini bize ilet­tin, bizleri Allah’ın yoluna hikmetli ve güzel sözlerle davet ettin. Allah, üm­metlerine yaptıkları görev nedeni ile peygamberlere vereceği mükâfatın en güzelini sana versin, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:

Ey Müslüman topluluğu! Sizin üzerinizde bulunan hakkım ve Allah adına, sizden kime bir haksızlık yapmış isem, kıyamette hesaplaşıp hakkını alma­dan önce, şimdi onun ayağa kalkıp hakkını benden almasını istiyorum, dedi. Hiç kimse kalkmayınca Peygamberimiz bunu üç defe tekrarladı. Üçüncü defa söyledikten sonra müslümanlar arasında bulunan ve kendisine Ukkaşe denilen yaşlı bir sahabe ayağa kalktı.

Arafat (Rahmet) Dağında Vakfeye Durmak

Müslümanları yararak ilerledi ve Peygamberimizin önünde durdu ve şöyle dedi:

Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın elçisi, eğer ısrar etmeseydin se­nin karşına çıkıp bir şey istemeyecektim. Bir savaştan sonra gazilerin arasın- daydım. Ayrılmak üzereyken develerimiz yan yana geldi. Devemden indim ayağını öpmek için sana yaklaştığımda değneğini kaldırdın ve sırtıma vurdun. Kasten bana mı vurdun yoksa devene mi vurmak istemiştin bilmiyorum de­yince,

Peygamber Efendimiz:

Ey Ukkaşe sana kasten vurmaktan Allah’a sığınırım. Ey Bilal git (kızım) Fatıma’ya uzun bir değnek getirmesini söyle. Bilal-ı Habeşi (şaşkınlıktan) el­lerini başının üzerine koyarak:

O, Allah’ın Peygamberi ve kendisine kısas yapılmasını istiyor, diyerek Hz. Fatıma’nın yanına geldi kapıyı çaldı ve “Ey Peygamber’in kızı! Bana uzun bir değnek ver” deyince, Peygamberimizin kızı Hz Fatıma:

- Bugün ne hac günü, ne de O’nun savaştığı bir gün değil babam uzun değneği ne yapacak? dedi. Bilal-i Habeşi:

Allah’ın elçisi borçlarını ödüyor, dünyayı terk ediyor ve kendisine kısas yapılmasını (kendisinde hakkı olanların hakların almasını) istiyor, dedi. Bu­nun üzerine Hz Fatıma:

Ey Bilal! Allah’ın elçisine kısas yapmayı ( hakkını almayı) kendisine la­yık gören kimdir? ( Peygamberin torunları) Hasan ile Hüseyin’e haber ver. O adamın (Ukkaşe) yanına gitsinler de, almak istediği (hakkını) onlardan alsın. Peygamberden almasına izin vermesinler, dedi. Bilal-i Habeşi mescide girip değneği Peygamberimize verince O da Ukkaşe’ye verdi.

Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer bunu görünce ayağa kalktılar ve:

- Ey Ukkaşe! İşte önündeyiz hakkını bizden al, Peygamberden alma, deyince Peygamber efendimiz:

-Bırak Ey Ebu Bekir, sen de bırak Ey Ömer Allah sizin değerinizi ve makamınızı biliyor dedi. Bunun üzerine Hz. Ali ayağa kalktı ve:

Benim hayatım Allah’ın elçisinin hayatının önündedir. İşte sırtım hakkını kendi elinle benden al ve bana (O’nun yerine) yüz sopa vur. Allah’ın elçisin­den alma, deyince Peygamberimiz:

- Otur ey Ali. Allah senin değerini ve niyetini biliyor buyurdu. Sonra Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin kalktılar ve:

- Ey Ukkaşe! Sen bilmiyor musun biz Allah’ın elçisinin torunuyuz. Hakkı - nı bizden alman Peygamberden alman gibidir, deyince Peygamber efendimiz:

- Gözümün nuru torunlarım sizde oturun Allah sizi burada unutmamıştır (sizin de niyetinizi ve değerinizi bilmektedir). Sonra Peygamber efendimiz Ukkaşe’ye:

- Ey Ukkaşe! Vuracaksan vur deyince, Ukkaşe:

- Ey Allah’ın elçisi! Bana vurduğunda benim üzerimde elbise yoktu deyince Peygamberimiz sırtını açtı. Müslümanlar yüksek sesle ağlıyorlardı. Hz.Ukkaşe, Peygamberimizin beyaz sırtına baktı. Sanki sırtı Mısır’ da doku­nan ince ve beyaz ketenden dokunmuş kumaş gibiydi fazla ilgilenip zaman kaybetmeden sırtını öptü ve şöyle dedi:

Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın elçisi sana kısas yapmaya kim cüret edebilir? Bunun üzerine Peygamberimiz

(s.a.s.) :

- Ya hakkını alman için gerekeni yap ya da affet deyince, Hz. Ukkaşe:

- Kıyamet gününde Allah’ın beni affetmesini umarak sizi affediyorum dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s.):

- Kim cennetteki arkadaşımı görmek isterse bu adama baksın dedi. Son­ra (orada bulunan) tüm müslümanlar Hz. Ukkaşe’nin alnından öperek ayağa kalktılar ve:

- Seni tebrik ederiz. Çok büyük bir mertebeyi ve Peygamberin cennetteki arkadaşlığını elde ettin dediler.” (El - Isbahani, Hilyet-ül Evliya 4/ 73)

Arafat’ı anlatırken veda hutbesinden bahsetmemek hiç olur mu! Veda hut­besi, Hz. Peygamber’in hicretin 10.yılında arefe günü arafatta yaklaşık yüz on dört bin ashabına yaptığı konuşmadır. Devesi Kusva’mn sırtında aradaki gür sesli kimselerinde tekrar etmeleriyle topluluğa ulaştırılmıştır.

EY İNSANLAR! Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşe-meyeceğiz.

EY İNSANLAR! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

ASHABIM! Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek ge­rektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah’ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdulmuttalib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir.

ASHABIM! Cahiliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldı­rılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib’in torunu (amcazadem) Rebia’nın kan davasıdır.

EY İNSANLAR! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; on­ların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyecek ve giyim­lerini temin etmenizdir.

EY MÜ’MİNLER! Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolu­nuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur’andır.

MÜ’MİNLER! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslü- manın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğerki gönül hoş­luğu ile kendisine vermiş olsun...

Arafat meydanında bulunan mescid ise Nemire mescididir. Yılda bir kez arefe günü öğle ile ikindi namazlarının cem-i takdim ile kılındığı mesciddir. Nemire, Arafat’ın batı tarafında küçük bir dağın adıdır. Veda Haccı sırasında Hz. Peygamber için burada kıldan bir çadır kurulmuştur.

Burada veda hutbesini okumuş, öğle-ikindi namazlarını cem-i takdimlere kılarak vakfe mahalline geçmiştir. (Müslim, Hac.147) Bu mekâna daha sonra bir mescid yaptırılmıştır. Arafatın sınırındadır. Yaklaşık 28.800 metrekarelik bir alana sahip olan Mescid-i Nemirenin batı ve kuzeyinde bulunan bir bölü­mü Urene vadisine dâhil olduğundan buralarda vakfe yapılamaz.

Önemli bir uyarımız ise; Cebel-i rahmede bulunan bu beyaz taşı öpmek ona dilek için yazı yazmak dinimizce uygun değildir. Hac ve umre vazifesinde bulunanların bu gibi batıl inanç ve davranışlardan mutlaka sakınması gerek­mektedir.

Bünyamin Albayrak

Arafat (Rahmet) Dağında Vakfeye Durmak

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 27 Temmuz 2024
İmsak 04:00
Güneş 05:48
Öğle 13:16
İkindi 17:12
Akşam 20:34
Yatsı 22:14
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 38 102
2. Fenerbahçe 38 99
3. Trabzonspor 38 67
4. Başakşehir 38 61
5. Kasımpasa 38 56
6. Beşiktaş 38 56
7. Sivasspor 38 54
8. Alanyaspor 38 52
9. Rizespor 38 50
10. Antalyaspor 38 49
11. Gaziantep FK 38 44
12. A.Demirspor 38 44
13. Samsunspor 38 43
14. Kayserispor 38 42
15. Hatayspor 38 41
16. Konyaspor 38 41
17. Ankaragücü 38 40
18. Karagümrük 38 40
19. Pendikspor 38 37
20. İstanbulspor 38 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 38 91
2. Arsenal 38 89
3. Liverpool 38 82
4. Aston Villa 38 68
5. Tottenham 38 66
6. Chelsea 38 63
7. Newcastle 38 60
8. M. United 38 60
9. West Ham United 38 52
10. Crystal Palace 38 49
11. Brighton 38 48
12. Bournemouth 38 48
13. Fulham 38 47
14. Wolves 38 46
15. Everton 38 40
16. Brentford 38 39
17. Nottingham Forest 38 32
18. Luton Town 38 26
19. Burnley 38 24
20. Sheffield United 38 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 38 95
2. Barcelona 38 85
3. Girona 38 81
4. Atletico Madrid 38 76
5. Athletic Bilbao 38 68
6. Real Sociedad 38 60
7. Real Betis 38 57
8. Villarreal 38 53
9. Valencia 38 49
10. Deportivo Alaves 38 46
11. Osasuna 38 45
12. Getafe 38 43
13. Celta Vigo 38 41
14. Sevilla 38 41
15. Mallorca 38 40
16. Las Palmas 38 40
17. Rayo Vallecano 38 38
18. Cadiz 38 33
19. Almeria 38 21
20. Granada 38 21
Günün Karikatürü Tümü