Kur'an'ın "Oku" Diye Başlamasında Ne Hikmet Görüyorsunuz?

"İkrâ = Oku" İlâhi emri, O en şerefli varlığın zâtında tecellî ile beşere emanet edilen sonsuz kemâlata muhâtab ve mükellef olmak için bir vazife verme ve bir dâvettir.

İSLAM VE KÜLTÜR 15.12.2020, 23:12 Ramazan Peri
Kur'an'ın "Oku" Diye Başlamasında Ne Hikmet Görüyorsunuz?

Müşâhede edilecek, mânâ ve muhtevası anlaşılacak, anlaşıldıkça da, Hâlık'ın nizam ve kudretinin büyüklüğüne ihtişâm ve güzelliğine vukûf kazanılacak olan bu kâinat, Levh-i Mahfûz'un (1) bir tecellîsi ve yansımasıdır.

Allah, insan hâricindeki canlı ve cansız her varlığı "kalem" olarak vazifeli kılmış, böylece de, her varlık kendisine tevdî edilen, kendisinde tecelli eden vak'aları kaydetmiş ve kaydetmektedir.

Canlı ve cansız her varlık bir kitaptır. Bu îtibar iledir ki, "Gör, müşâhede eyle" suretinde değil de "Oku" şeklinde bir emir vâki' olmuştur. Zîrâ, kitap ancak okunur. Her biri birer kitap olan varlıklar ile dolu ve pırıl pırıl bu kâinat, elbette ve muhakkak ki, ilâhî bir kütüphânedir. İnsandan gayri bütün varlıklar sadece "yazmak" ile mükellef tutuldukları hâlde, insan, hem yazmak ama ve hele mutlaka "okumak" vazifesi ile şereflendirilmiştir.

İlim, kâinatta tecellî ede gelen nizâm ve değişik şekilde tecellî eden şeylerin birbiriyle olan münâsebetlerini idrakdan ve bu idrakların tasnîfi ve bir araya getirilmesinden ibaretdir. Kâinattaki bu nizam, nizamdaki ehemmiyetli hassasiyet ve muvâzene, kat'iyyen rastlantılara verilemez. Binâenaleyh, böyle, bir nizamın elbette bir kurucusu ve vaz'edicisi vardır hem de, varlığı her şeyden daha ayân bir kurucu.

Her nizam, ortaya konmadan önce tasavvur edilir. Tıpkı, kâğıda dökülüp çizilmeden önce bir mimarî plânın, mi'mar dimağında tasavvur edilmiş olacağı gibi... Beşerin kesâfetli yapısı ve düşüncesi, bu tasavvur ve var olmaya nasıl bir şekil verir, o bir tarafa; Kâinat çapındaki bu nizâm, Levh-i Mahfûz ise, Mukayyed nizâm da, Kur'ân-ı Kerim'dir ve Levh-i Mahfûz'un âyinesidir.

Buna göre insan okuyacaktır. Okudukça anlamaya çalışacak, zaman zaman yanlış anlayacak, hatalar yapacak; tecrübelere girişecek; hatâ-sevâb potasından geçirdiği ilim cevherini itimat ve güvenirliğe, emniyet ve sağlamlığa ulaştıracaktır. Bakmak başka, görmek başka; anlamak başka, anladığını kabullenip şuur ve gönlüne mâl etmek başka; bütün bunlardan sonra tatbik etmek başka ve tatbik ettiğini de gayra teslim ve tevdî etmek tamamen başkadır.

Evet, idrakla ilgili bütün bu başkalıklar dâima olup durmaktadır. Zîrâ, kâinatta birçok kanunlar vardır ve bunlar, kanun Vâzı'ı tarafından fevkalâde bir âhenk içinde cereyan ettirilmektedir. Bunların birkaçı şunlardan ibarettir:

1- Tek'den çok'a gidiş,

2- Çoklar arasında benzerler, farklılar ve zıtların bulunuşu,

3- Zıtlar arasında faâl bir denge ve âhenk,

4- Münâvebe (peşi peşine vazife devir teslimi),

5- Öğrenme, unutma ve yeniden öğrenme,

6- Cehd ve gayret,

7- Tahlil ve terkib, (çözülüp-sentezlenme)

8- İlham ve inkişaf, (içe doğma ve açıklığa kavuşma) . İnsan, bu kanunların bütününe tâbidir. Bu îtibar iledirki, elbette çok insan olacaktır ve insanlar arasında benzerler, farklılar ve zıtlar bulunacaktır. Kezâ; insanlar arasında benzer, farklı fikir, görüş, inanış, davranış ve hareketler de olacaktır. Ancak bütün bu fıtrî zıtlıklar durgun, boş değil, canlı ve faâl bir muvâzene içinde olacaktır.

Yine bu îtibar iledir ki, sadece imanı hedef alan bir gidişin ilmi kaybetmesi ve sadece ilmi hedef alan bir gidişin de imânı ihmâl ve kaybetmesi vukû bulacaktır.

Yine bu îtibar iledir ki, ilim ve cehil, ikrâr ve inkâr, fazilet ve redâet, &127;21 zulüm ve adâlet. muhabbet ve nefret, mücâdele ve barış içinde olma. gevşeklik ve atâlet muhtevâlı (31 bir tevekküle dayalı yaşayış temposu ve davranış tarzına mukâbil: her şeyi insanın yapabileceği inancına dayalı sabırsız bir sür'at, haşin bir "bozup-yapma, yıkıp-kurma" ihtirâs ve cinneti gibi esasların ve hâllerin peşi peşine gelmesi, münâvebesi de vukû bulacaktır.

Yine bu îtibar iledir ki; hattâ o Müstesnâ varlık, beşerin Medâr-ı iftihârının öğrettikleri dahi unutulabilecek; ama mutlakâ yeniden hatırlanıp yeniden öğrenilecektir. Kezâ; böyle bir cüz'lere ayrılma, bir tahlil, bir çeşitlenme, bir çoklaşma sonunda, elbette bunda da bir yeniden ele alma bir terkib cereyan edecek ve elbette bir ilhâm, bir zuhûr da olacaktır.

Bütün bunlar olmuştur, olmaktadır ve aralıksız olmaya devam edecektir. Hazret-i Mûsa'ya içtimâî ilimleri ve içtimâiyâtın sıhhatle devamını mümkün kılacak olan emirler "On emir", Hazret-i İsâ'ya beşerî münâsebetlerde yumuşaklık, şefkat, muhabbet ve müsâmahâ, sabr u tahammül; Hazret-i Peygamber'e (sav) bütün bu hususlara ilâve olarak ilim, irâde, hikmet, muvâzene, te'lif, terkîb, özlü anlatma (icmâl) ve eksiksiz ifade (tekmîl) bahşedilmiş idi.

Bu îtibar iledir ki; Müslüman olmak diğerlerinden bir bakıma daha külfetli, daha mes'ûliyetli, ama bir o kadar da lâtif ve yüksektir. Zirâ, içtimâî esaslar yanında, muhabbet ve müsâmahâ, hilm-ü şefkat; sabr-u tahammül yanında. ilim, irâde, hikmet, denge, te'lifci ve terkibci olmak gibi daha yüksek hususiyetleri de gerektirmektedir.

Bundan ötürüdür ki; Fizik, Kimya, Astronomi, Biyoloji gibi ilimler sahasında yapılan keşifler, temin edilen terakkiyât, sonunda Levh-i Mahfûz'da tasavvur edilip, Kur'ân-ı Kerim'de kayda tâbî tutulan ve kâinatta yer yer ve peşi peşine tezâhür eden esaslardan bazılarının anlaşılmasına ve genişçe idrâk edilmesine hizmet ettiğinden dolayı, bütün ehl-i keşif ve himmeti tebrik ve takdir gerektir. Ancak, böyle bir hizmetin, kazanç ve muvaffakiyetine mukâbil, Hâlık ve Nâzım'ı inkâr, ilâhî ilhâm ve irşâdı red, insanı ilâhlaştırma, insan irâdesini mutlâk hâkim kılmak gibi bir kayba ve dalâlete düşmekten, insanlığı korumak da icâb edecektir.

Fizik ve Kimya laboratuvarlarında yapılan tecrübelere, öğrenilmiş kanunlara uyularak, fizik, kimya ve biyoloji vak'alarına yeni istikâmetler verilmezse, ibdâ ve ihtirâda (4) bulunmak muvaffakiyetine istinâden, gittikçe sabırsızlaşan, gittikçe hızlanan, gittikçe küstahlaşıp mes'ûliyetsizleşen, bir cüret ve keyfîlik üzere, insanı ve insan cemiyetini dahi, bütün bütün kaybetme ihtimâli var. Evet, değişik tecrübelere tâbi tutulma sath-ı mâilinde yuvarlanmakta olan bugünün beşer ölçülerine karşı, insanın bir "laboratuvar hayvanı", insan cemiyetinin de bir "laboratuvar" olmadığını lâyıkiyle hatırlamak lâzımdır.

Mevcut ilimleri donukluk ve durgunluktan, kuruluk ve abesiyetten kurtarmak; evvelâ ilimlere esas teşkil eden meselelerin lâyıkiyle anlaşılmasına yardım edecek; sâniyen insan irâde ve zihninin payına düşeni edâ, his ve kalbî sezişlerini, bir iç müşâhede ile müşâhede ettirmiş olacaktır.

O zaman işleyen aydın bir enfüs fasîh bir lisân kesilecek ve karşısına konulmuş kâinatı kelime - kelime, satır satır okuyacak, tıpkı bir kitap gibi. Zâten kâinatı bir kitaptan farklı görmek de âdeta imkânsızdır. Hele hele tekvînî emirlerde ilk yaratılan "kalem" olarak anlatılıp da, tenzîlî fermanda da ilk emir "oku" olursa...

Ne var ki, bu mesele, zannedildiği kadar kolay da değildir. Zâhirî ve Bâtınî hassaların faâl ve vak'alar karşısında titiz oldukları nisbette bir duyuş, bir görüş olsa bile, bu hassalardan bir tanesindeki ârıza büyük ölçüde diğerlerini de tesirsiz kılar.

Onun için Kur'ân-ı Mu'ciz-ül Beyân'da körlük, sağırlık ve dilsizlik beraber zikredilir. Zirâ tekvînî emirler gözle okunduğu gibi, tenzîlî emirlerin ilk ma'kes bulacakları esrarlı perde de kulaktır. Ve bu müşâhede ve duyuşa tercüman ise lisândır.

Binâenaleyh, âfâk ve enfüsü göremeyen, kulağına geleni de duymayacak, duysa da anlamayacaktır. Kezâ; kulağına çarpan ilâhî emirlerle uyanmamış bir gönül, Şeriât-ı Fıtriye ile abes olarak iştigalden kendini kurtaramayacaktır.

Demek ki "oku", bir bütünleşmenin ve bütünleştirmenin; bir müşâhede ve değerlendirmenin; bir görme ve onun yanında sezmenin, sonra da bu iç irfâna dili tercüman kılmanın ifâdesi oluyor ki, bizim için bir ilk emir olması, ne kadar mânidardır.

Ehemmiyetine binâen uzun anlatıldı ve yer yer sadet harici mevzûlar kurcalandı.Tekrâren mütalâası bizi ma'zur gösterir ve affettirir ümidini beslemekteyiz.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 29 Nisan 2024
İmsak 04:21
Güneş 05:59
Öğle 13:07
İkindi 16:56
Akşam 20:04
Yatsı 21:35
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Konyaspor 34 36
16. Gaziantep FK 34 34
17. Hatayspor 34 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Girona 33 71
3. Barcelona 32 70
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14
Günün Karikatürü Tümü