Giyim Kuşam Adabı

Bir insan için yeme-içme ne kadar zarûri bir ihtiyaç ise, giyinmek ve toplum içerisinde hoş bir görünüme sahip olmak da o derece önemli bir ihtiyaçtır

İSLAM VE KÜLTÜR 21.09.2020, 17:43 21.09.2020, 17:53
Giyim Kuşam Adabı

Vucut ancak giyim-kuşam yoluyla dış etkenlerden korunur, ayıplardan kurtulur ve güzelliğini kemale erdirir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de “Ey Adem oğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek bir elbise yarattık. Takva elbisesi, işte o hepsinden daha hayırlıdır[1]Allah Sizi sıcaktan (ve soğuktan) koruyacak elbiseler yarattı…[2] Buyrulmak suretiyle söz konusu gerçekler dile getirilmektedir.

Çevresel etkenlere karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bariz fark ise, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanabilme yeteneğine bağlı olarak toplum içerisinde namus, şeref ve haysiyetini muhafaza edebilme kabiliyetidir ki bu da ancak haya duygusunun bir gereği olarak örtünüp, avret sayılan yerlerin muhafaza edilmesiyle mümkündür. Ayet-i kerîme’de “takva elbisesi” diye zikredilen ifadeyle de bir yönüyle bu hususa dikkat çekilmektedir.

Allah’ın vazettiği gayelere uymayan, şerin ölçülerini aşan, insanı takvadan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslamî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ince bir elbise giymiş olan baldızı Esmâ’yı görünce başını çevirmiş ve

“-Ey Esmâ! Buluğa erdikten sonra kadın kısmının -yüz ve ellerini işaret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz” buyurmuştur.[3]

 Ayrıca Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, “giyinmiş oldukları halde çıplak görünen, başka kadınları da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve saçları deve hörgücüne benzeyen tâife-i nisâdan bahisle, onların çok uzak mesafeden hissedilen cennetin kokusunu bile alamayacaklarını” belirtmiştir.[4]

Elbise giymenin temel amacının uygun bir şekilde örtünmek ve hoş bir görünüm kazanmak olduğuna şu rivayetler de vurgu yapmaktadır. Hz. Ömer yeni elbise giydiği zaman: “Avretimi kapattığım, yaşantımı kendisiyle güzelleştirdiğim bir elbise ile beni giydiren Allah’a hamd olsun” der sonra da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i “Yeni bir elbise giyince böyle diyen, eski elbisesini tasadduk eden kimse hayat ve mematında Allah’ın hıfz ve emanındadır” buyururken işittim diye ilave ederdi.[5]

Alkame b. Ebî Alkame annesinin şöyle dediğini nakletmektedir: “Abdurrahman’ın kızı Hafsa başında ince bir baş örtüsü olduğu halde Hz. Aişe’nin yanına gelince, Aişe onun baş örtüsünü alarak yırttı ve Hafsa’nın başına kalın bir baş örtüsü örttü.”[6]

Bir başka rivayette de kadın elbisesinin temel niteliğinin “Kadının kemiklerinin iriliğini erkeklere göstermemek” olduğuna dikkat çekilmektedir.[7] Dolayısıyla cildi gizlemeyen kumaşların altına mutlaka başka bir şeylerin giyilmesi ya da astar dikilmesi de gerekmektedir.

Çalışırken veya spor yaparken de setr-i avrete kesinlikle riayet edilmesi gerekir. Misver b. Mahreme anlatıyor: Taşımakta olduğum ağır bir taşı getirdim. Üzerimde hafif bir elbise vardı. Taş omuzumda iken izarım çözülü verdi. Taşı bırakmadım ve o vaziyette yerine kadar götürdüm. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dön elbiseni al, çıplak bir şekilde dolaşmayın!” buyurdu.[8] Dolayısıyla bugün tesettüre uygun olmayan elbiselerle çarşı pazarda dolaşmayı, çalışmayı ve spor yapmayı marifet sananların büyük bir hata içinde oldukları ortadadır.

Bunun yanında giyim kuşamda kadınlarla erkeklerin birbirlerine benzemeleri de yasaklanmıştır: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadın gibi giyinen erkeğe, erkek gibi giyinen kadına lânet etmiştir.[9]

Rahmet Peygamberi olan Efendimiz'in karşı cinsin giyim-kuşamını tercih edenlere lânet etmesi, herşeyden önce kılık-kıyâfetin öyle sanıldığı kadar basit bir şekilden ibaret olmadığını, ayrıca cinsler arasındaki duygusal yapı bozukluğunun giyim-kuşam taklidi ile başladığını ya da açığa çıktığını göstermektedir. Ne kadar acıdır ki, günümüzde cinsler arası benzeşmeyi daha ileri götürmek ve yaygınlaştırmak maksadıyla çok özel ve ciddî gayretler sarfedilmekte, yatırımlar yapılmakta ve güya ekonomik kolaylık sağlamak için hem erkeğin hem de kadının giyebileceği giysiler üretilip pazarlanmakta; neticede giyim kuşam yönüyle birbirinden ayırt edilemeyen erkekler ve kadınlar çağın modern çirkinleri ve lânetlileri olarak ortalıkta dolaşmaktadırlar. Bir çok değerlerin ayaklar altına alındığı çağımızıda artık insanlığın iflası yaşanır hale gelmiştir. Bu yozlaşma, ancak Fahr-i Kâinât Efendimiz'in uyarılarını ciddîye alıp gereğini yerine getirmekle önlenebilir.

Diğer taraftan giyim-kuşamda örtünme ve tabii süslenme gibi iki temel amaca hizmet etmeyen, gösterişe kaçan ve giyinenin kibrine delalet eden elbise de yasaklanmıştır. Bu hususla ilgili hadislerden bazıları şu mealdedir:

“Kim dünyada şöhret elbisesi giyerse Allah Teâla ona kıyamet gününde mezellet elbisesi giydirir.[10]

“Allah, büyüklük taslayarak elbisesinin eteklerini yerde sürüyen kimsenin yüzüne kıyamet gününde bakmaz.[11]

“Uzatılabilecek elbiseler, izar, gömlek ve sarıktır. Kim bunlardan birini büyüklük taslayıp çalım satmak için uzatırsa, Allah Teâlâ kıyamet gününde o kimseye bakmaz.”[12]

Hadislerde zikredilen şöhret elbisesi tabirini iki yönlü anlamak gerekir. Bu durum kişinin insanlar arasında giyinişi ile isim yapmak ve ün kazanmak; yeni ve süslü elbise giymek suretiyle varlık gösterişi şeklinde olabileceği gibi, eski ve pörsümüş elbise giymek suretiyle zühd ve takva gösterişi yapmak şeklinde de olabilir.[13]

Büyüklük taslamak ve caka satmak gibi menfi tavırlar yanında giyim kuşamda israftan da kaçınmak gerekir. Nitekim Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem,“İsraf etmemek ve kibre kapılmamak şartıyla yiyiniz, içiniz, tasadduk ediniz ve giyininiz[14] buyurmaktadır. Büyük sahabi İbn Abbâs radiyallahu anh da der ki: “Kibir ve israf hatasına düşmediğin müddetçe dilediğini ye, dilediğini giy”[15]

Öte yandan gücü ve imkanları elverdiği halde, sırf tevazudan dolayı lüks giyimi terkeden kişiye Allah Teâlâ’nın herkesten önce hitab edeceği ve cennet elbiselerinin en iyilerinden giydireceği müjdesi verilmiştir.[16]

Bununla birlikte kişinin imkanları nisbetinde kibre kapılmadan düzgün bir kılık kıyafeti tercih etmesinin de gayet tabi olduğu vurgulanmıştır. İbn Mesûd diyor ki Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi cennete giremeyecektir” buyurdu. Kendisine “İnsan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasını ister” denilince Fahr-i Kâinât; “Allah güzeldir. Güzelliği sever. Kibir, hakkı beğenmemek, şımarmak ve insanları küçümsemektir” buyurmuştur.[17]

Başka bir çok rivayette de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kılık-kıyafetin pejmürdeliğini hoş karşılamadığını görmekteyiz. Ashaptan Mâlik b. Nadla adlı zat anlatıyor: Bir gün dağnık bir kıyafetle Peygamberimiz’in ziyaretine gitmiştim. Beni bu şekilde gören Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sordu:

“-Senin malın mülkün var mı?”

“-Evet var, yâ Resûlallah” dedim.

 “-Ne gibi malların var?” dedi. Ben de,

“-Allah bana; deve, koyun, at sürüleri ve arpa, buğday harmanları ihsan etmiştir” dedim. Bunun üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“-Allah sana mal mülk ihsan etmişse, O’nun nimetinin ve ikramının eseri, bizzat üzerinde görünsün.”[18]

Yine Cibril hadisi diye meşhur olan haberde Cebrâil’in Hz. Peygamber ve ashabının huzuruna çıktığı zaman pırıl pırıl bir görünüm sergilediği, saçlarının siyah mı siyah, elbisesinin beyaz mı beyaz olduğu, üstünde başında en küçük bir leke ve dağnıklık bulunmadığı ifade edilmektedir.[19]

Fahr-i Kainât Efendimiz de imkan nisbetinde beyaz giyinmeyi tercih eder bu hususta, “Beyaz renk elbise giyiniz. Çünkü beyaz elbise temiz ve daha hoş görünümlüdür. Ölülerinizi de beyaz kefene sarınız[20] buyurarak müminlerin dirisi yanında ölüsüne bile kendi ifadeleriyle daha temiz ve daha hoş görünümlü olma özelliği taşıyan beyaz renkli elbiseyi tavsiye etmekteydi.

Resûlullah sallalahu aleyhi ve sellem’in yolculuğa çıktıkları anlaşılan bir grup ashabına verdiği şu öğütler de oldukça manidardır: “Sizler kardeşlerinizin yanına varacaksınız; binek hayvanlarınızı düzene koyunuz, elbiselerinize çeki düzen veriniz! Tâ ki, insanlar arasında yüzdeki güzellik timsali ben (şâme) gibi olunuz. Çünkü Allah çirkin görünüşü ve kötü sözü sevmez.”[21]

Peygamber Efendimiz, insanların karşılıklı ilişkilerinde giyim düzeni yanında binilecek araçlara bile çeki düzen verilmesi gerektiğini emretmektedir. Bu tutum bizim anlayışımız, başkalarına saygımız ve sevgimiz, yaklaşımımız, hizmetimizi gören hayvanlara karşı merhametimiz gibi hususlarda muhataplarımıza fikir verir. Dolayısıyla giyilen her çeşit giysinin tertipli ve düzenli olması gerekir. Bunun, çağdaş diye nitelendirilen bazı elbiseleri giyme anlamına gelmediğini de belirtmeliyiz. Bir müslüman için helâl ve haram ölçüsü hayatın bütün alanlarında her şeyin önünde yer almalıdır. Burada, inanan insanların kendi kimliğini ve kişiliğini sergileyen, İslâm’ın öngördüğü tesettürü sağlayan giysilerin son derece önemli ve vazgeçilmez olduğunu bir kere daha hatırlamalıyız. Giyecekler önem taşımasa, yeryüzünde binlerce moda evi ve onların ortaya koyduğu koleksiyonları dünyanın çeşitli ülkelerine şu veya bu şekilde taşıyan büyük ticârî kuruluşlar ortaya çıkmazdı. Ayrıca bazı insanların kıyafetleri bir inancın simgesi sayılmak suretiyle yasaklanma yoluna gidilmezdi. Bir kimsenin giyim kuşamı, karşıdaki muhataba o kişinin şahsiyet yapısıyla ilgili ipuçları verir. Tabiî ki bu yegâne ölçü değildir; fakat önemli ölçülerden biridir. “Düzgün bir kıyafet iyi bir tavsiye mektubudur” sözü bu gerçeğin en güzel ifadelerinden biridir. Çünkü düzgün bir kıyafet insana saygı gösterilmesine ve kendisinin vakur görünmesine de vesile olur. Bu ise dinimizde arzu edilen bir durumdur. Çünkü insanlar böyle güzel görünüme sahip bir kimseye daha yakın olmak ister ve kendisiyle kolayca ülfet etme yolunu ararlar. Böylece kalpler birbirine daha çabuk ısınır ve insan karşısındakine vermek istediği mesajı daha kolayca verebilir. Şu halde tertipli ve temiz giyinmekle kibirlilik ve kendini beğenmişliği ifade eden elbiseleri birbirinden ayırmak gerekir. Ayrıca herkes kendi gücü nisbetinde bunu yerine getirmeli, israftan da mutlaka kaçınmalıdır.

Fahr-i Kâinât sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye ve emirlerinden anlaşıldığına göre giyim kuşamda moda ve lüksün değil, yakışma ve uyum faktörünün belirleyici olması; cinsiyet farkının gerektirdiği tabii ve normal süsün ihmal edilmemesi gerekir. Nitekim saçı olanın bakımına özen göstermesini belirten[22] Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, yarı tıraşlı bir çocuk gördüğünde, “Ya tam taraş edin, veya tamamen saçlarını bırakın” buyurmuş,[23] başın herhangi bir yerinde bir tutam saç bırakılmasını hoş karşılamamıştır.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde de kendisine perde arkasından yazılı evrak uzatan elin bir erkek veya kadına mı ait olduğunu sormuş, kadın eli olduğu söylenince “Kadın olsaydı tırnaklarına kına yakardı” buyurmuştur.[24] Yine Efendimiz, eşarbını başına iki kere doladığını gördüğü Ümmü Seleme vâlidemizi, erkeklerin sarığına benzeme endişesiyle “Bir kere, iki kere değil” diye uyarmıştır.[25] Hatta kadınların kullanacakları parfümlerin kokusunun oldukça hafif olması gerektiği belirtilirken, erkek parfümlerinin ise kokusunun nisbeten daha belirgin olabileceğine müsade edilmiştir.[26]

Bunun yanında ipek ve altın kulanımı erkeklere haram kılınmış ancak kadınlar için giyim ve zinet eşyası olduğu belirtilmiştir.[27] Ayrıca sünnet genel olarak giyim-kuşamda insan veya hayvan resmine müsade etmemektedir. Zira Efendimiz “tasvir ve köpek bulunan evlere meleklerin girmeyeceğini bildirdiği ve resimli örtüleri yırttığı” bilinmektedir.[28] Yine vahşi hayvanların deri ve kürklerinin giyim-kuşam malzemesi olarak kullanılması da Hz. Peygamber tarafından yasaklanmıştır.[29]

Öte yandan erkeklerden sakalın uzatılması ve bıyıkların mümkün olduğu kadar kısa tutulması, böylece de bunun tam tersini yapan müşriklere muhalefet edilmesi istenmiştir.[30] Yine bazı rivayetlerde küffarın veya genel olarak kadınların giyidiği elbise olması gerekçe gösterilerek zağferanla aşırı sarıya boyanmış elbiselerin erkekler tarafından kullanılmasının yasaklandığı görülür.[31]

Bir kısım hadis-i şeriflerde ise kadınların saçlarını kökünden kazıtmaları doğru bulunmamış,[32] ayrıca Allah’ın yarattığı şekli bozarak yüzlerinin ve kaşlarının kıllarını alan, güzel görünsün diye dişlerini seyrekleştiren, cildine dövme yapan, yaptıran[33] ve peruk takan, taktıran kadınlara lanet edilmiştir.[34] Gözlere “ismid” denen sürme çekilmesinin görmeyi kuvvetlendireceği ve kirpikleri besleyeceği için tavsiye edildiğini de bu arada hatırlatmak yerinde olacaktır.[35]

Hulasa giyim-kuşamla ilgili emir ve tavsiyelerden anlaşıldığına göre kişi tesettüre uygun olmayan elbiseleri kullanmaktan kaçınmalı, bu hususta cimriliği ve pintiliği terk ederek imkanlar nisbetinde düzgün bir görünüme gayret etmelidir. Ayrıca kadın ve erkeğin fıtratını bozacak giyim kuşam ile, israfa veya kibir ve gurura sevk edecek kılık-kıyafetlerden uzak durulmalıdır.

 

[1]     A‘râf (7), 26.

[2]     Nahl (16), 81.

[3]     Ebû Dâvûd, Libâs, 31.

[4]     Müslim, Cennet, 52.

[5]     Tirmizî, deavât, 107; İbn Mâce, Libâs, 2.

[6]     Mâlik, Libâs, 6.

[7]     Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, V, 137.

[8]     Müslim, Hayz, 178.

[9]     Ebû Dâvûd, Libas 28; Ahmed b. Hanbel, II, 325.

[10]   İbn Mâce, Libâs, 24; Ahmed b. Hanbel, II, 92, 139.

[11]   Buhârî, Libâs 1, 5; Müslim, Libâs 43.

[12]   Ebû Dâvûd, Libâs, 27; Nesâî, Zînet, 104.

[13]   Alî el-Kârî, Mirkât, VII, 154.

[14]   Buhârî, Libâs, 1; Ahmed  b. Hanbel, II, 262.

[15]   Buhârî, Libâs, 1.

[16]   Tirmizî, Kıyâmet 39; Ahmed b. Hanbel, III, 338, 339

[17]   Müslim, İmân, 147.

[18]   Ebû Dâvûd, Libâs, 14.

[19]   Müslim, İmân, 1; Tirmizî, İmân, 4.

[20]   Tirmizî, Edeb, 46; Nesâî, Cenâiz, 38.

[21]   Ebû Dâvûd, Libâs 25; Ahmed b. Hanbel, IV, 179-180.

[22]   Ebû Dâvûd, Tereccül, 3.

[23]   Ebû Dâvûd, Tereccül, 14.

[24]   Nesâî, Zîne, 18.

[25]   Ebû Dâvûd, Libâs, 35.

[26]   Nesâî, Zîne, 32.

[27]   İbn Mâce, Libâs, 19; Nesâî, Zînet, 40.

[28]   Ebû Dâvûd, Libâs, 45.

[29]   Tirmizî, Libâs, 32; Dârimî, Edâhî, 19.

[30]   Buhârî, Libâs, 64; Müslim, Tahâret, 54.

[31]   Müslim, Libâs, 27, 28.

[32]   Nesâî, Zînet, 4.

[33]   Buhârî, Libâs, 82, 84, 85; Müslim, Libâs, 120; Tirmizî, Edeb, 33.

[34]   Buhârî, Libâs, 83, 85, 87; Müslim, Libâs, 115, 117; Ebû Dâvûd, Tereccül, 5.

[35]   Bk. Ebû Dâvûd, Libâs, 13.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak 05:20
Güneş 06:47
Öğle 13:14
İkindi 16:45
Akşam 19:31
Yatsı 20:52
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13