Zor günlerden geçiyoruz. İnsanın ömrü boyunca karşılaşabileceği nadir günlerdeyiz. Zor günler, insanın imtihanın en bariz zaman dilimleridir. Kişinin bu günlerde ortaya koyduğu tavır onun gerçek kişiliğidir. Yokluk zamanında gömleğin nereden yırtıldığı önemli değil, varlıkta gömlek arkadan yırtılmışsa eğer kişi imtihanını kazanmış demektir.
Batılı güçlerin İslam dünyasında planladıkları bahar görünümlü darbe serisinin son halkası Anadolu coğrafyası için planlanmıştı. Uzun zamandan beri bu hazırlığının yapıldığı âşikardı. 15 Temmuz gecesi bu plan devreye sokuldu. Batı iblis gibidir. İşini hep birilerine yaptırır. Hiç ummadığınız ve beklemediğiniz birilerine. Yine öyle yaptı. Lakin bu sefer herkes biliyordu İblis’in elindeki maşayı.
Ancak planların üzerinde plan yapan Hakk’ın lutfu ile Anadolu İnsanı Edirne’den Hakkariye kadar bu çetin sınavda gömleğini arkadan yırttırdı. Kaybedenlerden değil kazananlardan oldu. Bu noktada tavır alan herkes yalnız kendi onurunu değil, Anadolu’nun ve İslam dünyasının onurunu da korumuştur.
Ancak kazananların yanında kaybedenler de var. Adanmış kimi ruhlar aldanmıştır. Yanılmış ve yenilmiştir. Yanıldıklarını ve bu yüzden yenilecekleri herkes söylerken bu a(l)danmış ruhlar, gurur ve kibirlerinden ötürü dinlemedir. Baktılar ama görmediler. Bildiler ama anlamadılar. Nihayet tarih bir kez daha tekrar etti.
Buradan çıkarılması gereken sonuçlardan biri şudur.
Çıktığınız ve yürüdüğünüz yolun görüntüdeki güzelliği değil, önemli olan istikametidir.
Bilesiniz ki İblis, süsleyerek aldatır.
Tarikat tasavvufa, tasavvuf sünnete, sünnet dine, din ise Hak ve Hakikate yol olmuyorsa bilesiniz ki o tarikat cehenneme giden süslü bir yoldur.
Adanırken aldanmayın.
Yoksa ne mi olur?
İnandığı tanrısı ölenler, aldandıklarını anladıkları gün intihar ederler? Hatta başladılar bile…
Biz yalnız Allah’a inanırız. O ise ölümsüzdür.
İşte bu yüzden “ahmak”lardan değiliz.