Haberin Kapısı
2017-09-25 15:54:15

Barzani Kimin Yanında

Doç. Dr. İbrahim Baz

25 Eylül 2017, 15:54

İnsanlar gibi coğrafyaların da kaderleri vardır. Bu kader, coğrafyada yaşayanları da etkiler. Bizim de içerisinde yaşadığımız Ortadoğu, insanlık tarihi boyunca bir cazibe merkezi olmuş ve bu nedenle Osmanlı Devleti gibi güçlü devletlerin dönemi hariç genellikle köprü gibi sallanmıştır. Şimdi de maalesef böyledir. 

Bunun bir çok nedeni var. Ancak günümüzden bakarak Barzani ve Kuzey Irak üzerinden birkaç konuya temas edebiliriz.

Öncelikle bu coğrafya adını kaybetti. Hicaz, Bilad-ı Şam veyahut Cezire gibi bize ait kavramlar yerine İngilizlerin yakın Doğu dedikleri Avrupa ile Uzakdoğu dedikleri Asya arasında kalan coğrafya için kullandıkları Ortadoğu adını aldı. Biz de bu ismi kullanır olduk. 

İkincisi Ortadoğu, insanları gibi sınırları da ayrıştırılmış bir coğrafya haline geldi. Aşiretler kendini devlet sanmanın yanılsaması içerisinde. Şimdi ise yalnız sınırları değil duygusal anlamda da aralarına sınırlar çiziliyor.

Üçüncüsü ise bütün bunlardan daha önemlisi bu coğrafya irfani derinliğini kaybetti yani tevhidin tecellisi olmaktan uzaklaştı. İçte tevhid olmayınca dışa da o yansıyor. Küpte ne varsa dışarı o sızıyor. 

Bu coğrafyanın bir oyuncusu olarak Barzani ailesi esas itibariyle Sünni ve Nakşi bir şeyh ailesidir ve Müfid Yüksel'in ifadesine göre aslen Siirt'in Şirvan ilçesinden ve Araptır.

Ancak kürtleşmiştir...

Sünni olması itibariyle Türkiye Barzani'yi İran Şiirliği ve PKK dinsizliğine karşı uzun zamandır tercih etmiştir. Başika'daki askerin bulunması ve Kobani'ye Peşmerge için izin verilmesinin arkasında da bu vardı. 

Fakat şimdi durum değişti. 

Düne kadar İran'la işbirliği yapan pkk Amerika'ya yanaştı. İran buna çok bozuldu. Amerika ise Pkk-Pyd'ye üç bin tır silah vererek bölgenin ana oyuncularından biri haline getirdi. Bu silah gücü dünya devletlerinin birçoğunda yok. Dolayısıyla bu durumda Barzani, kendi konumunu korumak ve halkın desteğini almak adına referandum kararına sarıldı. Bu da esasında bilerek veya bilmeyerek büyük oyuna hizmet etmektedir. 

Bu oyun, hem enerji, hem Kürt koridoru hem de Türkiye'nin islam ülkeleri ile arasının fiziki olarak ayrılmasıdır. Tıpkı Türki cumhuriyetlerle Ermeni koridoru gibi...

Hırs, aşk gibidir ve insanın gözünü kör eder. Ben istiyorum demekle devlet kurulmayacağını ve kalınmayacağını en iyi Barzani biliyor asında..

Türkiye bu noktada, kendisini kurtarmak isterken büyük oyuna alet olan Barzani'ye kızgın. Üstelik Musul Telafer ve Kerkük gibi yerlerdeki Türkmenlerin durumu da karışma ve belki bir büyük göç dalgasının Türkiye'ye gelme tehlikesini doğurmuştur. Dünyanın böyle sağır kaldığı bir ortamda Türkiye'nin daha fazla göçmene ekonomik tahammülü azalmıştır. 

Özetle Barzani diğerlerine mukayese ile tercih edilen olmakla birlikle bugün basiretsiz ve şahsi bir kurtuluş içerisine girince ve bu da İsrail başta olmak üzere büyük oyun kurucuların işine gelirken, eş zamanlı olarak Türkiye'nin aleyhine bir durum ortaya çıktı. 

Uluslar arası ilişkilerde dostluk değil çıkarlar esastır. Şimdi durum bu. Yapılan oyunlar görüntüde Türkiye'nin ciddi anlamda aleyhine, lakin sonucu bir hayra vesile olur mu Allah bilir. Zira kaderin üstünde bir kader vardır. Allah mazlumun yanında olanın yanındadır.

Tarih öğretmiştir ki fetih durduğunda fetret başlamıştır. 

Ortadoğu ya işgal altında böyle kan ağlayacak yahut bir fetihle aslını arayacaktır...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.