Haberin Kapısı
2017-07-28 15:50:52

Cahil, Alim ve Aşık

Doç. Dr. İbrahim Baz

28 Temmuz 2017, 15:50

Cahil münakaşa eder.

Âlim ve ârif münazara ve müzakere eder.

Âşık ise müşâhede eder.

Münâkaşa nefsin amelidir. 

Müzâkere ve münazara aklın amelidir.

Müşâhede ise gözün ve gönlün yani kalbin amelidir.

MÜNÂKAŞA CEHALETTİR

Münakaşa, gözün özü değil özgeyi yani ötekini görmesi ve onunla cedelleşmesidir. 

Cesurca...

Ego'nun eğilmez ilkelerinden olan hırsın bütün gücüyle saldırmaktır. 

Yüzüne tükürüldüğünde durmak değil bilakis kudurmaktır.  

Karşıdakinin eksiğini görerek konuşmaktır. 

Onu alt etmenin, küçük düşürmenin, ayıbını ortaya çıkarmanın, yanlışını yalanla karıştırmanın ve nihayet sırtını yere getirmenin yani ezerek galip gelmenin hazzını ve keyfini çıkarmanın mücadelesidir. 

Bilmediğini bilmeyen ama bilirmiş gibi davranan, bilgiçlik satan, sermayesiz yani sattığı kendinde olmayanların işidir.  

Kendinde varlık görmenin varoşlarında dolaşmaktan, varoluşun, ol'manın yolunu bulamamaktır. 

Geceyi saatlerle ölçmek, ömrü nefesle biçmektir.

Ego yani nefse kulluğunun, bütün rütbelerden alâ olan Hakk'a kulluğun önüne bir perde çekmesidir. 

Bir insan bir cahille tartışıyorsa, iki cahil tartışıyordur denilmiştir.

Bu nedenle münakaşada  bir kazanan değil, daima iki kaybeden vardır.

Cahilin hâli cehalettir. 

Şifası ilimdir. 

Bir de gafil vardır ki hâli gaflettir. Şifası ise irfan. 

Cehalet karadır. 

Bu nedenle câhil  ilim ve irfan aydınlığını sevmez. Âlim ve ârifi saymaz.

Zira câhil, kendi câh'ından bile gâfildir.

MÜZAKERE HATIRLATIR

Müzâkere karşıdakinin fazlasını yani aklını ve tecrübesini görüp, doğrularını anlayıp kendi yanlışlarını ve eğriliklerini düzeltmenin yolunu doğrulamanın hasılı karşıdakinden istifâde etmenin gayretidir. 

Münazara da haklı çıkmamın değil hakikati çıkarmanın uğraşıdır.

Bilgi sahiplerinin, bilenlerin ve bilinçli kimselerin yani bildiklerinin kendisine ne çok şey bilmediğini öğrettiği, okudukça ve öğrendikçe kendi cehaletini tahsil etmiş kimselerin işidir. 

Müzakerede soran bilgi ve tecrübe kazanır, sorulan gönül. Her iki taraf da kazanır.

Âlim, âlemdeki her nesnede âlemin sahibine bir alem, bir işaret ve iz bulan ve arkasından yürünecek iz bırakan, hakikati buluşun ve bilişin yol açıcısıdır. 

Âlim, dıştan içe döndükçe ârif olur.

Senden bana.

Bilgiden tanımaya.

İlimden irfana.

Ârif, buluş ve bilişi izleyip önce kendi özünde keşf yolculuğuna çıkan, yolun yordamıyla yorulan, yoğrulan ve öz'lenen, öz'lendikçe hakikat ile sözlenendir.

Hakikatla sözlenenin, sözü hakikat olur. 

Aczini itiraf ettikçe arifâne bir hâl alır.

Ârif için daha yürünecek yol, görülecek hakikatler vardır. 

Zira marifet muhabbetin kapısıdır. 

Marifet muhabbete erince, hakikati görecek göz açılır, müşahede... Kelime-i şehadetin yani Hakk'a şahitliğin şehidi olmak. 

Hakk'la gözlenmek. 

Yaklaştıkça ve yakınlaştıkça Hakk'ın gören göz olması. 

Tevhidin tahakkuku.  

MÜŞAHEDE İMAN-ı KAMİLDİR

Kişi, bizzat kendinin yani üflenen ruhunun peşine düşmesi ve kendisiyle mücadele ve mücahedesinin semeresi olarak müşahedeye varabilir. 

İçine doğru dürüldükçe ve duruldukça...

Başkalarını istismar ederek değil.

Kendi cehdinin semeresi olarak.

Zira şahit olunması gerekene en büyük engel, en büyük rakip hatta en büyük düşman çoğunlukla bizzat kişinin kendisidir. 

Kendiyle kavga etmeyen, başkalarının kurtuluş savaşı üzerinden kahramanlık devşirebilir ancak. Kahraman olamaz. 

Pehlivanlık ünvanı alamaz. 

Müşâhede, gönlün güzellikler üzerinden güzeli görme gayretidir. Kesretteki vahdeti görüp, hayretin artması. 

Hayranlık...

Fiil olan muhabbetin infial etmesi: Aşk.

Müşahede, bilginin bilgesi olmuş, hal ehlinin işidir. 

HAMİŞ

Kendi içinde sana tehlikeli bir mayınlı alan oluşturan, tuzaklar kıran, bombalar döşeyen, düşmeni düşleyen yere serilmesi gereken bir düşmanın var adı NEFS olan. 

Nefsin seni sürdüğü sürgünün uzaklarından ve sarartan ve solduran tuzaklarında kurtaracak, seni sendeki güvenli alana, araziye ve vatana çekecek bir binek var adı TEVBE olan. 

Günahına âhındır tevbe. 

İki kanatlı bir burak: Ümit ve ümit. 

Bir hayalin peşinde pişe pişe yol alıp yanmanın ve kül olmanın neticesinde küll'e vasıl olmaktır müşahede.  Müşahedeye erdinse, artık geride ne münakaşa, ne münazara ve ne de mütalaa edecek konu ve kişi kalmıştır.

Aşık, maşuk ve aşk bir oldu. 

Eğer sen şehrin münakaşasından sıyrılıp münazara ve mücadeleni kendinle yapmamışsan yani hiç Hiraya uğramamışsan savaşın başlamamış demektir önce kendinle. Kendiyle savaşan kentiyle mücadeleye girebilir ancak. 

Mecnun olmayana Leyla görünmez derler. 

Zira Leyla saklıdır ve sırlıdır adı gibi bir karanlığın arkasında, bir bahçenin derinliklerinde. 

Leyla'yı gürdünse nerede olduğuna bakma. Bil ki cennettesin. 

Ve Mecnunsun. 

Nûn'sun...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.