Haberin Kapısı
2020-08-21 23:30:54

Galibiyet Gurbettir

Doç. Dr. İbrahim Baz

21 Ağustos 2020, 23:30

İnsan ünsiyeti unuttuğunda hep en önde, en üstte ve en başta olmak istiyor.

Ötekinin kendisinin yarısı ve hatta aslında aynısı olduğunu unutup, hamurunun bir yoğrulduğunu ve mayasının bir olduğunu bir kenara bırakıp ucub ve kibir denen iblisin iksirini içerek nefis atını dörtnala sürüyor.

Nefsin bu istek ve arzusu, aslında insanın özünde bulunan ve terbiye edilmesi gereken bir hastalıktır. Hz. Adem’in “ebedilik ağacına (Tâhâ, 20/120) uzanan eli, bu arzusunun insanın özünde bulunduğunu ve imtihanın gereği olduğunu göstermektedir.

Ama aynı zamanda Hz. Adem’in tövbesi (Bakara, 2/37), bu hastalıktan kurtularak insanın ilahi huzura dönüşünün iksiri bulunduğunu da göstermektedir.

Özünü yani kendini özgeden yani ötekinden üstün gören ve bu üstünlüğü kendine göre belirleyen İblis ise kibir kapısından küfür şehrine girerken (Bakara, 2/34) tevbe denen dönüşü düşünmediği için o karanlık şehrin kralı olmuş ve kendine sahte bir saray kurmuştur kıyamete kadar kalacak.

Sarayın soytarısı, sarayın savaşçısından her zaman daha fazla olduğundan, bu krala alkış tutanlar sanki ateşe oksijen vermiştir.

İblisin ateşine oksijen veren her insan aslında kendisi de oksijen almıştır benlik ve bencillik bineğini güçlendiren.

Bu binekle yol aldıkça vardığı yerleri kendisinin sanmıştır.

Sonunda öyle bir zaman gelmiştir ki, kendini muzaffer bir komutan gibi hissetmeye başlamıştır.

Muzaffer yani galip…

Geride bıraktığı ve mağlup ettiğini zannettiğini sandığı mazlumların mahrumiyeti gözüne gözükmemiştir bile.

Kalbinde bir acı, bir merhamet, bir hüzün ve bir nedamet duymamıştır.

Zaten nedamet duysaydı, geri dönerdi tevbe kapısından kulluk şehrine…

Galibiyet gururunu artırırken, gözlerinin görmediğini bilememiştir bile.

Bakmış ama görmemiş...

Duymuş ama dinlememiş...

Bilememiş ve anlayamamıştır.

Bütün sanal galibiyetlerin gurbet, mağlubiyetlerin ve yenilgilerin yurt olduğunu ne bilebilmiş ne de anlayabilmiştir.

Ne ilim ırmağından bir tas su içmiş, ne de irfan denizinde bir inci almıştır.

Hz. Âdem, yanlış yerde bulunmanın ve yanlışa el uzatmanın galibiyet değil yenilgi olduğunu anladığı için aslına yani yurduna dönmüştür.

Yaratana yönelmiştir.

İblis ise aslından uzaklaşmıştır...

Hz Adem’in öğrettiği tevbe, topraktan olduğunu bilmek ve alnı toprağa koyma tevazusudur.

İblisin öğrettiği ucub ve kibir ise, aydınlık sanarak hırs atını ateşe sürmektir…

Bir işe başlarken besmele çekildiğinde, o işin gerçek başaranı yani galibi Allah olur. Onun vesilesi olan kul ise, sonunda galibiyetin gururunu ve gurbetini değil hamdini ve şükrünü dillendirir.

İşte bundandır ki fetih ruhuyla yetişen ve bunun bir gereği olarak hicreti bir hayat tarzı edinen Endülüs müslimanları Cebel-i Tarık’tan sonra vardıkları yeni yurtlarında kurdukları bir inci güzelliğindeki el-Hamra sarayının dört yanını ilahi fermandan (Yusuf, 21) aldıkları ilhamla bezemişlerdi:

La Gâlibe illallâl yani Allahtan başka galip olan yoktur…

Bütün fetihlerimiz, başarılarımız, saraylarımız, malımız ve mülkümüz ve hatta bizzat biz kendimiz Allah’a aitiz ve ona döneceğiz.

İşte bu anlayıştır ki yedi yüzyıl yaşatmıştır Endülüs Müslümanlarını Endülüs’te…

Çünkü onlar anlamışlardır ki: İnsanının zaferi ve galibiyeti kendinden bilmesi, aslında gurbeti ve garipliği; yenilgisi yurdudur.

Dönüş daima Galip olanadır.

Ondan geldik ve ona döneceğiz (Bakara, 2/156).

Bu dünyada ona ait olduğunu bilme, ona ve onun rızasına yönelmek ise hicrettir.

Lut peygamber gibi bu dünyaya ait bütün çirkinlikleri, gözü ve gönlü perdeleyen süsleri bir kenara bırakıp “ innî muhacirun ilâ Rabbî” (Ankebut, 29/26) diyebilmek. Ben rabbime doğru giden bir muhacirim...

İşte bu, derviş duruşudur.

Bütün Müslümanların muhtaç, insanların aç olduğu duruş.

İnsanı gurbetten sılasına davet eden bir duruş…

Elindeki mal, makam ve mülkün galibiyet gururunu yaşayan modern insan, âh bir öğrenebilse derviş duruşunun anlamını.

Ne kadar gurbette ve ne kadar garip kaldığını…

1442 Hicri yılı bu bütün gurbetlerden sılaya dönüşün başlangıcı olur inşallah...

Yorumlar (1)

Nawşar Yeşil 4 Yıl Önce

Allah razı olsun sayın hocam.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.