Haberin Kapısı
2017-10-30 16:32:06

Hangi Zaviyeden Bakmak -2

Muhammed Yılmazsoy

30 Ekim 2017, 16:32

TÜRKİYE: 

Türkiye 2000’e kadar batı bloğu tarafında yer aldı. Bu sebeple batı bloğu ile olan ilişkileri, kendisiyle birçok ortak kültürü taşıyan birçok alanda dokusunun uyuştuğu, Ortadoğu’ya mesafeli yaklaşmasına sebep oldu. Türkiye; İran, Irak, Suriye ve İsrail ile ilişkilerini kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye başlamış ve ABD’nin istekleriyle kendi çıkarları çakıştığında, Amerika’dan gelen baskılara direnç göstermeye başlamıştı.

Türkiye bu bölgede komşularıyla işbirliği eksenli bir politika gütmeye başladı.

Bu coğrafyadaki her devlet stratejik konumları gereği, güvenlik sorununu öncelemişlerdir. Müstekbir güçler çeşitli bahanelerle bu bölgedeki sorunlu konuları kaşıyarak bölge dinamiklerinin bağlantılarını engellemeyi amaç edinmiştir. Bir ailedeki fertlerin küsmesi gibi Ortadoğu ailesi birbirine küsmüş, küstürülmüştü. Bu bilinçle Türkiye komşularıyla sıfır sorun politikası uygulayarak bölgenin kırılgan yapısını tamir etme gayretinde olmuştur. Bölgedeki coğrafik ve demografik yapının bölünmesi hatta parçalanmasının kendinin de beka sorunu olduğunun bilincinde olarak bir politika yürütmeye başlamıştır. Burada yapılacak her değişiklik, bölünme ve parçalanma, Türkiye’nin hem iç dinamiklerine hem de Dış politikalarına direkt etki etmekteydi.

Buna karşılık Batı, Türkiye’nin kendi eksenlerinden kaydığı yalanını pompalamaya başlamıştı.Öyle bir siyaset güdülmeliydi ki hem bölge ülkeleriyle ortak çıkarlarını geliştirirken hem de batıya sırtını dönmemeliydi. Nitekim de bu siyaseti başarıyla devam ettirdi ve halada devam ettirmektedir.Son gelinen noktada Suriye sorunu,Irak sorunu,İran sorunu İsrail-Filistin sorunu, Abd-Avrupa sorunu,İçerdeki hainler ve batı sempatizanları sorunu,Terör sorunu, ekonomik, askeri ve siyasi sorunlara rağmen Türkiye bölgede yapılacak coğrafik ve demografik bölünme çalışmalarında hem kendinin hem de bölgenin istikrarı lehine irade koymaya başladı.

Abd ,İsrail ve Avrupa kendi içlerinde sıkışmaya ve istikrarsızlaşmaya başlamışlardır. Bu durumdan kurtulmalarına vesile olabilecek en büyük imkanı Ortadoğu üzerinde kontrol sahibi olmak vermekteydi.Ortadoğu’da küçük devletçikler oluşturarak bölgenin zenginliklerinden azami istifade etmek ve kendi istikrarsızlıklarını belli ölçüde bu vesileyle çözmeye çalışmak olduğunun bilincindeler. Yani buradaki her türlü değişiklik, bölünme ve parçalanma, hem batının hem de Ortadoğu’nun beka meselesidir.

Ortadoğu kendi haline bırakılırsa konumu ve Allah Azze ve Celle’nin bu bölgeye bahş etmiş olduğu zenginlikler vesilesiyle süper güç olacaktır. Batı ise, Ortadoğu’ya el açacak konuma düşecektir.Türkiye konumu ve tarihsel tecrübesi ile bu bölgenin istikrara kavuşmasında çok önemli bir konumdadır.Tüm bunlar ışığında komşuları aleyhinde planlanan her fiili eylem,Türkiye’nin müdahalesiyle karşılaşacaktır.

1.Türkiye’deki Bazı İslam’i Hassasiyete Sahip Olan Kürtler:

Bir kısım İslam’i hassasiyete sahip Kürt kardeşim şöyle diyor. Barzani ailesi; İslam’i eğitim almış ve tasavvufta Nakşibendilik yolunun Halid’i koluna mensuptur. kardeşlerimiz bu girişi yaptıktan sonra, Barzani neden bağımsız bir Kürt devleti için karar alıp referanduma gitmesin? Diye sorarlar. Bağımsızlık;Türk’ün hakkı, Arap’ın hakkı olduğu kadar Kürt’lerinde hakkı değilmi dir? Derler

Bir kısım Kürt kardeşim: Güney Kürdistan halkı, Kürdistan bağımsız olsun mu olmasın mı diye referanduma gidiyor.Bu halkın kararı ve sandıkta ne istediklerini belli edecekler. Komşu ülkeler de sandıktan çıkan sonucu kabul edip, buna saygı göstermelidir. İran ve Türkiye bu kararı tanımazsa ABD ve İsrail destek çıkar. Böyle bir durumda ABD ve İsrail Kürtlerle ilişki kurar ve bu da Kürtlerin zararına olur. Bu yüzden İran ve Türkiye bu kararı kabul ederek, ilişkilerini sürdürmeli. Bu durum her iki ülkenin de menfaatine olur.)

Diğer bir kısım İslam’i hassasiyete sahip Kürt kardeşim çıkar medyada “Oradaki (Kürdistan) halk kendi kararını kendisi verecektir

Barzani Neden bağımsız bir Kürt devleti için referanduma gitmesin?

Bu soru ile Barzani’ye destek olan saf kardeşim! Bu bölgedeki Halkları büyük bir aileye benzetip sonrada, Aileden ayrılacağını söyleyen kişinin, ailesini nasıl zor bir duruma düşürüp düşürmediğini hesap etmesi gerekmez mi? Madem aile diyorsun aile ile istişare etmesi gerekmez mi? İstişare sonucuna saygı duyup ona göre davranması gerekmez mi?

Bağımsızlık;Türk’ün, Arap’ın hakkı olduğu kadar Kürt’lerin de hakkı değilmi dir?

Mevcut durum ile bağımsızlıktan sonraki durum hakkında tefekkür ettiler mi? Batının özellikle Abd ve İsrail’in yani Hristiyan ve Siyonistlerin desteklediği bu referandum da sorulması gereken esas sorular şunlar değilmi dir.

Müslüman devletlerin içerisindeki sorunların, çözüm mercii Müslüman devletler olması gerekmez mi? Irak anayasasında, Kuzey Irak’a mahsusen, özerklik tanınmışken, Irak, Türkiye,İran ve Diğer devletler Barzani’yi muhatap almışken, Barzani ile üst düzey antlaşmalar imzalamışken neden Katil Abd, Terörist İsrail ve Avrupa birliğine bel bağladın?

Katil Abd, Terörist İsrail ve Şaşkın AB, sömürgecidirler. Bu coğrafyaya düşman olan bu devletler, senin bağımsızlık kararı alman halinde seni tebrik edip elde ettiğin gücü ve zenginliği terk edip, seni kendi haline bırakacaklar mı?

Yoksa bu bağımsızlık kararının neticesinde ve senin sayende, bölgedeki istikrarsızlıkları ve kaosu daha da arttıracak imkanı elde etmeleri mümkün hale gelmiş olabilir mi? 

Bir kısım Kürt kardeşim:”İran ve Türkiye bu kararı tanımazsa ABD ve İsrail destek çıkar. Böyle bir durumda ABD ve İsrail Kürtlerle ilişki kurar ve bu da Kürtlerin zararına olur. Bu yüzden İran ve Türkiye bu kararı kabul ederek, ilişkilerini sürdürmeli.” Diyor. Ey siyasetle uğraşıp ta bu milletin yönetimine talip olan, saf ve bölgenin gelişmelerinden habersiz kardeşim!  Türkiye ve İran hiçbir zaman Kuzey Irak ve Barzani ile ilişkilerini kesmedi.Lakin Barzani de, katil Abd,Terorist İsrail ve Şaşkın AB ile hiçbir zaman ilişkilerini kesmedi ve hep ilişki içerisinde koyun koyuna günümüze kadar geldiler.Bu anlattıklarımı yalanlayabilecek misin? 

2.Türkiye’deki Marksist Leninist ve Milliyetçi Kürtler:

Bu kesim ise IKBY’nin yapacağı referanduma hem karşı hem de karşı değiller. PKK kendileri olmadan alınmış bir karar diyerek karşı çıkarken, PKK partizan ve sempatizanları referandumu destekliyorlar. Bu ilk adımı kazanmanın neticesinde kendilerinin yapmayı planladığı diğer evreler için örnek teşkil edecektir diye düşünmekteler.

Hülasa:

yukarıda  özet olarak belirtilen bilgiler ışığında, meseleye nasıl bakmalıyız? Öncelikle Ortadoğu bizim hinterlandımızdır. Bu bölgede zenginlik, coğrafik ve stratejik üstünlük, Dinlerin ve kültürlerin beşiği olarak yüklendiği misyon, Türkiye ve diğer bölge ülkelerini göbek bağıyla birbirlerine bağlar. Amerika ve AB burada çeşitli terör örgütleri Kurarak veya terör örgütlerini destekleyerek hem bu bölgenin zenginliklerine hem de konumsal ve stratejik üstünlüğüne göz dikmiştir. Bu hedeflerini ve planlarını hayata geçirmek için de hem etnik unsurları kullanıyor hem de küllenmiş sorunları kaşıyarak istikrarın bozulmasına çalışıyor.Bu hedeflerini hayata geçirirken yerel ve kullanabilecekleri aktörleri çeşitli vaatler ile kendi saflarına çekmektedir. Bu yerel aktörlerin Kürt,Türk,Arap olması önemli değildir. Bu emperyalist güçlerin her ırktan zayıf halkalar bulabileceklerine tarih şahit olmuştur ve de olacaktır. (Örnek. Günümüz aktörlerinden, Türk’lerden feto, Arap’lardan, Suud ve BAE prensleri, Sisi, Kürt’lerden Muhammed Kesnizani, Apo, Salih Müslüm v.s ). Gerek İslami hassasiyetle gerekse olup bitenlerin farkında olan birileri olarak meseleye bakalım. IKBY lideri mesut Barzani referandum yaparak neyi kazanmayı umdu. Bu referandumu, arkasından bağımsız Kürt devleti kurmayı umarak yaptıysa, bu bölgedeki bölünmenin,sadece İsrail ve ABD’nin işine yarayacak olan bir durumu ortaya çıkaracağını bilemeyecek kadar aptal mı? Bağımsız Kürdistan diyerek Kürt halkını ve bölgeyi Amerika ve İsrail’in insafına bırakmış olmuyor mu? Katil Amerika,Terörist İsrail ve Şaşkın AB senin karakaşın ve karagözüne mi yardım ediyor.

Bu coğrafyanın güçlerinin bir araya gelmesi gerekirken, neden bölgenin altına dinamit koyuyorsun!  Kendini konumlandırdığın Halid’i kolunun hakkını verip oradaki Kürt ve Müslüman kardeşlerimin ihyasına neden çalışmıyorsun. Bölge ülkeleriyle ilişkilerini daha da arttırıp tebaa’na faydalı olup bu bölgenin bir aktörü olarak kalman daha iyi olmaz mıydı? Vesselam.      Selam ve dua ile

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.