Haberin Kapısı
2016-07-27 16:24:03

Özgürlük ve Tefekkür

Muhammed Yılmazsoy

27 Temmuz 2016, 16:24

İbret almak maksadıyla, gözlerinizi kapatıp bir an için; kutsallarınızın, değerlerinizin, vatanınızın, namusunuzun, emniyetinizin hele hele özgürlüğünüzün şu an bu milletle bu ümmetle uğraşan şer güçler (ABD, AB, İSRAİL, RUSYA, v.s.) tarafından elinizden alındığını TEFEKKÜR EDİN…

Hatta gelin beraber tefekkür edelim. Gözlerimizi kapattık ve açtık, Düşman postalları her türlü değerimizin üzerinde! Bize her türlü zulmü reva görüyorlar! Yanı başımızda tecavüzler oluyor, kutsallar ayaklar altına alınıyor başımızı kaldırıp, müdahale etmek istiyoruz lakin zalimlerin postalları yüzümüzde! Namusumuz kirletiliyor, müdahale etmek için zıplıyoruz, dipçikler suratımızda!.. Camilerimiz ahır yapılıyor, Kitabımız pis, necis insanların ayakları altında… Bizi biz yapan kutsallarımız, değerlerimiz; bu ümmet, bu vatan ve vatan evlatları, yüzyıllarca biriktirdiğimiz imar ettiğimiz her şey… O kadar hoyrat bir biçimde çiğneniyor ki!.. Allah’ım bu şekil bir durum nasıl olur?..  nasıl bu duruma geldik?.. Yoksa... yoksa rüya damıyız?.. Bu yaşadıklarımızın hepsi bir şaka mı?.. İnsan nasıl bu kadar alçalabilir?.. İş işten geçmiş, pişmanlığın fayda vermediği bir noktaya gelmişiz… Ne yazık ki, dışarıdaki efendiler ve içerideki kuklaları kazanmıştır… Bundan sonra özeleştiri yapsan ne?.. yapmasan ne?

Pişmanlıklar… Sorular… Sorular. Derken bunun bir tefekkür olduğu aklımıza geliyor. Ümit ve ümitsizlik arasında tekrar gözümüzü kapatıp açsak, acaba bu kaostan kurtulabilir miyiz… Gözlerimizi kapatıp Rabbimizin bizi böyle bir zillete düşürmemesi ümidiyle açıyoruz…  Elhamdülillah!.. Her şey her yer güllük gülistanlık. Bu hal karşısında gözlerimizden yaşlar gelerek Rabbimize, bizi böyle bir duruma düşmekten muhafaza ettiği için, secdeye kapanıp, sonsuz hamd u senalar ediyoruz.

Buranın emeğine,işgücüne,yerüstü ve yer altı zenginliklerine;kutsallarına,

değerlerine,vatanına, namusuna v.s. göz diken dış mihraklar ve buradaki bizden görünen işbirlikçileri farz edelim bu emellerine ulaştılar… Bu vatanın bu ümmetin her bireyi, tüm haklarını kaybederek bu zalimlerin insafına kalacaklardı. Cezayir’de, Afganistan’da, Irak’ta, Filistin’de, Suriye’de, Mısır’da, Arakan’da, yapmış oldukları zulümleri biz Müslümanların sadece izlemek durumunda kaldığı her türlü suç, onlar için suç olmaktan çıkacaktı. Zülüm ve tecavüzlerini meşru bir şey yapıyormuş inancıyla yapmaya başlayacaklardı. Bu işgali çeşitli bahanelerin arkasına saklayarak tüm Dünyanın gözünün içine baka baka ve yaptığını da haklı bir zemine oturtarak bu zulüm ve tecavüzlerini sürdüreceklerdi. Onların elinde artık birer et yığınından başka bir şey olmayacaktık. Kalk! dediklerinde kalkan, yat! dediklerinde yatan, otur! dediklerinde oturan, gül! dediklerinde gülen ve hiç ama hiçbir değer verilmeyen bir millet derekesine düşecektik.

Eğer darbe başarılı olsa idi, milletimizin maruz kalacağı  en iyimser tablo bu olacaktı. Her kesimden milletimizin işin farkında olan evlatları, yöneticileri bu vatanın yukarıdaki tablo ile karşı karşıya olduğunu hisseden herkes,Allah için, vatan ve millet için silkindiler. Tüm iç ve dış zalimlere karşı kıyama kalktılar. Bu kıyam ümmetin, mazlumların ve yetimlerin dualarının vesilesiyle başarılı oldu.

Darbe girişimi püskürtüldü ve darbeciler çözülmeye başladı. Alınan tedbirler neticesinde, bu darbe ve muhtemel kalkışmaların önünün kesilmesine yönelik kararlılık, umut verici bir şekilde devam etmektedir. Yukarıdaki senaryonun hayat bulmaması adına birlik beraberlik vurgusunu güçlendirmemiz gerektiğinin altını çizmek gerekiyor.

Darbelerle geçmiş bir yakın tarihimiz olmasına rağmen, elimizdekilerin yani sahip olduklarımızın korunması gerektiği fikri bu kalkışma vesilesiyle, millet nezdinde acı ve önemli bir tecrübe şeklinde vücut buldu. Bitti mi? Hayır bitmedi… Belki de daha yeni başlıyor. Batının tüm kalemşörleri darbenin bastırıldığı haberinden sonra, Türkiye ile ilgili eteklerindekileri döktüler.

Çoğu ülkeler olayların seyrine göre tavır takındılar. İşte tam da burası en az darbecilerin kalkışması kadar önem arz etmektedir. Benim batının bu ikircikli tavrından okuduğum, Türkiye’yi kendilerinin istediği noktaya çekinceye kadar bu tür kalkışmaların her alanda ve zamanda olabileceği yönündedir. Bu arada dost olacaklar, iyimserlik yüzlerini ortaya koyacaklar, her şekilde bu darbe girişiminin karşısında olduklarını deklare edecekler ama; Türkiye’nin ayağını kaydırma çalışmalarında, milim dahi geri adım atmadan düşmanlıklarına devam edeceklerdir.

Değerli kardeşlerim,yukarıdaki satırlarda durum tespitini senaryo vasıtasıyla elle tutulur hale getirmeye çalıştım. Bu durum tespitini, “bundan sonra neler yapabiliriz?” için yapmak gerekiyordu.

Bu durumu sınıflandırarak anlatmamız işimizi kolaylaştıracaktır.

Her şeyden önce yapacağımız işlerimizde zihnimiz, fikrimiz Paranoya’dan uzak bir durum ve bilinç içerisinde olmalıdır.(Hem devlet, hem de millet olarak). Bu darbe girişiminin arkasında olan iç ve dış güçlerin, bizim hakkımızda ki düşmanlıklarını bilmemiz ve buna göre hareket etmemiz, ayağımızın kaymasına engel olacak ve gafil avlanma riskini ortadan kaldıracaktır. 

Devletin yapması gerekenler:

1.Kendisinin de farkında olduğu bu güçlerin emellerinin farkında olarak bu farkında lığı devamlı olarak diri tutmak.Unutmamak! Unutturmamak!..

2.Cumhuriyet tarihi boyunca dış mihrakların bu milletin arasına soktuğu halen de bu çalışmalarına tam gaz devam ettikleri bu ortamda Türk,Kürt,Arap,Laz; Sünni, Alevi, mezhep ve meşreplerin yani tüm milletimizin arasındaki ayrı - gayriliği ortadan kaldırmak.

3.Bu milletin Her ferdinin, kendilerini 1.sınıf vatandaş hissetmelerini sağlayıcı tedbirler almak.

4.Şu an canlanmış olan İstiklal mücadelesi ve Çanakkale ruhunu devamlı canlı tutacak çalışmalar içerisinde olmak.

5.Muhtemel kalkışmalara karşı devletin tüm birimleriyle milleti hızlıca organize edebilecek tedbirler almak, Afet ve acil yardım birimleri gibi;birlik beraberliğimize olası kast durumlarında, millet ve devletin aynı hedef doğrultusunda bir araya gelebilmesi için koordinasyon birimleri veya merkezleri oluşturmak.

6.Asker,Polis tüm kolluk kuvvetleriyle milletin kaynaştırılmasını sağlayarak, milletin kolluk kuvvetlerine, kolluk kuvvetlerinin de milletine yabancılaşmasının önüne geçmek.

7.Bir milletin devlet olması, medeniyet seviyesine yükselebilmesi, Eğitim ayağının halka iyi verilmesiyle alakalıdır. Mevcut eğitim politikaları bu hassasiyet ve liyakat ölçüsünde düzenlemek.

 8.Üniversitelerdeki parti ve gurupların yuvalanmalarının, kendilerinden olup ta, layık olmayanların, layık olmadıkları halde, o gurup veya partilerden olması neticesinde, akademisyenliğe alınmaları üniversitedeki eğitim seviyesinin düşmesinin en önemli durumlarından biridir. Layık olup çeşitli ayak oyunlarıyla bu tür haksızlıklara uğratılmış olanların, küstürülüp heba edilmemeleri için düzenlemeler yapmak.

(Not:Küstürülenlerden biri de benim.)

Halkın yapması gerekenler:           

1.Şer güçlerin, bizim vatanımız ve değerlerimiz üzerinde, çeşitli işgal planları yaptıklarının unutulmaması.

2.Müslümanların kalesi olan bu topraklar da düşerse, İslam’ın izzetini ayağa kaldıracak bu zamanda başka bir ümmetin  olmadığının farkında olmak.

3.Kendisine özgür olmak mı? yoksa esir olmak mı? yönünde telkinler yaparak, özgürlük bilincini diri tutmak ve tutturmaya vesile olmak.

4.Paranoyaklaşmadan, bu iç ve dış düşmanlar tehdidini gündemde tutarak, halkın ve kendisinin elle tutulur bir bilince kavuşmasına vesile olmak.

5.Bu mücadelenin sadece devletin mücadelesi olmadığını, bilakis bu milletin de mücadelesi olduğu gerçeğini unutmayıp, unutturmamak. Gerektiğinde devletin koordinasyonuna hızlıca tabi olmak, olunmasına vesile olabilecek çalışmalar içerisinde bulunmak.

6. Ayrıştırmaya değil, birleştirmeye yönelik bir gayret içerisinde olmak.

7. “Aynı gemide” bilincinde olmak.

9.  Ben bilincinden, biz bilincine geçmek.

Yukarıda karınca kararınca anlatmaya çalıştığım tespitler ve alınması gereken önleyici çalışmalar hakkında çok kimsenin ekleyecekleri muhakkak olacaktır.O tedbir ve tavsiyeleri de kendileri sorumluluk bilinci çerçevesinde söylemelidir.Tarihe not düşmelidirler.

Sonuç olarak; devleti ve milletiyle bölünmeden, parçalanmadan bir ve tek yürek olarak düşmanların emellerinin bilincinde olarak TEK VÜCUT,TEK YÜREK,TEK SES OLURSAK bu millet ve tüm İslam ümmeti, Allah’ın İzniyle payidar olacaktır.                                                                                     Not:Sayın Cumhurbaşkanımızdan ikinci bir emir gelinceye kadar meydanlardan inmemeliyiz!.. 

Selam ve dua ile

İSTİKLAL MARŞI

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.