Haberin Kapısı
2017-09-16 16:00:07

Yaşam Dansı

Muhammed Yılmazsoy

16 Eylül 2017, 16:00

Bizler bu dünyaya kendi rengimizi, ırkımızı, anne - babamızı, dilimizi, fakir veya zengin olarak gelmemizi, hatta insan olarak gelip gelemeyeceğimizi bile, seçme yetkisine sahip olmadan geliyoruz. Hangi ülkede doğmuşsak o ülkenin değerlerini içselleştiriyoruz. O ülkenin kültürünü sahipleniyoruz ve aidiyetimizi bizim dediğimiz vatan için kullanıyoruz. Yeryüzüne bu zamana kadar gelen kavimleri incelediğimizde, genel de her gelen yöneticinin “Biz onlardan daha üstünüz, bizim şanlı tarihimiz var” ön kabulü ile insanları ayrıştırdığına şahit olmaktayız. Bu yönlendirmelerle insanların kafalarını karıştırmış ve neticesinde de, insanlar üstünlük davası gütmeye başlamışlardır. İspanyol’lar Amerika’yı keşfettiklerinde Amerikan yerlileri olan Kızılderilileri ilkel (Tartışılır) olarak kabul etmişler ve kurtarıcı rolüne soyunmuşlardır. Kendi kendilerini kurtarmaktan aciz olan bu kavimler kendilerinde olmayan (belki muhatabında olan) bu şartlanma ile Kızılderili kavmini yani o toprakların yerlilerini katletmişlerdir. İngilizler, Fransızlar, Portekizliler ekonomik ve askeri açılardan daha zayıf olan kavimlerden daha üstün olduklarını dile getirerek, her türlü zulmü ve sömürüyü yapmaya kendilerini inandırmaya çalışmışlardır. Bu yetmiyormuş gibi başkalarını da inandırmaya çalışmışlardır. Özellikle filmlerde Hintli, Afrikalı, Arap kökenli olanların, zayıf insanlar oldukları yönündeki propagandaları izlediğimizde, bu insanların “Sahip” hitabı ile aşağılanıp, bu kavramla özdeşleştirilmeye çalışıldığını açıkça görebiliriz. Bu örnekleri şu sebeple veriyorum. Şöyle düşünün; bu dünyaya hiçbir üstünlükle gelmiyorsunuz, ama zihninizi bulandırıp karıştırdıklarında kendinizde üstünlük varmış hissine kapılıyorsunuz ve bir süre sonrada bu duruma inanıyorsunuz. Tam da bu noktada insanların ben daha üstünüm sen daha düşüksün kavgaları başlıyor. Öyle bir dönem geliyor ki, üstünlüğe olan inancın artık bir din gibi olmaya başlıyor. Afrika, Amerika, Asya, Avustralya yerlileri, Çingeneler düşük insanlar olabiliyor. Hatta daha ileri gideyim, bu hastalıkta her kavim bir diğerini düşük, kendilerini ise üstün olarak nitelemeye başlıyor.

    “Her insanın gönlünün bir yerinde, çok derinlerde bir istek vardır. Anlamlı ve coşkulu bir şekilde yaşamak. Bu isteği gerçekleştirmek kolay değildir; önce anlamlı ve coşkulu bir yaşamı hak etmek gerekir. Hak edebilmek için kişin kendi içindeki olumsuzluklarla güçlü bir savaş vermesi gerekir.”(Doğan cüceloğlu- Savaşçı)

    Kızılderili bir bilge olan Don Juan (Don Huan)  “Ölümün kol gezdiği bu dünyada insanların ancak kararlar almaya ve uygulamaya vakti vardır.”

    Bizler Müslüman’ız. Uzakdoğu sanatları ile alakalı bir seminerde “ Hıristiyanların bize acıdıklarını keşke onlar da (Müslümanlar) hidayete gelse, Hıristiyan olsa dediklerini duydum. Kendilerini hak yolda, biz Müslümanları da batıl yolda görmekteler. Müslümanlar olarak; en son din ve en son peygamber bize geldi ve bu Dünyada herkese adalet getirdi şeklinde inanırız. Hıristiyanlar dâhil tüm dünyadaki dinlerin ve mensuplarının hidayet bulması için İslam’a girmelerini isteriz. Bu isteğimizi, Allah’ın emir ve yasaklarını bizlere sunan kitabımız; Kur’anı Kerim den alırız.   Fakat bu isteğimiz karşı tarafın kutsalını küçümsemek onların kutsallarını aşağılamak şeklinde olmamalıdır.

    İnsanların birbirlerini dinlediği ve kendi fikirlerini söylerken muhatabı tarafından o fikre katılmıyorsa bile, kendisinin bir değer olarak kabul edildiği bir dünyayı sanırım arzulamak gerektir diye düşünüyorum.

   Bu arzu ideal gibi görünebilir. Belirli düzeylerde mesafeler kat etmek adına, insanların birbirlerini dinlediği, anlamaya çalıştığı bir dünya, yanlış anlamaların, zulmün ve çatışmaların azalacağı bir dünya olacaktır.  

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.