KURTULUŞTA ÖNCELİKLERİMİZ NE OLMALIDIR?

İnsan bozulunca her şey bozulmakta, insan düzelince her şey düzelmektedir. Öyle ise insanımızın kurtulması için insanımızın düzelmesine çalışmak gerekmektedir. Ama insanımızın kurtulmasına nereden başlanmalıdır?

İnsanımızın, “kökü mazide olan âtî” düşüncesiyle, maddesi ve manası, cesedi ve ruhu, aklı ve vicdanı ile ele alınarak yetiştirilmesi gerekmektedir.

Bütün kurumlarımızın batının istilası altında olduğunu idrak edip idrak ettirmek için yeniden millî mücadele başlatmak gerekir.

İnsanımızın yetişmesi ailede başlar, aile ile uyum içinde insan fıtratına ve Fâtır’ının/Yaratan’ının insan için gönderdiği ilâhî sisteme uygun öğretimin ve eğitimin verildiği okulda devam eder.

Ailenin, erkek ile kadının birbirleriyle kavga eden değil, birbirlerini dengeli bir şekilde tamamlayan, çocuklarına örnek olacak şekilde yetişmeleri için onların başta Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) olmak üzere İslam büyüklerinin aile yapısını tanımalarını ve izlemelerini sağlayan, ahirette de devam eden mukaddes yuva olmasına önem vermek!..

İlk önceliğimiz, insanımızın bu hedefe yönelik öğretim ve eğitimini sağlamaktır.

Öğretim ve eğitim doğru rayına oturtulmadıkça kurtuluş mümkün değildir. İşte bundan dolayıdır ki Allah Teâlâ, bütün asırlara da hitaben önce “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” diye emretmiştir.

İlk emrolunduğumuz farz, imandır. Farzdan önce farz da bu “Yaratan Rabbinin adıyla oku” emrine göre çareyi ve çevreyi okumaktır. Yaratılanı, Yaratan’ın bakışından tanımak en isabetli olan yoldur.

Türkiye’de okumaya başlayacağımız ilk çevre, gençlik çevresidir. Burada “Gençliği nereden nereye hangi bilgi anlayışı ve hangi kültür kaydırdı?” sorusunun cevabını bilmek gerekir.

Büyüklerin gençlere neden sahip çıkıp örnek olamadıklarını ortaya koymak, gece-gündüz önce gençlerle beraber olup gençlerimizi okumak gerekecektir.

Milli Eğitimi, bu milletin ruh köküne göre lider bir millet olma plan ve programını hazırlayıp uygulamaya geçirmek!..

Allah’a ve âhiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Rasûlünün haram kıldığını haram saymayan, hak dini din saymayan sekülerizmle savaşmak, bu millete düşman olanların stratejisinin “mâzî düşmanlığı” olduğunu bütün belgeleriyle ortaya koymak, insanı ruhu-cesedi, maddesi-manası, aklı ve vicdanı ile ele alıp Yaratan’ın sunduğu çareyi bütün yönleriyle ortaya koymak gerekecektir.

İnsanın sadece maddesiyle uğraşıp manasını terk etmek, cesede değer verip ruhuna yani kalbini doyuracak imana değer vermemek, aklına bakıp vicdanına bakmamak… Tüm bunların insanı öldürmek demek olduğunu bütün ilmî delillerle ortaya koymak gerekir.

Türkiye’de ilim, tecrübe, basiret sahibi Müslüman ilim adamlarından bütün ilim dallarına ait ilmiye meclisleri oluşturup bu ülkenin problemlerine çare üretmek, zaman zaman idarecilere hem uyarıda bulunmak hem doğruyu ortaya koymak ve bunu âleme deklare etmek gerekir.

Türkiye’deki kanunların ve yönetmeliklerin hangilerinin İslam’a zıt olduğunu dolayısıyla gerçeğe ters olduğunu, toplumu bozulmaya ve kendi medeniyetimizin temellerini yok etmeye götürdüğünü, İslam’a uygun olan kanunların ise huzur sağlayacağını tarihî gerçeklerle ispat ederek ortaya koymak gerekir.