Kurban ve Paylaşım

Rabbimiz bizler sayısız nimetler bahşetmekte (Nahl-18) ve bu ihsana karşı kulluk vazifemiz olarak hakkıyla şükretmememizi (İbrahim-7) istemektedir. Mali nimetlere şükür, O’nun rızasına uygun bir şekilde kullanarak gerektiğinde başkalarıyla paylaşmakla mümkün olur.

Yüce Allah’ın bahşettiği nimetlerle bizler sevinç duyarken kardeşlerimizi buna ortak etmeliyiz. Çünkü mağfiret-i ilahiyeye sebep olan amellerden biri de mümin kardeşimizin gönlüne sevinç koymaktır.

Nimetlerle donatıp mutlu günlere kavuşmanın heyecanıyla kardeşliğin zirve yaptığı bayram günlerinin en önemli yönü, paylaşımdır. Bundan dolayı bayramda kardeşliğin bir gereği ve paylaşımın önemli göstergelerinden biri olan kurban kesmeyi Rasulullah (sav), en faziletli amel olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Ademoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmaz. Şüphesiz ki kesilen kurban kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnakları ile gelir. Hiç şüphe yok ki kesilen kurban, kanı yere akmadan önce Allah katında kabul görür. Öyleyse gönüllerinizi kurban ile hoş ediniz.” (Tirmizi-1493)

Bu hadis bizlere kurbanı sadece belli ölçülerde kesilen bir ibadet olarak değil, şükre ve paylaşıma vesile olduğu için her yönüyle sevap ve bu özelliğiyle ahirette büyük bir mükâfata vesile olacağını ifade etmektedir. Zira Allah’ın rızası için eda edilen bu ibadet, kardeşlik temelleri üzerinde toplumu tesis etmekte önemli bir fonksiyon icra etmektedir.   

“Rabbine kulluk et ve kurban kes!” (Kevser-2) emrini yerine getirirken verdiği mala şükür ve bu nimeti muhtaç olanlara da ulaştırarak bu ibadet asıl maksadına ulaşır ve anlamlı hale gelir. Çünkü ibadette asıl olan şekil değil, şekilden manaya gitmek ve ifade ettiği hikmeti idrak ederek rıza-i bariye ulaşabilmektir. Zira Cenab-ı Allah, bizim kestiğimiz kurbanın etine ve kanına değil, hangi ihlas ve niyetle kestiğimize ve neyi Rabbimizin yolunda kurban edebileceğimize bakar ve bu hususta şöyle buyurur:

“Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. Güzel davrananları müjdele!” (Hac-37)

Şüphesiz kurban ibadetinin sayısız fayda ve hikmetleri vardır. Bunlardan bazıları:

İnsan, yaratılışı gereği sayısız yollarla Yaratıcısıyla yakınlık kurma ihtiyacı hisseder. Bütün ilahi dinlerde yer alan ve Allah'a yakınlık sağlamaya vesile olan amellerden biri de kurban ibadetidir.

Dinimizdeki kurban ibadeti, Yüce Allah'a karşı engin ibadet duygusunu bize kazandırır. Fert ve toplum hayatı açısından çok çeşitli işlevi olan mali bir ibadettir. Kendisinden hedeflenen insani ve sosyal manalar özümsenerek ifa edilir.

Olgun insan kimliğimizin inşasında ve bu özelliğimizin devam ettirilmesinde en önemli unsur dini olgulardır. Böylesine ulvi duygularla mücehhez bireylerin oluşturduğu toplumlar insanlık camiası içinde daha uyumlu, daha paylaşımcı ve hoşgörülü olurlar.

            Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz ki; bizlere bahşedilen her nimet bir imtihan sebebidir. Bu nimeti veren Yüce Allah’ın koyduğu ölçülerde kullanmalıyız. Zira bu, mümin olmamızın bir gereğidir. Bizler bu nimetlere karşı şükür ederken bunun bir gereği olarak vazifelerimizi yapma olduğunu hatırımızdan çıkarmamalıyız. Kurban bayramında yaptığımız en güzel amel olan kurban kesmek, bu şükrü yerine getirmenin bir yönü olduğu gibi bunu muhtaç kardeşlerimizle paylaşmak en önemli diğer bir yönüdür. Unutmayalım ki Allah kestiğimiz hayvana değil bizim amel ve ihlasımıza bakar!

            Kulluk şuurunun bir gereği olan şükrü ve kardeşliğin temel değeri olan paylaşımı davranışlarımızın her safhasına yayarak Rabbimizin rızasına ve Habib-i Edibinin sünnet-i seniyyesine uygun bir hayat niyazıyla hayırlı bayramlar…