Haberin Kapısı
2020-07-20 11:58:50

Allah’a, kendimize ve topluma karşı tavrımız

İbrahim Cücük

20 Temmuz 2020, 11:58

Hz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
       “Nerede (ve nasıl) olursan ol, Allah’dan kork. Kötülük işlersen, hemen arkasından iyilik yap ki, o kötülüğü silsin. İnsanlarla güzel ahlakla geçin!” 
(Tirmizî, Birr, 55; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 228.)

       Hz. Peygamber bu hadîs-i şerîfle; Allah’a karşı takvalı olmamızı, kendimize karşı sevap işlememizi, topluma karşı ahlaklı olmamızı emretmektedir.

       Allah’a karşı takvalı olmak/Allah’tan korkmak:
    Hz. Peygamber (s.a.s.), Allah’tan gerçek manada takvayı/korkmayı; “itaat edip isyan etmemek, zikredip unutmamak ve şükredip nankörlük etmemek” şeklinde tarif etmiştir. 
       (İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 72.) 

    “Nerede (ve nasıl) olursan ol” demek, hasta veya sağlıklı, fakir veya zengin, yalnız veya toplum içinde iken de yani her hal ve durumda da Allah’tan kork demektir. Çünkü Allah senin her halini biliyor, her durumunu gözetliyor, her sözünü işitiyor.

    Allah’tan korkmak, elbette Allah’ın yasaklarından sakınıp emirlerini yerine getirmekle hâsıl olur.   
       Allah’a karşı takvalı olmak, hassas davranmaktır. 

       “Takva, dikenli tarlada ayağına diken batmadan yürümektir.” 
      Ebû Hureyre (r.a.)

    Takvanın en alt derecesi, küfürden ve şirkten takva; orta derecesi, haramlardan, şüphelilerden ve emredilenlerin terkinden takva; en üst derecesi gafletten takvadır.

       Kötülüğün arkasından sevap işlemek:
       İnsanız hata ediyoruz, günah işlediğimiz oluyor. Bunlardan kurtulmanın çaresi, önce pişmanlıkla tövbe etmek, günah ehlini ve günah ortamını terk etmek, sevap ehlini ve sevap ortamını bulmak; imkân ölçüsünde sevap işlemeye çalışmak; mal sevgisinden korunmak için infak etmeye çalışmak; telafi için terk edilen emirleri kaza etmeye gayret etmek; özellikle dil ile söyleyip akılla düşünerek kalbe etki eden zikirler yapmaktır.

       Sevap işlemenin günahları sileceğine dair delil şudur:
      “Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindide), gecenin de birbirlerine yakın saatlerinde (akşam, yatsı ve sabahda) namaz kılmaya devam et. Çünkü (ibadetler ve) haseneler/iyilikler kötülükleri giderir.” 
        (Hûd sûresi 11/114)

       Büyük günahlardan sakınmak şartıyla ibadetler ve yapılan iyilikler günahları silmektedir.

      İnsanlarla güzel ahlakla geçinmek:
       İnsanlara karşı güzel ahlakın en alt seviyelisi, insanlara kötülük etmemek, zararlı olmamak; orta seviyelisi, insanlara iyilik etmek, faydalı olmak; en yüksek seviyelisi, kötülük edene bile iyilik etmektir.

       Hz. Âişe (r.anhâ)’den rivayet göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: 
       “Şüphesiz mü’min, güzel ahlâkı ile (çokça nafile) namaz kılanın, oruç tutanın derecesine ulaşabilir.” 
       (Ebû Dâvûd, Edeb, 8; Tirmizî, Birr, 62. Hadîs sahihtir.)

   Hz. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
    “Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emniyette olduğu kimsedir.” 
(Buhârî, Îmân, 4, 5, Rikâk, 26; Müslim, Îmân, 64, 65; Ebû Dâvûd, Cihâd, 2; Tirmizî, Kıyâmet, 52, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8, 9, 11.)

       Mümin, kâmil imanı ve güzel ahlâkı ile kurtulur.     
       Hasan-ı Basrî (rh.a.) şöyle demiştir: “Güzel ahlâkın hakîkati, daima iyilik yapmak, eziyet etmemek ve güler yüzlü olmaktır.”

       Kadı İyaz ise, “Güzel ahlâk, insanlarla güzel geçinmek, onlara kendini sevdirmek, onlara acımak, zahmetlerine katlanmak, kötülüklerine sabretmek, kibiri terk etmek, şiddet, öfke ve niye yaptın, neden söyledin gibi şeylerle hesap sormaktan uzaklaşmaktır” demiştir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.