Haberin Kapısı
2022-08-12 19:54:57

AMEL, İMANA NASIL UYGUN HALE GELİR?

İbrahim Cücük

12 Ağustos 2022, 19:54

İman tasdik işi, amel tatbik işidir.

Tasdik kalbin fiili, tatbik bedenin fiilidir.

Tasdik; Allah Teâlâ’yı, Hz. Peygamber’i (s.a.s.) ve Hz. Peygamber’in Allah’tan getirdiklerini, Kitap ve Sünnet gerçeklerini kalbin onaması ve dilin de kalbin onadığını ikrar etmesidir.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), gelir gelmez hemen tatbik değil tasdik istemiştir. Tatbikin zamanla gerçekleşmesi sağlanmıştır. Tatbik edilecekler arasında ilk ortaya konan, namaz ameli olmuştur. Fiilen iman alameti olarak namaz ortaya konmuş, ama namaz emrinin farz oluşu, hicretten bir buçuk yıl önce Mirac ile gerçekleşmiştir.

Kur’ân-ı Kerîm’in ilk inen surelerinden olan Müddessir sûresinde; cennet ehlinin, cehennem ehline “Sizi Sekar’a/yakıcı ateşe sokan nedir?” diye sorunca onlar şöyle cevap verirler:

“Biz namaz kılanlardan değildik. Yoksulu doyurmuyorduk. (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk. (Bundan sonra da) Ceza gününü de yalanladık. Sonunda bize ölüm geldi çattı.” (Müddessir sûresi 74/42-47).

Bu âyetlerle müminlerin cehennemden korunmak için namaza, yoksulu doyurmaya, batıl ehlinden uzak durmaya çok dikkat etmeleri zımnen emrediliyordu. Sonra bunlar net olarak emredilmeye başlandı. Çünkü önce tavsiye sonra tavsiye edilenin teşviki, daha sonra da tatbik edebilecek seviyeye gelince uygulanması emrediliyor ve yasaklananların da önce felaketi, kötü sonucu ortaya konuyor sonra da tamamen yasaklanıyordu.

Özetle; talim, terbiye, tatbik.

Önce iman edilecek, sonra amel edilecek ve bezeneceğimiz güzel ahlak esasları bilinip uygulanacak. Fakat kişinin amel edebilecek seviyeye ulaşması için terbiyeden geçirilmeli ki tatbik mümkün olabilsin. Çünkü sözlü bilgi ile halin bilgisinden ilgi, ilgiden amelin sevgisi, amelin sevgisinden de amelin kendisi hâsıl olur. Yani bilgiden ilgi, ilgiden sevgi, sevgiden amel doğar. Çünkü neticede seven kişi sevdiğine benzemeye çalışır.

Avam ekseriyetle zayıf bir imanla amel eder, gerçek iman zamanla kalbe yerleşir. Fakat havas çaplı insanlar önce gerçekten iman ederler sonra amel ederler.

İlk farz iman, farzdan önce farz da ilimdir. İlmin konuları ise “âmentü” diye isimlendirilen iman esasları, sâlih ameller/imana ve sünnete uygun ihlaslı ameller ve güzel ahlak konularıdır.

İslam dini, kâmil/kemale ermiş, mükemmel/kemale erdirilmiş ve mükemmil/kemale erdirici zat olan yani davasında ve şahsiyetinde açığı olmayan Hz. Peygamber Efendimizle gönderilmiştir.

İslam, şirke asla düşmemiş, tevhidin zirvesine erdirilmiş ve güzel ahlak esaslarının hayat haline gelmiş olan zat ile ortaya konulmuştur. Bugün de İslam’ın, kendisinde İslam tevhid-i rubûbiyet ve tevhid-i üluhiyet özellikle güzel ahlak esasları hayat haline gelmiş kişiler tarafından ortaya konulması gerekmektedir. Yine aynı şekilde hem Kur’ân-ı Kerîm’de hem hadis kitaplarında anlatılan peygamberler, sıddıklar, şehidler ve sâlihlerin yanı sıra Ashap arasında, Tabiîn ve Tebeuttâbiîn arasında sahih kaynaklarla aktarılan İslam örneklerini ortaya koymak faydalı olmaktadır.

Kitaplardaki gerçekler, hayat bulmuş gerçeklere nispetle ölü gerçeklerdir, ancak bu gerçekler yaşanınca dirilir. Ölü gerçeklere değil hayat haline gelmiş gerçeklere davet tesirli olmaktadır. Ayrıca daima gündemde olan konulara, kalbi ve aklı doyurucu doğru ve hikmetli bilgilerle cevap verilmeli ve bu tür bilgiler gündemi oluşturmalıdır.

Bilgiler doğru da olsa akıl, belki hemen ikna olur ama ruhun iknası, daha ziyade örnek insanların örnek halleri, ahlakları, eserleri ve başarılarıyla gerçekleşmektedir. Ruhun bu iknası bazen hemen özel lütuf olarak, bazen bir ay, bir sene, belki seneler sonra gerçekleşebilmektedir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.