Haberin Kapısı
2020-08-20 12:40:01

Birbirimizi Sevmek -1

İbrahim Cücük

20 Ağustos 2020, 12:40

     Sevmek bir iddiadır, ispat ister. Sevginin ispatı fedakârlık etmektir. Sevgi, saygı ile devam eder. İnsan, insan olduğu, Allah’ın en güzel eseri olduğu, en azından insan kardeşim olduğu, bir de din kardeşliği varsa daha fazla sevilmeye lâyık olduğu için sevilir. 
       Sevgi, eğer gerçek olursa her türlü şartta devam eder. İşte bundan dolayı Yahya b. Muaz (rh.a.) şöyle demiştir:
       “Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir.”

      Birbirimizi Nasıl Seveceğiz? 

       1. Kendimize yapılmasını istediğimizi kardeşlerimize de yapmak, kendimize yapılmasını istemediğimiz şeylerin kardeşlerimize de yapılmasını istememek

      Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
    “Sizden biriniz kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de sevmedikçe iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71-72; Tirmizî, Kıyâmet, 59; Nesâî, Îmân, 19, 33; İbn Mâce, Mukaddime, 9.)

      Bir başka hadîs-i şerîfte Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
       “Kim, cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulmayı isterse, ölümünü, Allah’a ve âhirete inanmış olarak karşılasın. Bir de başkalarına karşı, kendisine nasıl davranılmasından hoşlanıyorsa öyle davransın.” (Müslim, İmâre, 46; Nesâî, Bey’at, 25; İbn Mâce, Fiten, 9.)

      “Nasıl davranırsan, tıpkı ayna gibi sana geri yansır.” Goethe

       2. Birbirimize hüsn-i zan etmek, su-i zan etmemek
      Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
      “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.” 
(Hucurât sûresi 49/12.)

      Müslümanın herhangi bir konuda herhangi bir kimse hakkında delil olmadan hüküm vermesi doğru değildir. Delil olmadan hükmederse zan ile hükmetmiş olur ki işte bunu Allah Teâlâ yasaklamaktadır. Zira insan bunların çoğunda hata eder. Zannın çoğundan yani sû-i zandan sakınmak en sâlim olan yoldur. Zandan sakınılmasının bir sebebi de netice itibariyle yalan olmasıdır ki işte bunu da Hz. Peygamber (s.a.s.) şu hadîs-i şerîflerinde yasaklamıştır: 
       “Zandan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır.” (Buhârî, Vesâyâ, 8, Nikâh, 45, Freâiz, 2, Edeb, 57, 58; Müslim, Birr, 28; Tirmizî, Birr, 56.)
       Zan hakikati ifade etmez. Hakikati ifade etmeyince onunla hükmedilmez. O ancak yanlış olur, yalan olur. Bir kimse Allah Teâlâ’nın uyarısına ve Hz. Peygamber’in yasaklamasına önem veriyorum diyorsa delil olmadan hiçbir kimse hakkında hüküm veremez. Delil, o anlayışı veya davranışı kesin olarak Allah ve Rasûlullah yasaklamış olmasıdır. Allah Teâlâ, kâfirleri kınama sadedinde şöyle buyurmuştur: 
       “Onlar ancak zanna ve nefislerin arzu ettiği şeylere uyarlar.” 
      (Necm sûresi (53/23)
       Âyet ve hadislerde kınanan ve yasaklanan zan, sû-i zanla ilgilidir. Müslümanlarla ilgili daima hüsn-i zan etmelidir. Güvenmek ayrı bir konu, herhangi bir insana delil olmadan sû-i zan etmek ayrı bir konudur. Onunla iş yapmak, dayanışma içine girebilmek, ona idare işini havale etmek ve ona bir sırrı emanet etmek v.s. gibi konularda elbette hemen hüsn-i zan etmek de yanlış hemen ona sû-i zan etmek de yanlıştır.

       3. Birbirimize karşı kardeşlik görevini yerine getirmek
       Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur:
       “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye katılmak, davete icabet etmek, hapşırana yerhamükâllâh demek.” 
     (Buhârî, Cenâiz, 2; Müslim, Selâm, 4; İbn Mâce, Cenâiz, 1.)
        Rasûlulah (s.a.s.):    
       “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır”, buyurunca:
       – Nedir onlar Ya Rasûlallah? denildi, o da şöyle buyurmuştur:
       “Ona rastladığın zaman selâm ver, seni davet ederse icabet et, senden nasihat dilerse ona nasihat et, hapşırır da Allah’a hamdeder (elhamdü lillâh der)se ona teşmît et! (yerhamükâllâh de!), hastalanırsa ziyaretine git, öldüğü vakit de arkasından git!” 
       (Müslim, Selâm, 5; Tirmizî, Edeb, 1; İbn Mâce, Cenâiz, 1.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.