Haberin Kapısı
2022-05-12 12:06:40

BİZDE BULUNMASI GEREKLİ BAZI ÖZELLİKLER/3

İbrahim Cücük

12 Mayıs 2022, 12:06

3. Tevazu ve Sadelik

"Tevâzu, Cenab-ı Hakk’ın büyüklüğünü ve kendi küçüklüğünü anlayıp idrak etmek esası üzerinde gelişen, fikre ve vicdana dayalı bir histir. Büyüklenmenin zıddı olup şeref ve yükselmenin merdivenidir."

(Rıfat, Ahmed, Tasvîr-i Ahlâk, s. 340.)

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizi tanıyasınız diye sizi milletlere ve soylara ayırdık. Şüphesiz Allah yanında en değerliniz, en takvalı olanınızdır.”

(Hucurât sûresi, 49/13.)

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah Teâlâ bana: O kadar mütevâzı olun ki, kimse kimseye böbürlenmesin; kimse kimseye zulmetmesin, diye bildirdi.”

(Müslim, Cennet, 64; Ebû Dâvûd, Edeb, 40; İbni Mâce, Zühd, 16, 23.)

Hasan-ı Basrî hazretlerine göre tevâzu, evinden çıkıp giderken yolda rastladığın her müslümanın senden üstün olduğunu kabul etmektir.

Aynı anlayışa sahip olan büyük sûfi Fudayl b. Iyâz (ö. 187/803), Kâbe’yi tavaf ederken kendisi gibi zâhid ve muhaddis olan Şuayb b. Harb’e şöyle demişti:

“Şuayb! Eğer bu yılki hacca seninle benden daha kötü bir kimse katılmıştır diye düşünüyorsan, bil ki, bu çok fena bir zandır.”

Demek oluyor ki, mütevâzı olmayan insan, kendini beğenmiş zavallı bir zâlim olmaktan öteye geçemez. Diğer bir deyişle kibirli bir kimse kendini herkesten üstün gördüğü ve hakka boyun eğmediği için başkalarına mutlaka zulmeder.

(Riyazu’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Heyet, III, 507, Erkam Yay.)

Sadelik, tevazu alametidir. Dünyaya meyletmemek, dünyanın süsüne ve alâyişine aldanmamak demektir.

Ebû Ümâme İyâs İbni Sa’lebe el-Ensârî el-Hârisî (r.a.) şöyle dedi:

Bir gün, Rasûlullah (s.a.s.)’ın ashâbı, onun yanında dünyadan bahsettiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Siz işitmiyor musunuz? İşitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır, sade hayat sürmek imandandır.”

(Ebû Dâvûd, Tereccül, 2; İbn Mâce, Zühd, 4.)

İslâm ne herkesin kıskanmasına ve buğzetmesine sebep olacak derecede lüks yaşamayı ne de bunun aksine, son derece pejmürde bir görünüm sergilemeyi tasvip eder. İslâm, mütevazı bir hayatı ve sade görünümü mükemmel bir imanın belirtisi sayar.

Sahâbe, sadece fakir ve yoksul oldukları dönemlerde değil, yönetimde bulundukları ve maddî imkânlara sahibi oldukları dönemlerde de örnek sayılacak mütevâzı bir hayat sürmeye özen göstermişlerdir. Tâbiîn âlimlerinden Zeyd b. Vehb: “Ömer İbnü’l-Hattâb’ı elinde kamçı, üzerinde yamalı bir elbise ile çarşıda gördüm. Elbisesinde on dört yama vardı; bu yamalardan bazısı da deriden idi” der.

Sahabe ve daha sonraki nesillerin seçkin kişileriyle ilgili benzer rivayetler, muteber eserlerde yer alır. Onlar bu şekildeki davranışlarıyla, Peygamber Efendimiz’in tavsiyesini yerine getirmiş ve hayatlarına uygulamışlardır.

(Riyazu’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, III, 294, Erkam Yay.)

“Yüksekliği istedim; onu, alçakgönüllülükte buldum.”

Hz. Ali (r.a.)

“Hayat sade olmalı, ama yalın olmamalı.”

Sezai Karakoç

“Sadelik, iyilik ve doğruluk olmayan yerde, büyüklük yoktur.”

Tolstoy

“İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalıdır.”

Denis Diderot

“Tevazu yokluğu, idrak yokluğudur.”

Benjamin Franklin

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.