Haberin Kapısı
2021-11-22 15:41:32

Bizde kriz mıriz yok

Mahmut Toptaş

22 Kasım 2021, 15:41

9 milyon iki yüz bin emekli memur ve işçi varmış. Beşle çarparsak ülkenin yarıdan fazlası kriz içinde doğmuş, kriz içinde büyümüş, krizli bir günde ölmüş demektir.

Üç milyon memur ve 23 milyon çalışan işçi olduğuna göre dokuz milyon emekliyle beraber 35 milyon insanımız maaşlı olarak yaşıyorlar.

35 milyon aile, sürekli kriz içindeler ve bunlar, kriz dışında bir hayatı yaşamadıklarından krizden fazla etkilenmezler.

Krizden şikâyet edenlerin çoğunluğu, tuzu kurulardır.

Göldeki balığın havasızlıktan şikâyeti olmadığı gibi, çölde yaşayan canlı türleri de bir sene yağmur yağmasa “Su krizi var” diye bağrışmazlarmış.

Susuzluğa alışma söz konusu olduğu gibi krize de alışma vardır.

Şehir hayatına geçmeden önce evimizde on Türk Lirası kışlamadan geçen mutlu bir hayatımız vardı bizim.

Bu kriz içinde doğup büyümemiz, ayağımızı yorganımıza göre uzatma eğitiminden geçmemiz bir ömür boyu sürdüğünden krizden fazla bir şikâyetimiz olmaz.

Çocukken üstümüze örtülen yorgan, büyüdüğümüzde kısa gelir, ayağımızı örtemezse, biz ayağımızı yorgana göre uzatırken dizlerimiz alıştığı için bize dert olmaz.

1980 darbesinden sonra, solcu bir sendika başkanının, Ege Denizi kenarında el konulan yatak odasındaki karyolayı halkın görmesi için açmışlar ve ben de görmüştüm.

Karyola ve yatağı bizim köydeki evimizin üç odası kadar yer kaplarken yatak 360 derece de dönermiş.

Şimdi bu patron, hapse konulur ve ayağından kısa bir ranzada yatmak zorunda kalırsa krize tutulur.

Köşe dönerken “filanın önüne geçmeme az kaldı” dediği bir zamanda çıtanın altında kalan adamın krizinin şiddetine 35 milyon maaşlının krizi denk gelemez.

Dünyanın en zenginleri arasında ikinci sırada kalanın girdiği krizlerin yüzde biri olmaz bizde.

Siyah havyar yememiş birinin, “Aaah keşke havyar yeseydik” gibi iç çekmesi hayatta olmaz.

Marketini kapatmış bir dostuma sordum, “Özlüyor musun?”

“Beni iflasa sürükleyen o dolandırıcıdan Allah razı olsun. Ben markette, üç binin üzerindeki mallarımın hepsinin hangi rafta olduğunu, fiyatlarını, satın aldığım firmaların adını, rafta ne kadar kaldığını biliyordum.

Dolandırıcı beni iflasa götürdükten sonra eve çekildim.

Şu anda, Kur’an-ı Kerim’de 114 sürede 6236 ayetin nerede olduğunu biliyorum. Rabbimizin güzel isimlerini biliyorum, peygamberlerin adlarını biliyorum. Tarihte din düşmanlığı yapanların çağdaşlarını da biliyorum.

Hangi konuda aklıma bir şey gelse o konuyla ilgili ayeti hemen bulabiliyorum.

Ne beni iflasa sürükleyen adamı ne de koronayı konuşmuyorum.

Beni o konuda konuşturmak isteyenlere hemen Kur’an-ı Kerim’den bir süre açıp okuyorum” diye cevap verdi.

Korona sebebiyle pek dışarı çıkmayan bey ve hanımlardan, Kur’an-ı Kerim’i, yani 606 sayfada yazılı olan 6236 ayet-i kerimeyi ezberlediği haberlerini alıyorum.

Emekliler, iş arayan gençler, hemen bu boş zamanlarınızı Kur’an okuyarak geçiriniz.

Merhum İsmail Biçer anlatmıştı, “Bir işçi, Beyazıt Camii’nde bana, ‘Ben sende hafızlık yapmak istiyorum’ dedi.

Ben de ona, ‘Bir sayfayı kaç saatte ezberlersin?’ dedim, “‘Yirmi günde ezberlerim’ dedi.

Kimseyi reddetmediğim için onu da kabul ettim. Ne zaman ezberlerse gelip okuyup gidiyor.

Evde ezberlediği bölümü, işe giderken servis aracında tekrarlayarak gidermiş. Ve 18 yılda hafızlığı tamamlamış.

71 günde hafızlığı tamamlayan olduğu gibi, 18 yılda da tamamlayan oluyor.

Ezberleme gücü zayıf olan bu değerli insan 18 yıl Kur’an okurken, yedi milyar insan da 18 yılını geçirdiler.

Aylak aylak dolaşmaktansa, zamanı kurşunlamaktansa günde bir ayetin manasını okusa ve kahvehanede o ayeti arkadaşlarına anlatsa kahvehane kıraathaneye dönüşür.

Kur’an’ın dirilttiği toplumlarda, kimse krize girmediği gibi kriz zengini de olamaz.

Boş gezenin boş kalfası olanla hem işini yapan, hem okuyan bir değildir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.