Haberin Kapısı
2022-07-13 19:16:12

DOĞRULUKTA BAŞARI, MUSTAKİM OLMAKLA MÜMKÜNDÜR

İbrahim Cücük

13 Temmuz 2022, 19:16

İstikâmet; düzgün, dengeli, sabit ve kararlı olma gibi anlamlara gelen “kavm” kökünden türetilmiştir ve “doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, itaat, sadakat ve dürüstçe yaşama” gibi manalarda kullanılmaktadır.

https://islamansiklopedisi.org.tr/istikâmet

İstikâmet, ifratın ve tefritin ortasına denir. İslam dini orta bir din, bu ümmet orta bir ümmettir. İslam dininde itikad, ibadet, ahlak ve ahkâmda ifrat ve tefrit yoktur.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Seninle birlikte tövbe edenlerle beraber emrolunduğun gibi müstakim olmaya devam et!”

(Hûd sûresi 11/112)

İstikâmet ehline “Müstakim ol” demek, “İstikâmette olmaya devam et” demektir. Her gün namazda kırk kere “Sırat-ı mustakîm (üzer)e hidayet(te devamı nasip) et” diye okuyoruz.

Âyet-i kerimedeki emir, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şahsında devlet başkanına “Sen beraberindeki bakanlarınla beraber istikâmet üzere ol”, genelkurmay başkanına “Sen kuvvet komutanlarınla beraber istikâmet üzere ol”, davanın liderine “Sen sana tabi olanlarla beraber istikâmet üzere ol”, imama “Sen cemaatinle beraber istikâmet üzere ol”, aile reisine “Sen aile fertlerinle beraber istikâmet üzere ol” demektir.

İşte bundan dolayıdır ki Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.”

(Buhârî, Cum’a, 11, İstikrâz, 20, İtk, 17, 19, Vesâyâ, 9, Nikâh, 81, 90, Ahkâm, 1; Müslim, İmâret, 20. Ebû Dâvûd, İmâret, 1, 13; Tirmizî, Cihâd, 27.)

Sahabeden birinin Hz. Peygamber (s.a.s.)’den kendisine başka bir öğüde ihtiyacı kalmayacak değerde bir öğütte bulunmasını istemesi üzerine Rasûl-i Ekrem ona:

“Allah’a inandım de sonra da istikâmet üzere ol!” buyurdu.

(Müslim, Îmân, 62; Tirmizî, Zühd, 61; İbn Mâce, Fiten, 12.)

İstikâmet üzere olmak, imana göre hareket etmektir. İman, tasdik yani emrolunduğumuz Kur’ân-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerîflerdeki gerçekleri tasdik demektir. Tatbikimiz yani istikâmetimiz de tasdikimize göre olacak demektir.

“İstikâmet, kendisiyle her şeyin kemâl bulup tamamlandığı bir derecedir. Tüm hayırların elde edilmesi ve nizamı onunla mümkün olur.”

Ebu’l-Kâsım Kuşeyrî

İstikâmet, kerametten üstündür. İşte bundan dolayı Ebû Ali el-Cûzcânî şöyle demiştir:

“Keramet derdine düşme, istikâmet sahibi olmaya çalış. Çünkü nefsin seni keramet talebine zorlarken Rabbin senden istikâmet beklemektedir.”

(Kuşeyrî, II, 440-441.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.