Haberin Kapısı
2021-03-14 10:08:54

Dost ve Arkadaş-2

İbrahim Cücük

14 Mart 2021, 10:08

2. Dostluğun ve arkadaşlığın önemi

İnsan, yalnız başına değil beraber yaşayarak ve ünsiyet kurarak mutluluğa kavuşur. Dostu ve arkadaşı seçmek dini seçmek gibi önemlidir. İşte bundan dolayı Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Kişi, dostunun dini üzeredir (dininden etkilenir). Öyle ise her biriniz dostluk edeceği kimseye baksın!”

(Tirmizî, Zühd, 45; Ebû Dâvûd, Edeb, 19.)

Hadîs-i şerîfteki “halîl”, en yakın dost, beraberliği çok olan kişidir. İşte böyle kişiler elbette birbirlerini etkilerler. İnsanlar hem etki ederler hem etkilenirler. Bu sebeple herkes faydalı etkileneceği kimseyi seçmelidir.

“Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan.”

Türk Atasözü

Mümin, her davranışını belirlerken, herkesi seçerken hem bu dünyada hem de sonsuz bir hayatta mutlu olmayı düşünerek belirlemeli ve seçmelidir. İşte bundan dolayı müminler ancak müminleri dost seçmelidir. Çünkü Müslüman, müslümana müslümanca davranmaya mecburdur. Şimdi olmasa bile zamanla Müslüman, faydalı davranış, güzel nasihat ve iyiliklerle iyiliğe doğru evrilir.

En büyük sevinç ve en büyük pişmanlık âhiretteki sevinç ve pişmanlıktır.

Âhiretteki sevince ulaşmak ve pişmanlıktan korunmak için dost seçimine ve dostluğun gereklerini yerine getirmeye özen göstermelidir.

Âhiretteki pişmanlığı bildiren şu âyet-i kerîmeyi bir düşünelim:

“O gün zalim kimse, ellerini ısıracak: "Eyvah!" diyecek, "keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım! "Eyvah!" diyecek, "keşke falancayı dost edinmeseydim. Çünkü zikir (Kur'ân) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır.”

(Furkân sûresi 25/27-29.)

Kişi hem dünyada hem âhirette beraber olacağı kimseyi seçerken herhalde huzurlu olacağı ve daimî huzur bulacağı kimseyi seçmelidir.

Kişinin kendisinin, belki dostu kadar ameli yoktur ama çok zaman beraberler ve dostuna zarar da vermemekte, hatta ondan istifade etmektedir. İşte bu kimseler âhirette ebedî birlikte olacaklar.

Bu hususta Enes b. Mâlik (r.a.) şöyle demiş:

Bir adam Rasûlullah (s.a.s.)’a gelerek:

-Yâ Rasûlallah! Kıyâmet ne zaman kopacak? diye sordu. O (Rasûlullah):

“Sen kıyâmet için ne hazırladın! dedi. Adam:

-Allah ile Rasûlünün sevgisini, cevabını verdi.

“O halde sen sevdiklerinle berabersin!” buyurdu.

Enes demiş ki: İslâm’dan sonra artık Peygamber (s.a.s.)’in:

“O halde sen sevdiklerinle berabersin!” sözünden daha çok hiçbir şeye sevinmedik.

Enes yine şöyle demiş:

“İşte ben de Allah ile Rasûlünü ve Ebû Bekir’le Ömer’i seviyorum! Onların amelleri gibi amel etmediysem de, onlarla beraber olmayı ümid ediyorum.”

(Müslim, Birr, 163.)

Seven ile sevilenin aynı amele sahip olması mümkün değil ama aynı imana sahip olması şarttır. Yoksa mümin olan cennette, kâfir ise cehennemde olacaktır. Fakat müslümanım dediği halde bir kâfiri seviyorsa; önce amelen, sonra ahlâken sonra da itikaden benzer, neticede de müslümanım diyen âhirette sevdiği kâfir kişi ile cehennemde beraber olur. İşte bu duruma düşmemek için kişi, arkadaşlık ve dostluk edeceğe kimseye bakmalıdır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.