Haberin Kapısı
2020-07-17 10:57:36

Dostu Düşmanı Tanımak

İbrahim Cücük

17 Temmuz 2020, 10:57

   Dostu bilmek, dost olmak ve dostluğun şartlarını yerine getirmek için önemli; düşmanı bilmek de düşmandan korunmak için önemlidir.  
       Dost bilinmezse, dosta düşmanlık edilebilir; düşman bilinmeyince de düşmana dostluk edilebilir. Böylece düşmanın baltasına saplık görevini yerine getirmiş olunur. 

       Allah Teâlâ, Kur'ân-ı Kerîm’inde dostları bildirmiş, dostluk etmeyi emretmiş; düşmanları bildirmiş düşmanlık etmeyi emretmiştir. Ayrıca önemine binaen de düşmanlara dostluk etmeyi yasaklamıştır. Düşmanlara dostluk etmek, düşmanın safına geçmek ve dostlara düşmanlık etmek demektir. Bu ise hıyanet demektir.

       DOSTLUĞUN VE DÜŞMANLIĞIN SINIRLARI

      Dosta karşı da düşmana karşı da ihtiyatlı olmak ve aradaki mesafeyi korumak gerekir. Aradaki mesafeyi korumak için ilim, tecrübe ve basîret gerekir.

       İlim, zahiri bilmektir ve meselelere vahiy gözlüğü ile bakmaktır. 
       Tecrübe, acı bir gerçek, tekrar aynı delikten iki kere ısırılması yanlış hatta aptallık sayılan gerçektir ki tarihteki yaşanmış örneklerden istifade etmek gerekir. 
       Basîret, işin iç yüzünü görme lütfudur ki Allah’ın takva sahiplerine ikram ettiği bir ihsandır. 
       Bize gereken, basiret sahibi insanlarla daima istişarelerde bulunmaktır.
       Önce ilim olarak Kur'ân-ı Kerîm’de dostluk etmememiz gerekenleri bilmemiz gerekir:
       “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri veliler/dostlar edinmesin ve onu her kim yaparsa Allah’tan ilişiği kesilmiş olur, ancak onlardan gelecek bir zarardan korunmaya çalışmanız (takıyye) müstesna. Allah size kendisinden sakınmanızı emrediyor. Nihâyet dönüş yalnız Allah'adır.” 
       (Âl-i Imrân, 3/28)
       “Siz ey imana ermiş olanlar! Yahudileri ve Hıristiyanları dost/veli edinmeyin: Onlar yalnızca birbirlerinin dostlarıdır. Ve hanginiz onları dost edinirse kesinlikle onlardan olur: Bilin ki Allah böyle zalimlere doğru yolu göstermez!” 
             (Mâide, 5/51)
       “Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş (Yahudi ve Hıristiyan) olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost/veli edinmeyin. Eğer (gerçekten) iman ediyorsanız, Allah'tan gereğince korkun.” 
         (Mâide, 5/57)
       “Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler/dostlar edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı peygamberi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur.” 
           (Mümtehıne, 60/1)
       Tecrübe olarak Asr-ı Saadet döneminde de sonraları tarih boyunca zarar gördüğümüz kimselerden sakınmamız gerekir. Sadece düşmanlık gördüğümüz, bazen dostluk görüp çoğunlukla düşmanlık gördüğümüz kimselere karşı daima ihtiyatlı olmak durumundayız.
        İşte bu konuda en büyük sosyolog, en büyük psikolog, en büyük hak davetçisi ve en büyük inkılâpçı olan Hz. Muhammed aleyhisselam şöyle buyurmuştur:
       “Sevdiğini itinalı sev, bir gün gelir ki düşmanın olabilir; buğzettiğin/düşmanlık ettiğine de itinalı buğz/düşmanlık et, bir gün gelir ki dostun olabilir.” 
      (Tirmizî, Birr, 28 (1998).

       Müslüman, hem Allah ile sözleşmesine hem de insanlarla olan sözleşmesine riayet eder. Düşmanlarla sulh içinde yaşamak ideal olandır. Sulh içinde yaşarken; düşman anlaşmayı bozarsa biz de bozarız. 
       Dostluk ettiğimiz kimseler veya devletler, şeytanın veya şeytanın ayarttığı düşmanın oyununa gelir de düşmanlık ederseler biz de onlara düşmanlık eder nefis müdafaasına geçeriz.  
        Bize gereken, dost ülkeler olan müslüman ülkeler için gerekli olan İslam natosunu oluşturup anlaşmazlıkları İslam’a göre çözmektir ki zulmedeni hakka boyun eğmesini sağlayıp adaletle sulhu oluşturmaktır.
        Düşman olduğumuz ülkeler kısım kısımdır; anlaşma yaptığımız ülkeler, anlaşmaya yaklaşmayan ülkeler, savaş ihtimali çok uzak olan ülkeler. Şahıslar da kısım kısımdırlar.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.