Haberin Kapısı
2023-09-09 17:32:23

GERÇEK ÂLİM/1

İbrahim Cücük

09 Eylül 2023, 17:32

Her mesleğin gerçek ehli vardır. İlimde de gerçek ilim sahibi vardır.

Gerçek ilim sahibi, ilmin ehli olandır. Her ilmin ehli farklı farklıdır. Meselâ fıkıh ilminde en yüksek ilim ehli fakîhler yani müctehidlerdir.

Müctehidler, içtihad için gerekli bütün ilimlerde yüksek payesi olanlardır. Bu paye; Arap dilini, Kur’ân Kerîm’i, Sünnet’i, Fıkıh Usûlünü, kıyası, hakkında icma ve ihtilaf edilen konuları, fıkıh konularını, şerîatin maksat ve gayelerini, hakkında ictihad yapılacak ve ictihad yapılamayacak konularını bilmek ve ictihad kabiliyetine sahip olmak gibi özelliklere sahip olmaktır.

Müfessirde bulunması lazım olan özellikler olarak; Arap dilini, âyetlerin nüzul sebeplerini, Sünnet’i, Kur’ânın bütününe hâkim olacak çaptaki bilgiyi, bulunduğu toplumu iyi tanıyacak bilgiye sahip olmak, güçlü bir zekâya ve muhakeme gücüne sahip olmak, içinde bulunduğu çağın lazım olan ilimlerine de az-çok sahip olmak, Kur’ân’ın ruhuna uygun bir hayat sahibi olmak gibi.

Muhaddis için, hadisleri öğrenip rivayet etmekle meşgul olan kimse gibi genel bir tarif yapmak mümkündür.

Diğer ilim ehillerinin kendine mahsus özellikleri de vardır.

İslâm’ın maksadı, sadece bilgi sahibi olmak değildir.

Bir İslâm âlimi, yegâne İslâm’ın âlimi olan Hz. Peygamber (s.a.s.)’in gönderiliş maksadına ve ahlakına ne kadar benziyorsa o derecede âlimdir.

İşte buna göre baktığımız zaman Hasen-i Basrî (m.641)’nin (rh.a.) gerçek fakîhi şöyle tarif ettiğini görüyoruz:

إنَّمَا الْفَقِيهُ الزَّاهِدُ فِي الدُّنْيَا الرَّاغِبُ فِي الْآخِرَةِ، الْبَصِيرُ بِدِينِهِ الْمُدَاوِمُ عَلَى عِبَادَةِ رَبِّهِ، الْوَرِعُ الْكَافُّ عَنْ أَعْرَاضِ الْمُسْلِمِينَ، الْعَفِيفُ عَنْ أَمْوَالِهِمْ النَّاصِحُ لِجَمَاعَتِهِمْ.

“Gerçek fakîh, dünya hakkında zâhid olan, âhirete rağbet eden, dinin inceliklerini bilen, Rabbine kullukta devam eden, verâ (takva) sahibi, Müslümanların şereflerine dil uzatmaktan geri duran, insanların mallarına karşı iffetli olan/tenezzül etmeyen ve topluluklara nasihat eden kimsedir.”

(İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr Alâ Dürri’l-Muhtâr, I, 120; Beyrut, 1412/1992.)

Bu tarifin bize söyledikleri:

1. Dünya hakkında zâhid olan

Dini, bu özelliklere sahip insanlardan öğrenin ve alın demektir. Çünkü dünyaya esir olan ve her hareketinde âhirete önem verdiği görülmeyen âlimde gerçek peygamber vârisliği görülmez ki gerçek manada istifade olsun.

Fakîh hikmet ehlidir. Her şeye hikmetlice bakar. Hikmetin gereği, her şeyi yerli yerine koymaktır. Dünyanın gereği, âhireti kazanmaya vasıta kılmaktır. Çünkü dünya fânî, âhiret bâkîdir.

“Fânîyi verip bâkîyi almak, kırık çömlek parçasını verip hazine almaya benzer.”

(İmam-ı Rabbânî k.s.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.