Haberin Kapısı
2020-09-13 15:03:48

Her Halimizde Şükür

İbrahim Cücük

13 Eylül 2020, 15:03

Hiçbir anımız yoktur ki üzerimizde Rabbimizin nimeti olmasın. 
       Günde yirmi yedi binden fazla nefes alıp veriyoruz. Her bir nefesle bir can bağışlanıyor bize. İşte bunlardan dolayı her halimizin şükür olması bize yakışır. Buna güç yetiremeyiz ama niyetimizde bütün bu nimetlere karşı şükretme olmalıdır.

       Başımıza bir bela gelir, daha büyük bela gelmediğinden dolayı şükrederiz. 
       Küçük bir hata ederiz, ders alınca büyük hataya engel olur; bu büyük hataya engel olmasından dolayı şükrederiz.

       Küçük günah işlediğimizde veya başkasına karşı yanlış yaptığımızda, nefsimizi kınarız, küçüklüğümüzü görürüz; böylece kendimizi ucuptan korur, kibre düşmekten korunuruz. Bu da çok önemli bir nimet olur ki bunun için de şükredebiliriz, şükretmeliyiz de! 

       Nice sevap vardır ki o sevap kişiyi zamanla ucup/kendisini beğenme ve kibir sebebiyle cehenneme sokar, İblisin durumu gibi. 
       Nice günah vardır ki o günah o kişiyi cennete sokar; Allah’a öyle tövbe eder ki o kişi Allah’ın has kullarından olur, Hz. Âdem aleyhisselam gibi. O günah için değil günahtan ders alıp tövbeye muvaffak kıldığı için Allah’a şükreder.

        Kişi zenginlik ister, Allah o kişiyi sevdiği ve o kişinin kabiliyetini bildiği için zenginlik vermez ama sabrı nasip eder, zenginliğin çok kişiyi azmaya götürdüğünü görür, Allah’a şükreder. 

       Evet, Allah her duaya cevap verir ama ayniyle kabul etmez, hikmetin gereği ne ise onu yaratır, onu nasip eder. Kul olarak biz de Allah’ın bu hükmüne rıza gösterir Allah’a “iyi ki bizim istediğimizi değil, senin istediğini nasip ettin de azmaktan ve taşkınlıktan korunduk” der şükrederiz.

         Kâmil mümin, belaya da şükreder, bala da yani nimete şükreder. 
       Belaya şükreder sabrederek, neticede bela bala dönüşür; bu da bir nimet olur. İşte bu nimet için de şükreder. 
       Bala yani nimete şükreder; Allah şükretmeye muvaffak kıldığı için de şükreder. Böylece her iki halde de; birinde bela hükmüne rıza göstererek diğerinde de nimete şükrederek Allah’a yaklaşır.

       Şu iki âyet-i kerîmede Rabbimiz ne güzel buyurmuştur:
       “Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmamızdan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır. Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.” 
(Hadîd sûresi 57/22-23)

        Bize gereken, Allah’ın, alma hükmüne de verme hükmüne de rıza göstermektir. Alınca üzülmemek, verince şımarmamaktır. İşte bu hükmü öğreten Rabbimize teşekkür eder yani şükreder ve şöyle deriz Yunus Emre gibi:
       “Ne varlığa sevinirim 
     Ne yokluğa yerinirim.”

       Bütün bunlarda başarılı olmak için Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in, Muâz b. Cebel’e her namazın arkasından hiç bırakmamasını tavsiye ettiği şu duayı daima yapalım:
      “Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et!” 
      (Ebû Dâvûd, Vitr, 26; Tirmizî, Zühd, 30; Nesâî, Sehv, 60.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.