Haberin Kapısı
2022-04-10 18:48:38

İMAN VAR NEDEN AMELE GEÇMİYOR?

İbrahim Cücük

10 Nisan 2022, 18:48

İmanın amele geçmesi için şuur ve terbiye/tedip gerekir.

Şuur için, doğru ve isabetli/hikmetli bilgi gerekir.

Şuur, ince idrak, konunun inceliğini ve önemini kavramak, işin sonunu düşünmek gibi manalara gelir.

İşin, konunun önemini, inceliğini kavramak, faydasını zararını ayırt edebilmek için doğru ve hikmetli bilgiye ihtiyaç vardır.

Kişi doğru bilgiye sahip olmasına rağmen, doğru ve hikmetli bilginin gereğine göre hareket etmiyorsa hükmen bilmiyor demektir.

“Âlim, bildiğiyle amel edendir.”

İmam Şâfiî (rh.a.)

Terbiye/tedip, bilginin amele dönüşmesini sağlar.

Edep, edeplinin edebiyle edeplenmektir. En büyük edeplenmiş kişi, Allah’ın özel yetiştirdiği ve bütün insanlığa her konuda örnek kıldığı kişi olan Hz. Muhammed aleyhisselam’dır.

Hz. Peygamber’in edebiyle edeplenmek, her yerde; evde, işte, kurumda Hz. Peygamber’i yegâne otorite kılmaktır. Ona sormak ve onu izlemektir.

Önce imanın amele dönüşmesini dert edinmek gerekir.

Dert edinen, dert edindiğine ulaşmak için yol arar, yolda öncü ve yol arkadaşı arar.

Yol, müstakim ise hedefe ulaştırıcı olur.

Yolda öncüler varsa örnek alınır. İnsanlar; eseri, başarısı ve ahlakıyla galip olanların arkasında yürürler.

Yol arkadaşı; iyi niyetli, kâmil mü’min olma derdinde olan, gayretli, munis olan kişidir.

Hz. Peygamber Efendimiz “Arkadaşlık edeceğimiz kimselerin hangisi hayırlıdır? sorusuna şöyle cevap vermiştir:

“Sizin hayırlılarınız, kendisini görmek, size Allah’ı hatırlatan; konuşması, ilminizi artıran; ameli de sizi âhirete teşvîk edendir.”

(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr Şerhu Câmiı’s-Sağîr, III, 467.)

“Arkadaşlık, pekey/peki demekle kâimdir.”

Mehmed Zahid Kotku (rh.a.)

Mustakim yol, ifratın ve tefritin olmadığı yoldur. Bu yol, Ehl- Sünnet ve’l-Cemaat yoludur.

Ehl-i Sünnet yolu dediğimiz zaman, Hz. Peygamber (s.a.s.) ve Ashab’ın, üzerinde yürüdüğü, itikad, ibadet, ahlâk ve ahkâmı oluşturan yol akla gelir.

Yolun öncüleri, Allah’ın nimetler verdiği mutlak örnekler olan peygamberler, mukayyed örnekler olan sıddıklar, şehidler ve sâlihlerdir.

İstifade edip izleyeceğimiz zatlar hakkında, asrın insaf sahibi âlimler o zatlar hakkında “irşada ehildir” demelidirler. Bu zatlar Hz. Peygamber ‘in hem velayet hem risâlet yönüne varis olan kimselerdir.

Böyle zatın özelliklerini Hasen-i Basrî şöyle belirtmiştir:

“Gerçek fakîh, dünya konusunda zâhid olan, âhirete rağbet eden, dinin inceliklerini bilen, Rabbine kullukta devam eden, verâ (takva) sahibi, Müslümanların şereflerine dil uzatmaktan geri duran, insanların mallarına karşı iffetli olan/tenezzül etmeyen ve topluluklara nasihat eden kimsedir.”

(İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr Alâ Dürri’l-Muhtâr, I, 120; Beyrut, 1412/1992.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.