Haberin Kapısı
2020-12-15 21:32:45

İslam'a Uygun Gerçek Teşkilat Nasıl Olabilir? -3

İbrahim Cücük

15 Aralık 2020, 21:32

5. İdarecinin, idare edilen tarafından, idare edilenin de idare eden tarafından kontrol edilmesi, hesaba edebiyle çekilmesi

Kontrol ve hesaba çekme işi kendi şahısları adına değil dava adına olmalıdır. İş şahsî olursa nefisler devreye girer, nefis devreye girince de şeytan devreye girer. Şeytanın bulunduğu ortam, ilâhî rahmetin olmadığı ortam demektir. Bu konuda aşağıdaki şu tabloyu iyi kavrayalım:

Ebû Hureyre (r.a.) diyor ki:

Bir adam Hz. Ebû Bekir’e sövdü, Hz. Peygamber (s.a.s.) de orada oturmaktaydı. Hz. Peygamber, hayret etti ve tebessüm etti. Adam sözü çoğaltınca, Hz. Ebû Bekir adamın sözlerinin bazısına cevap verdi. Hz. Peygamber (s.a.s.), kızdı ve kalktı. Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber (s.a.s.)’e kavuştu ve:

Ya Rasûlallah! Sen otururken bana sövüyordu. Ben onun sözlerinin bazısına cevap verince sen kızdın ve kalktın, dedi. Hz. Peygamber (s.a.s.):

– “Senin yanında senin adına cevap veren bir melek vardı. Sen ona sözlerinin bazısına cevap verince şeytan ortaya çıktı. Ben de şeytanla beraber oturmadım” buyurdu.

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in hayret etmesi; adamın sövmesi ve hayâsının azlığı veya Hz. Ebû Bekir’in sabrındandır.

Tebessüm etmesi ise iki şahıs arasındaki farkı, sövene gereken cezayı, sabredene inen rahmeti yani celâl ile cemâl tecellilerini gördüğündendir.

Hz. Ebû Bekir (r.a.), adamın sözlerinin bazısına cevap verince Hz. Peygamber (s.a.s.)’in kızıp kalkması: Hz. Ebû Bekir (r.a.), avam için cevaz verilen ruhsatla amel ederek cevap verdi, havassa uygun olan azîmeti terk etti. Bu ikisini belirleyen ilahî hüküm şu âyetlerdedir:

“Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman kendilerini savunurlar. Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür. Kim affeder, barışırsa onun mükâfatı Allah’a aittir. Şüphesiz O, zâlimleri sevmez. Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa böyle hareket edenlerin aleyhine bir yol yoktur (bunlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar).” (Şûrâ sûresi (42), 39-41.)

“Eğer bir ceza ile karşılık verecekseniz, size yapılanın misliyle karşılık verin. Eğer sabrederseniz andolsun ki bu mutlaka sabredenler için daha hayırlıdır.” (Nahl sûresi (16), 126.)

Hz. Ebû Bekir (r.a.), bir kısmında sabretti, bir kısmında ise hakkının bir kısmı için intikam aldı. Fakat ona yakışan, sıddîkiyet mertebesine uygun olan kemâl idi. İşte bundan dolayı Rasûlullah (s.a.s.) kızdı ve o meclisten,

“Çirkin sözü işittikleri zaman ondan yüz çevirirler” (Kasas sûresi (28), 55.) âyetiyle amel ederek ayrılıp gitti.

Hz. Ebû Bekir (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.s.)’in arkasından koştu, kavuştu ve kızmasının hikmetini sordu. Hz. Peygamber (s.a.s.), sabrından dolayı onun adına meleğin cevap verdiğini, nefsine uyup cevap vermeye başlayınca meleğin çıktığını, şeytanın devreye girdiğini ifade buyurdular. Çünkü şeytan çirkin ve yanlış olanı emreder. Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Ebû Bekir’in mazlum iken zâlim olmasından korktuğu için oradan ayrılmıştı. Zira Rasûlullah (s.a.s.), “Allah’ın mazlum kulu ol da zâlim kulu olma!” buyurmuştu. Bir rivayette de Kâbil’e Hâbil’in cevabını hikâye ederek “Hz. Âdem’in iki oğlundan hayırlı olanı ol!” diye buyurmuştu. Çünkü Hâbil, Kâbil’e: “Andolsun, eğer sen beni öldürmek için bana elini uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi’nden korkarım.” (Mâide sûresi (5), 28.) diye cevap vermişti.

Hâbil, kendisi kuvvetli olduğu halde nefsini müdafaa amacı ile Kabili öldürmesi câiz iken, kâmiller zümresinden olmak için kemâle uygun olanı tercih etti de öldürmedi. (A. el-Kârî, Mirkâtü’l-Mefâtîh Şerhu’l-Mişkâti’l-Mesâbîh, VIII, 822-823.)

6. İdare eden kimselerin talim ve terbiyeden geçirilmiş olmaları

Öğretim olmadan eğitim olmaz, eğitim olmadan da öğretim kalmaz. Öğretim yapılması gerekenlerin ve takınılması geren ahlâkın bilinmesidir. Eğitim de öğretilenin amel edilecek seviyenin kazandırılmasını sağlayandır.

7. Teşkilatı teşkil eden üyelerin, teşkilatı oluşturan bir fert olmaları, birbirlerine fedakârca davranan, birbirlerini seven kimseler olmaları

Bu ancak öğretim ve eğitim ile gerçekleşir. Anlayış birliği öğretim ile davranış birliği de eğitimle sağlanır. Birbirlerini sevmeleri, bir araya gelmelerine, fedakârlık etmelerine ve ekip olmalarına vesile olur.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.