Haberin Kapısı
2020-12-18 19:05:35

İslam'a Uygun Gerçek Teşkilat Nasıl Olabilir? -6

İbrahim Cücük

18 Aralık 2020, 19:05

8. İyi bir teşkilatçı önce insanı sonra plânı sonra da imkânı değerlendirendir. 

       İyi bir teşkilatçı demek, iyi yetişmiş kaliteli insan demektir. 

       İyi yetişmiş kaliteli insan, isabetli plan yapar, yeterli imkânı da bulur, imkânı da değerlendirir. 

        “Plânsız çalışan kişi ülke ülke dolaşıp hazine arayan kimseye benzer.” 
Descartes 

        9. İyi bir dava adamı olan teşkilatçı “Ben varsam bu dava vardır" diyen, fakat "Ben yoksam bu dava yok olur” demeyendir. 

        Davanın yegâne sahibi, Allah Teâlâ’dır. Bize gereken davaya hizmettir; davaya sahiplik değil, kendimize sahipliktir. 

         Davanın gerçek sahibi, Allah Teâlâ’dır.  Biz, İslâm’a hizmete layık olursak davanın hizmetini bize nasip eder, eğer layık değilsek bizden alır layık olana verir. Bizim yokluğumuz ile dava yok olmaz. 

        Allah, dininden vazgeçmez ama dindar, dinden vazgeçince Allah da o dindardan vazgeçer, dinin hizmetini layık olana verir. 

        10. Başarıyı kendisine değil Allah’a nispet edendir. 

         Başarıyı kendilerine nispet edenler, gurura kapılırlar ve Allah’a yakınlığı kaybederler. 

         İnsanı da yaptığını da Allah yaratmaktadır. Her şeyi Allah Teâlâ yarattığına göre, başarıyı da Allah yarattı demektir. Netice, bütün nimetler Allah’ındır, başarı nimeti de Allah’ın bir nimetidir. 

         Bir işe başlarken de bitirince de daima "elhamdülillâh" yani hakikatte bütün nimetler Allah’ındır, bütün övgülere ancak Allah müstahaktır diyoruz. 

         Bütün bu gerçekler ışığında baktığımız zaman kişinin, başarıyı kendisine nispet etmesi istidracdır, Allah’a yaklaştığını zanneder hâlbuki Allah’tan uzaklaşıyor. 

         Kibir sahibi insana, şeytan yaklaşır; yaptığı yanlışları ona doğru gibi süsler, o kimse de kendisinin doğru yaptığını zanneder. 

         11. Dava adamı olan teşkilatçı, kendisini de başkalarını da kemâle erdirmeye ve salaha kavuşturmaya çalışan kâmil ve mükemmil, sâlih ve muslih konumunda olandır. 

         Müslümanın, müslüman üzerindeki haklarından birisi de birbirine nasihat etmesidir. Yani birbirlerine sahip çıkması, beraberce İslâm’ı yaşamaları, faydalı bir cemaat olmalarını sağlamak için gayret etmeleri gerekmektedir.   

         Dava adamı, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in vârisidir. Hz. Peygamber, Haktan halka, halkı Hakka ulaştırması için gönderilmiş, görevli olan kimsedir. 

          Dava adamı da halkı Hakka itaate çağıran hem kendisini hem toplumu ıslaha çalışan kimsedir. İşte bu gayreti sebebiyle hem sâlih hem muslih olur. 

          Başkaların ıslahına çalışmayan, günahlarına karşı çıkmayan sâlihlerin bulunduğu memleketler, işlenen günahlara razı olmuş olduklarından dolayı helak olmuş ama başkalarını da ıslaha çalışan paratoner gibi olan muslihlerin bulunduğu yerler helak olmamıştır.  

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.