Haberin Kapısı
2022-03-10 15:44:32

İSLAM’I YAŞAMADA ÜSTADA İHTİYAÇ/2

İbrahim Cücük

10 Mart 2022, 15:44

Üstad iki kısımdır:

1. İlim üstadı,

2. Terbiye üstadı.

1. İlim üstadı: Herkese farz-ı ayındır.

2. Terbiye üstadı: Herkese farz değildir. Nefis terbiyesini kendi başına yapamayana farz olur. Terbiye üstadı, asrın insaf sahibi âlimlerinin hüsn-i zan edip ehliyetli ve kemal sahibi dediği âlim ve ârif olan kimsedir.

Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de insanları ikiye ayırmıştır: Avam ve havas.

Avam, müctehid olmayan kimse, havas da müctehid olan kimsedir.

Avam için Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Bilmiyor iseniz zikir (Kitap ve Sünnetten hüküm çıkaran ictihad) ehline sorun!”

(Enbiyâ sûresi, 21/7)

En büyük veli de olsa ictihad ehli değilse müctehide yani Kitap ve Sünnetten hüküm çıkaran kimseye sorması gerekir.

Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu yayarlar; hâlbuki o haberi Peygambere ve içlerinden emir sahibi olanlara götürselerdi, onlardan istinbâta/âyet ve hadislerden hüküm çıkarmaya kadir olanlar onu anlar bilirdi. Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, pek azınız dışında, şeytana uyardınız.”

(Nisâ sûresi, 4/83)

Havassa Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“...Eğer bir şey hakkında çekişirseniz onu Allah’a (Kur’ân’a) ve Rasûl’e (Sünnet’e) götürün, eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız. Bu hem hayırlı hem netice itibariyle daha güzeldir.”

(Nisâ sûresi, 4/59)

Özetle, eğer müçtehid değil avamdan ise müctehide müracaat eder, müctehid ise Kitap ve Sünnete sorar. Hiç kimse hüküm koyamaz. Hükmü ancak Allah Teâlâ ve Allah’ın Rasûlü koyar.

Müctehid ise ictihad usûlü ile âyetlerden ve hadislerden hüküm çıkarabilir.

Gerçek üstatlar fakîhlerdir. Fakîhler Hz. Peygamber’in (s.a.s.) vârisleridirler. Çünkü gerçek manada âlim onlardır ki Allah Teâlâ onlara hayır murad etmiş de onları dinde fakîh kılmıştır. Zira gerçek vârisler, Hz. Peygamber’in hem risâletine hem velâyetine vâris olanlardır ki ilmi ile risâletine, takvasıyla da velâyetine vâris olmuşlardır.

Hasen-i Basrî (rh.a.) Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bu iki yönüne vâris olması itibariyle fakîhi şöyle tarif etmiştir:

“Gerçek fakîh, dünya konusunda zâhid olan, âhirete rağbet eden, dinin inceliklerini bilen, Rabbine kullukta devam eden, Müslümanların şereflerine dil uzatmaktan geri duran, vera (takva) sahibi, insanların mallarına karşı iffetli olan/tenezzül etmeyen ve topluluklara nasihat eden kimsedir.”

(İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr Alâ Dürri’l-Muhtâr, I, 38.)

Bu tarif bize şunları söylüyor: Dini, bu özelliklere sahip insanlardan öğrenin ve alın. Çünkü dünyaya esir olan ve her hareketinde âhirete önem verdiği görülmeyen âlim, peygamber vârisi olamaz.

Allah bizi hem ilim üstadlarından hem terbiye üstadlarından istifadeye muvaffak kılsın.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.