“Erkek veya kadın, mümin olarak kim sâlih amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve bunları, elbette işlediklerinin en güzeli ile mükâfatlandıracağız.”
(Nahl sûresi (16/97)
“Güzel bir hayat”tan maksat kanaat ehli olmaktır diye tefsir edilmiştir. Güzel hayatın şartı, iman ve sâlih ameldir.
İman, Kur’ân-ı Kerîm’deki ve Hadîs-i Şerîflerdeki gerçekleri tasdik etmektir.
Sâlih amel, ihlaslı olan ve uygun ameldir.
İhlaslı olan amel; Allah için olan amel, yaptığını sırf Allah emrettiği için yapmak, terk ettiğini de sırf Allah yasakladığı için terk etmek düşüncesiyle yapılan ameldir.
Uygun amel, imana ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’i örnek alıp izlemek manasında olan Sünnet’e uygun amel demektir.
Kişi, iman ve sâlih amel sahibi olunca kanaat ehli olur, tokgözlü olur, helal ile yetinir, âhiret hesabını düşünerek hareket eder.
Kanaat, helal taksimata rıza göstermektir.
“Zühde göre verâ/takva ne ise, rızaya göre kanaat da odur. Verâ, zühdün ilk merhalesi olduğu gibi, kanaat da rızanın ilk merhalesidir.”
Ebu Süleyman-ı Dârânî
Kanaat sahibi olan, fakir de olsa manen zengindir; kanaat sahibi olmayan, zengin de olsa manen fakirdir.
“Zenginlik ve izzet meydana çıkıp bir arkadaş bulmak için dolaşmışlar, kanaate rastlamışlar ve onun yanında kalmışlardır.”
Vehb b. Münebbih