Biz bize, hele bir dur bakalım diyelim! Hicrî sene başı olması münasebetiyle kendimizi hesaba çekelim.
Bilgin, niyetin, hedefin, yolun, prensibin doğru mu? Kârda mısın yoksa zararda mısın?
Nereye gidiyorsun, niçin gidiyorsun, ne yapıyorsun? diye kendimizi muhasebe edelim, sorgulayalım.
Kendimizi, sorguya çekilmemizden önce sorgulayalım. Çünkü biz, bülûğ çağından ölünceye kadar söz, fiil ve davranışlarımızdan, ayrıca kötü örnekliğimizden ve yanlışa sebep olduğumuzdan hesaba çekileceğiz.
Kimlere Karşı Sorumluyuz?
Allah’a, Peygamber’e, nefsimize, âilemize, insanlara ve topluma karşı görevlerimizden sorumluyuz.
Kalp, inandığı, düşündüğü ve planlayıp azmettiğinden; göz, gördüğü ve baktığı; kulak, duyduğu ve işittiği şeylerden sorumludur.
Kimler Sorumludur?
Peygamber dâhil herkes sorumlu ve sorumlu olduğu şeylerden âhirette sorgulanacaktır.
a) Peygamberler, peygamberlik görevini yapıp yapmadıklarından, fert ve toplumlara ise peygamberlerin davetine uyup uymadıklarından sorulacaktır.
b) İnsanlar nimetlerin şükrünü yerine getirip getirmediklerinden sorgulanacaklardır.
c) İnsanlar verdikleri sözlerden ve yaptıkları sözleşmelerden sorumludur.
d) İnsan, amellerinden sorgulanacaktır.
e) İnsan göz, kulak, dil, el, ayak, kalp ve diğer organlarından, ilmi ile amel edip etmediğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından sorgulanacaktır.
Kendimizin Farkında mıyız?
a) Ben kimim, gayem ne, şu anki gayem gaye olmaya değer mi, yoksa gaye vasıta mı olabilir, yoksa vasıtayı mı gaye ettim?
b) Kalbimde iman nurunun varlığını ve derecesini anlayabiliyor muyum?
c) Ne idim, ne oldum, ne olmam lazım?
Bu soruyu her birimiz şahıs olarak, millet olarak ve Müslüman olarak sormamız gerekir.
Neden sormamız gerekir? Zira var olan düşünmek zorundadır, başını ve sonunu, konumunu, görevini ve sorumluluğunu...
Düşünen kimse önce kendisine sorar ve kendisini sorgular, düşünen toplum da kendi tarihini düşünür ve sorgular.