Haberin Kapısı
2020-12-07 21:19:12

Kurallar, Prensipler, Hedefler -1

İbrahim Cücük

07 Aralık 2020, 21:19

Kurallar iki kısımdır:

1) Değişmeyen ve değişikliğe ihtiyacı olmayan kurallar,

2) Değişen ve değişikliğe muhtaç olan kurallar

1) Değişmeyen ve değişikliğe ihtiyaç olmayan kurallar,

Değişmeyen ve değişikliğe ihtiyacı olmayan kurallar ilâhî sınırlardır.

Allah Teâlâ’nın kâinat hakkında koyduğu fiziki-biyolojik vs. kurallar gibi insanlığın huzuru için de koyduğu hudûd-i ilâhî olan kurallar, helaller ve haramlardır.

Haramların da bazen helal olduğu zaman olur. Bu ise zarûret durumlarındadır. “Zarûretler mahzurlu olan şeyleri mubah kılar” kaidesi gereği zarûretler az olur. Bize gereken meşru yolu takip etmektir.

Abdullah b. Ömer (r.anhümâ) şöyle der:

“Kul dünyada meşru olmayan şeylerden faydalanırsa, sağladığı fayda, dünyevî bakımdan değerli de olsa, Allah katında o kulun derecesi düşer. Kişi bâkî olanı fânî olana tercih etmeyi akıllılık saymadıkça hakîkî imana sahip olamaz.”

(Ebû Nuaym el-İsfehânî, Hılyetü’l-Evliyâ, 1/306)

Bize gereken, değişmeyen ve değişikliğe ihtiyaç olmayan bu kuralları korumaktır. Çünkü bu kuralları korumak huzuru korumaktır.

Zarûret, olmazsa olmaz olandır.

İhtiyaç, olmazsa olmaz değil, olursa iyi olandır. Olmayınca eksiklik olur. Eksiklik olunca hayat yok olmaz, ama tam olunca güzel olur.

Her kurum kendi hayatiyeti gereği kurallar koyabilir. Bu kurallar, gerekmedikçe ve zarûret olmadıkça değiştirilmemelidir. Ama ihtiyaç olunca da değişime ayak diretmek hem huzura hem ilerlemeye karşı olmak demektir. Bu manada şöyle denmiştir:

“Değişmez kural, değişmez kuralın olmayacağıdır.”

Bernard Shaw

İlâhî kuralların bazısı bile zarûret olunca değişiyorsa, beşerî kurallar niçin değişmesin!.

Şu üç altın öğüdü de göz önüne almak gerekir:

1. Düşünceler daima saygı değer hakikatlerden zerrelerdir. Hiçbir düşünceyi toptan reddetmeyeceksiniz

2. Hiçbir varlığın ve fikrin sadece kendinizde olduğunu iddia etmeyeceksiniz

3. Yerlerine daha tatmin edicisini ve faydalısını yerleştirinceye kadar kurulmuş, yerleşmiş hiçbir âdet ve geleneği bozmaya ve yıkmaya çalışmayacaksınız.

Kethüdazâde Mehmed Ârif Efendi

Konulan sınırlar, zarûret olmadıkça keyfî olarak aşılmamalıdır. İşte bu manada şöyle söylenmiştir:

“Bir kere sınırı aşan için, artık sınır yoktur.”

Epiktetos

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.