Haberin Kapısı
2020-11-10 15:32:52

Maddi ve Manevi İmar -1

İbrahim Cücük

10 Kasım 2020, 15:32

Hedef, Planlama, İnsan, İmkân

a) Hedef: İnsanı dünyada ve âhirette mutlu etmek.

b) Planlama: İlim, tefekkür, tasavvur, kasd, azim, irade, fiil ve iş devrelerinin planlanması.

c) İnsan: Hedefi belirleyen, planlamayı yapan, insan envanterini çıkaran, insan yetiştiren kurumları kuran, imkânları bulup hikmetlice yani yerli yerince değerlendiren.

d) İmkân: İnsan, zaman, mekân fırsatlarının belirlenen hedef için değerlendirilmesi.

a) Hedef: İnsanı, dünya ve âhirette mutlu etmek

İnsan hem maddesi hem manası; hem cismi hem ruhu; hem aklı hem bedeni yani hem hayvanlarla hem meleklerle müşterek yönü bulunan, kâinâtın özeti olan, çok kıymetli bir varlıktır.

İşte en kıymetli varlık olan insanı, bu iki yönü ile ele almak gerekir. Her bir yönün ihtiyacı farklı farklıdır. Her bir yönünü görmek ve ona göre ihtiyacını karşılamak gerekir. Sadece maddesi, cismi, bedeni ve hayvanlarla müşterek yönüne bakılır da manasına, ruhuna, meleklerle müşterek yönü olan aklına bakılmaz ve değer verilmezse, bu yönün ihtiyaçları karşılanmazsa insan dünyada ve âhirette mutlu olamaz.

İnsanı ele alırken, insana, yaratanın bakışı ile bakmak, dünya ve âhiret kurtuluş reçetesi olarak neyi vermişse o reçeteyi uygulamak gerekir.

İlâhî reçete, Kur'ân-ı Kerîm’dir.

Reçeteyi uygulatacak, insanı o reçeteye göre terbiye edecek olan, Allah’ın ilâhî gerçekleri öğretip eğittiği doktor ve terbiyeci Hz. Peygamber aleyhisselâm’dır.

İlâhî reçete, Kur'ân-ı Kerîm ve Kur'ân-ı Kerîm’i sözleri ve fiilleri ile açıklayan Hadîs-i Şerîflerdir.

İslâm âlimleri, İslâm’ı iki ana maddede özetlemişlerdir:

1)Hakk’a tazim ve itaat,

2) Halka hizmet ve merhamet.

Hakk’a tazim, imanı ifade eder. İtaat ise imana göre amel etmeyi ifade eder. Amel hem ibadeti hem ahlâkı hem de ahkâmı içine alır.

Halka hizmet, yeryüzünü yaşanabilecek hale getirmek için imar etmek ve dünyaya adâleti hâkim kılmak; merhamet ise hidayette olan müslümanların, hidayette devam etmelerine ve hidayette kemale ermelerine, hidayette olmayanların da hidayetlerine vesile olmaya çalışmaktır.

İmam Şafii (rh.a.), “Kur'ân-ı Kerîm inmeseydi de sadece Asır sûresi inseydi, Kur'ân-ı Kerîm’in demek istediklerine kâfi gelirdi” der.

Asır sûresinde mealen Allah Teâlâ, şöyle buyurmuştur:

“Asra yemin olsun ki, gerçekten bütün insanlar hüsrandadır. İman eden, sâlih ameller işleyen, birbirlerine hakkı tavsiye ve sabrı tavsiye edenler müstesnadırlar.”

Bu sûrede özetle, şahsı hüsrandan kurtarıp kemale erdiren ve başkalarını hüsrandan kurtarıp kemale erdiren âyetler ortaya konmuştur.

İslâm’ı ortaya koyan, öğreten, öğrettiğine göre eğiten, başkalarına da Hakkı yani İslâm’ı, sabrı yani uygulamayı tavsiye eden davetçi âlimler, âlim yetiştiren âlimler, asrın problemlerine çözüm ortaya koyan telif eserler ortaya koyan âlimler, fetva veren âlimler yetiştirmek Müslümanlara farzdır.

Bu ilâhî reçete uygulanırken, evle okul, cami ile cami dışı hava, halkla idareciler, fen ilimlerini okutanla dînî ilimleri okutanlar arasında uyum olmalıdır. Çünkü anlayış birliği olmadan davranış birliği gerçekleşmez. Anlayış birliğinin kaynağı, en yüce gerçekler olan İslâm’ın seviyeli bir şekilde ve seviyelere uygun öğretim ve eğitim birlikteliğidir.

“Akla uymayan din, din değil; dini anlamaktan aciz olan akıl da akıl değildir.”

Hz. Ali (k.v.)

Din, aklın eseri değil ama akla ve aklı yaratanın akıllıya hitap ettiği ilâhî bir sistemdir.

“Aklın nuru, fünûn-ı medeniyedir; vicdanın ziyası ülûm-i dîniyedir. İkisi imtizac eder (uyuşup kaynaşır) ise hakikat tecelli eder, talebenin himmeti pervaz eder (iki kanatlı kuş gibi uçar). Eğer iftirak (bu iki yön birbirinden ayrılma) vaki olsa, birinde taassup diğerinde hile ve şüphe tevellüd eder (doğar).”

Bediüzzeman Said Nursi

“Dinsiz ilim, kör; ilimsiz din, topaldır.”

Albert Einstein

“Birlik ve beraberliğin temelini, din teşkil eder.”

II. Abdülhamid

İnsanlar, ancak en yüce ve en üstün gerçekler üzerinde birleşebilirler. Allah’tan üstün ilah yok, Kur'ân-ı Kerîm’den üstün kitap yok, Hz. Muhammed aleyhisselam’dan üstün âlim ve lider yok, İslâm dininden üstün din yoktur.

İşte bu gerçekleri bilen cami imamı ile okul öğretmeni elbette bu üstünlüklerde birleşebilirler; temel bir ayrılık değil ancak içtihat farklılığı doğar. Dört Mezhep imamlarının ictihad farklılığı gibi. Ama bu mezhep imamları da Sahabenin icmasında birleşmekteler. Çünkü üst kimlik icmadır.

Halk ile idareci, fen ilimleri okuyan ile dinî ilimleri okuyan kimseler üstün gerçekleri öğrendikleri zaman temel bir faklılık ortadan kalkar. Toplum, birbirleri ile savaşan değil yarışan ilim adamlarından ve siyasîlerden oluşur ve toplumu da bu yarışta her sahada yarışı kazanan fertler oluşturur.

Toplum, yaşadığı şehirde, şehre hâkim tepelerde cami ve çevresindeki külliyeleri ve şehrin her yerinden cami kubbesini ve minarelerini görürse; minarelerde okunan ezanların da mesajını kavrarsa bizim medeniyetimizin bu simgeleri genel havayı oluşturur.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.