Haberin Kapısı
2022-08-24 13:01:59

MÜSLÜMAN OLMAK VE MÜSLÜMAN ÖLMEK/1

İbrahim Cücük

24 Ağustos 2022, 13:01

 Bütün insanlık için dünyanın huzuru Müslüman olmaya, Âhiretin ebedî huzuru Müslüman olarak ölmeye bağlıdır. Evet, dünya ve Âhiret kurtuluş, İslâm iledir.
 
      Şu âyet-i kerîmede kâinatta olan düzenin İslâm olduğu ve her zerrenin de Müslüman olduğu belirtilmiştir:
       “Onlar Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Hâlbuki göklerde ve yeryüzündeki (olan herkes ve her şey)ler isteyerek ve istemeyerek O’na (Allah’a) teslim olmuşlar ve O’na döndürülecekler.”
    (Âl-i Imrân sûresi (3), 83.)

      Bu âyetten şunu anlıyoruz ki kâinatın her zerresi müslümandır. İşte bundan dolayı kâinatta düzen ve huzur var. İnsanlığın da böyle bir düzene ve huzura kavuşması için İslâm’a teslim olması yani müslüman olması gerekmektedir. Kâinattaki düzeni de koyan Allah, insanlığın dünya ve âhiret huzur bulması için İslâm düzenini de koyan aynı Allah’tır.

      Bunun gerçekleşmesi, nefsin akla, aklın imana yani âyet ve hadislerdeki gerçeklere tabi olması ile mümkün olur. 
       Nefsin akla uyması terbiye olması iledir.
        Müslümanların dünya ve âhiret kurtuluşları Hakk’ı bilip Hakk’a uymaları ve batıllardan sakınmaları, diğerlerine örnek olmaları ve diğerlerine de İslâm’ı tebliğ etmeleri ve batıllardan sakındırmaları gerekmektedir. İşte bu durumu şu âyetlerden öğrenmekteyiz:
       “Ey iman edenler! Ehl-i Kitap olan kimseler (Hristiyan ve Yahudiler)den bir gurubuna (bile) uysanız onlar sizi imanınızdan sonra sizi kâfirler olarak geriye çevirirler. 
        Nasıl kâfir olursunuz, Allah’ın âyetleri size okunurken ve Peygamber aranızda iken!. Kim Allah’a sımsıkı tutunursa sırat-ı mustakîme ulaştırılır. 
       Ey iman edenler! Allah’a hakîkî takva ile takvalı olun ve ölürken ancak Müslüman olduğunuz halde ölünüz. 
        Allah’ın ipine topluca (ve toplumca) sımsıkı tutunun ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinizdeki (özellikle İslam) nimetini hatırlayınız. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah kalplerinizin arasını uzlaştırdı da O’nun nimetiyle birbirinizle kardeşler oldunuz ve siz ateş çukurunun kenarında iken oradan da sizi kurtardı. İşte böylece Allah size âyetlerini açıklıyor ki hidayet üzere devam edesiniz. 
      (İşte bu hidayetin devamı için) sizi hayra çağıran size marufu emreden, münkerden yasaklayan bir ümmet olsun. İşte onlar kurtulan kimselerdir. 
      Kendilerine deliller geldikten sonra ayrılan ve ihtilafa düşenler gibi olmayınız ki onlara büyük azap vardır.” 
       (Âl-i Imrân sûresi 3/100-105.)

      1) Her gün ilimden istifade edilmeli,
      2) Dünya ve Âhiret mutluluğu için şu 5 şeye dikkat edilmeli
       3) Umduğumuza nail olup korktuğumuzdan emin olmak için şu 6 şeye dikkat edilmeli,
       4) Âhirete yatırım yapılmalı,
       5) Kendimiz, âile, anne-baba, çocuklar ve diğerlerine özellikle akrabaya karşı 
   sorumluluklarımız yerine getirilmeli,
       6) Bütün Müslüman kardeşlere karşı sorumluluklarımız yerine getirilmelidir.

      1) Her gün ilimden istifade edilmelidir. 

        Hakk’a ve halka karşı sorumlulukta başarı ilimle başlar.
        SNeden önce ilim ve ilimden istifade nasıl olmalı?

       a) İlk inen âyetin ilimle ilgili olması,
       b) İlk farzın ilim olması, 

       “Bil ki Allah’tan başka ilah yoktur.” 
 (Muhammed 47/19.)

       Dikkat edilirse âyette önce bil ifadesi geçmekte sonra tevhid yani iman ifadesi geçmektedir. 
       Demek ki ilim imandan öncedir. Çünkü Allah’ı bilmeyenin imanı da ameli de olmaz.
       Maddî ve manevî ilerlemek ilimde ilerlemekle ve gereğini uygulamakladır.
       İlim her müslümana farzdır. Zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

       “(İnanılması ve reddedilmesi, uygulanması ve terk edilmesi farz olanın) ilmi(ni) talep etmek (bilmek, öğrenmek ve araştırmak) her Müslümana farzdır.” 
        (İbn Mâce, Mukaddime, 17. )

       Bu hadîs-i şerîfe göre âlim olan âlim olmayan herkese konumuna göre ilim farzdır. Bu konu ile ilgili Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: 

       “Ya âlim ol, ya talebe ol, ya da dinleyen ol, ya seven ol, beşinci olma helak olursun.”
     (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ ve Müzîlü’l-elbâs, I, 149, 150.)

       Bir şey, ister imanla ilgili olsun isterse amelle ilgili olsun inanılması farz ise o iman konusunu ve nasıl iman edileceğini, yapılması farz ise, hem o farzı hem de onun nasıl yapılacağını da öğrenmek de farzdır.  
       Aynı şekilde yapılması vacip olan bir şeyi, hem o vacibi hem de o vacibin nasıl yapılacağını öğrenmek de vaciptir, sünnetse sünnettir. İnanılması küfür ve şirk olan bir konu ise, o küfür ve şirkten korunabilmek için o küfür ve şirki bilmek de farz olur. Bir şeyin yapılması haram ise onu bilmek ondan korunabilmek için farzdır.
       Özetle önce imanla ilgili helal ve haramları bilmek, sonra ibadet, ahlâk ve ahkâmı içine alan amel ile ilgili helal ve haramları bilmek gerekir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.