Haberin Kapısı
2023-10-05 18:21:46

NİCE GÜNAH VARDIR Kİ İŞLEYENİ CENNETE GÖTÜRMÜŞ; NİCE SEVAP DA VARDIR Kİ İŞLEYENİ CEHENNEME GÖTÜRMÜŞTÜR/2

İbrahim Cücük

05 Ekim 2023, 18:21

2. Nice sevap işleyenler vardır ki riyaları yüzünden işlediği amellerin sevabı zayi olmuştur. Zayi olması neticesinde cehennemi boylamışlardır.

Elbette sevap cennete götürür, günah cehenneme götürür. Fakat makbul olan sevap cennete götürür, af olmamış günah cehenneme götürür.

Makbul olan ve sevap verilen amel, kalbinde Allah rızasını hedef edinmiş ihlaslı ve Hz. Peygamber’i izleyip örnek alan ameldir.

Affa uğramamış günah, tövbe edilmeyen veya af kapsamı dışında kalan günahtır. Af kapsamı dışında kalan günah, şirk, inkâr ve riyalı ameldir.

İşte bu konuda Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah yolunda öldürülen, malını tasadduk eden ve Allah’ın Kitabını okuyan kimselerden her birine Allah Teâlâ kıyamet gününde şöyle diyecektir: “Okuyana: ‘Yalan söyledin, aslında filânca bilgindir’ denilmesini istemiştin.’ Öldürülene: ‘Hayır tam tersine filânca korkusuzdur” denilmesini amaçlamıştın.’ Tasadduk edene: ‘Falancanın eli boldur denilmesini murat etmiştin’ denilecektir.” Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.) şu açıklamayı yapmıştır: “İşte bu üçü de ateşe girecektir.”

(Müslim, İmâre, 43; İbn Mübarek, Zühd, 160.)

Riyakâr âlim, riyakâr mücahid ve riyakâr zengin riyakârlıklarına pişman da olmazlar. Gerçekten pişman olan bir daha riyakârlığa yeltenmez. Gerçekten riyadan kurtulmak zor ki her gün seyyidü’l-istiğfarda “Yaptığım şeylerin şerrinden Sana sığınırım” (Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101; Tirmizî, Deavât, 15; Nesâî, İstiâze, 57.) diyerek her gün riyalı amelden Allah’a sığınmamız zımnen emredilmiştir.

Çare ihlaslı olmaktır. İhlâslı olmak için Allah’tan yardım dilememiz ve riyadan Allah’a sığınmamız gerekir. Bizim çokça dua etmemiz, kendimizi riyadan ve riyaya yol açan sebeplerden korumamız için Allah’a yalvarmamız gerekir.

Rasûlullah (s.a.s.) bir hadiste şöyle buyurur: “Sizin aranızda şirk, karıncanın hareketinden daha gizlidir. Sana bir şey söyleyeyim ki onu yaptığında şirkin küçüğü ve büyüğü senden uzaklaşır: ‘Allah’ım! Bilerek şirk koşmaktan sana sığınırım. Bilmediğimden de bağışlanma dilerim.’ de!”

(Sahîhu’l-Câmiı’s-Sağîr, III, 233.)

Mü’minin bütün yaptıklarının kabul olmasının iki temel şartı vardır: Birincisi, kalbindeki niyetinde Allah’ın rızasını gaye etmesi yani ihlâslı olmasıdır. İkincisi, amelinde Hz. Peygamber’i (s.a.s.) izleyip her işte onu örnek almasıdır.

İşte ihlâsın temel şart olduğunu ortaya koyan ayet-i kerîme: “Kim Rabbine kavuşmayı ümit ediyorsa, sâlih (ihlâslı) amel işlesin ve Rabbine ibadette/kullukta kimseyi ortak koşmasın.”

(Kehf sûresi, 18/110.)

Denilir ki: İhlâs, kulun amellerinin gizlide ve aşikârda aynı düzeyde olmasıdır. Riya ise aşikâr olarak yaptığı amelin gizli olarak yaptığından daha iyi olmasıdır. İhlâsta samimiyet, gizli olarak yaptığı amelin aşikâr olarak yaptığından daha iyi seviyede olmasıdır.

(İbnü’l-Kayyım el-Cevziyye, Medâricu’s-Sâlikîn, sf. 95.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.