Haberin Kapısı
2021-04-21 09:29:44

Önce İlim, Sonra Amel,

İbrahim Cücük

21 Nisan 2021, 09:29

Allah Teâlâ, önce peygamber göndermiş sonra sorumlu tutmuş, önce ilim sahibi kılmış sonra amel istemiş, akıl vermiş ve önce aklı çalıştırmayı sonra da uygulamayı istemiştir.

Bütün bunlarla ilgili deliller mevcuttur:

“Biz peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.”

(İsra sûresi 17/15)

Allah Teâlâ, vahiyle bilinecek konularda vahiyle bildirmedikçe sorumlu tutmamıştır.

Allah’a nasıl kulluk edileceği, ancak peygamber tebliği yani Allah’ın vahiyle bildirmesiyle bilinebilir.

Allah’ın sıfatları ile ilgili bilgi, Allah’ın bildirmesi olmadan mümkün olmaz. Kul da bu konularda peygamber veya varisleri tarafından kendilerine bilgi ulaştırılmadan veya bir vesile ile ulaşılması mümkün olan bu bilgilere ulaşmadan sorumlu tutulmaz.

Aklı Çalıştırmak

Kul, akıl ile bilinecek konularda aklını işletmezse sorumlu olur.

Allah, akla Allah’ın varlığını ve bir oluşunu bilecek kabiliyet vermiştir. Kul bu konuda aklını çalıştırmazsa sorumlu tutulur.

Hz. İbrahim aleyhisselam’ın, yıldıza, aya ve güneşe tapanlara karşı akılla onları mağlup etmesi (En’âm sûresi 6/75-79) aklın kullanılmasının gerektiğine delildir.

Aklının yetmediği konularda bilgi araştırması lazımdır. Diğer dünyevî konularda nasıl araştırma yapıyorsa bu konularda da araştırma yapmakla sorumludur.

Uyarıcıyı dinlemenin ve aklı çalıştırmanın gerekliliğini bildiren delil:

“Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Oraya her bir topluluk atıldıkça, oranın bekçileri onlara: ‘Size, uyarıcı gelmemiş miydi?’ diye sorarlar. Onlar da şöyle derler: ‘Evet, bize, bir uyarıcı gelmişti; fakat biz (onu) yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir; siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz! demiştik.’ Yine şöyle derler: Şayet dinlemiş (böylece bilgiye ulaşmış) olsaydık veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli ateştekilerden olmazdık!’ İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun!”

(Mülk sûresi 67/8-11)

Cehenneme girenler, kendilerinin cehennemi hak ettiklerini itiraf edecekler.

Allah, kendi aleyhine açık kapı bırakmamıştır. Çünkü uyarıcı bir peygamber ve onların varisleri olan âlimler göndermiştir de öyle sorumlu tutmuştur. En önemli itirafları, “Şayet dinlemiş (böylece bilgiye ulaşmış) olsaydık veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli ateştekilerden olmazdık!” itiraflarıdır. Anlaşılan, sırf ilimle bilinecek konularda ilim sahibine müracaat edilmesinin, akıl ile de bilinecek konularda aklın kullanılması gereklidir.

Önce bilgiye sonra bilgiye göre amel edileceğine dair diğer bir delil:

“O halde gücünüz yettiğince Allah'a takvalı olun/isyandan korunun. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için infak edin (Allah için harcayın). Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”

(Teğâbün sûresi 64/16)

Takva için, bilgi lazımdır. Bilgi için doğru bilgi sahibine müracaat gerekir. Bilgiden maksat, bilginin gereğini uygulamaktır ki önce “dinleyin” sonra “itaat edin” buyurdu.

Problemlerin Çözümü

Bütün problemler, ilimle çözülür. İlim, âlimde bulunur. Âlim, ilmin kaynağı değildir. İlmin kaynağı aydınlatıcı kitaptır. Âlim aydınlatıcı kitaba müracaat eder.

Allah Teâlâ kâfirleri kınama sadedinde şöyle buyurmuştur:

“İnsanlardan öylesi vardır ki ne bir ilmi, ne bir rehberi, ne de aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında mücadele ederler.”

(Hac sûresi 22/ 8; Lokman sûresi 31/20)

Bugün bize gereken, bir konuda bilgi sahibi olmak için; Usûliddin ve Usûl-i Fıkıh ilmine ve bu iki usulü anlayan âlime müracaat etmektir. Âlim de aydınlatıcı olan Kitap ve Sünnet’ten hüküm çıkaran müctehidlerin Ehl-i Sünnet Akâidine ve İslam Fıkhına müracaat eder.

Eğer ictihâdî bir konu ise en güzeli, ehl-i tercih olan âlimlerden oluşan komisyona müracaat etmektir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.