Haberin Kapısı
2022-08-22 11:59:43

ÖNCELİKLERİMİZ/3

İbrahim Cücük

22 Ağustos 2022, 11:59

2. Önce ilim sonra amel

Her şeyi bilen, her şeye kâdir ve ne istese hemen olduran Allah Teâlâ, önce ilim ve hikmetle donattığı peygamber göndermiş, sonra sorumlu tutmuş yani önce toplumlara peygamberler vasıtasıyla ilim vermiş sonra amel istemiştir. İşte âyet-i kerîme:

“Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap etmeyiz.”

(İsrâ sûresi 17/15)

Cehenneme giren kimseler, kendilerinin cehennemi hak ettiklerini itiraf edip şöyle derler: “Şayet dinlemiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli ateştekilerden olmazdık!”

(Mülk sûresi 67/10)

Bu âyet-i kerîmede Peygamber'in tebliğini dinlemek önce, aklı kullanmak sonra zikredilmiştir.

İlim, önce peygamber veya peygamber varisinden dinlemekle elde edilir. Peygamber vasıtasıyla elde edilen ilmin sorumluluğu çoktur; aklın sorumluluğu azdır, o da Allah’ın varlığını ve tek olduğunu bulmaktır.

Önce bilgi sonra bilgiye göre amel edileceğine dair diğer bir delil:

“O halde gücünüz yettiğince Allah'a takvalı olun/günahlardan korunun. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için infak edin (Allah için harcayın). Kim nefsinin açgözlülüğünden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”

(Teğâbün sûresi 64/16.)

Kurtuluş takvadadır. Takva için ilim lazımdır. İlmin yolu, kitaptan okumaktan daha önce doğru ve isabetli ilim sahibi kişiden dinlemektir ki “dinleyin” buyurdu. Dinleyince ilim öğrenilir. İlmin gereği itaattir ki “itaat edin” buyurdu. Demek ki ilim önce, amel sonradır.

Problemlerin çözümü için de önce ilme, rehbere/âlime ve aydınlatıcı kitaba müracaat gerekir.

İlim, rehberde/âmil âlimde bulunur. Âlim, ilmin kaynağı değildir. İlmin kaynağı aydınlatıcı kitaptır. Allah Teâlâ kâfirleri kınama sadedinde şöyle buyurmuştur:

“İnsanlardan öylesi vardır ki ne bir ilmi, ne bir hüdâsı /rehberi, ne de aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında mücadele eder.”

(Hac sûresi 22/8; Lokman sûresi 31/20.)

Âyetteki hüdâ; ilim ve irfanıyla beyan edip hakka davet eden, örnekliğiyle yol gösteren ve irşad eden kimse demektir.

Bugün bize gereken, bir konuda bilgi sahibi olmak için Usûliddîn ve Usûl-i Fıkıh ilmine ve bu iki usul ile iman ve amele ait konuları anlayan âlime müracaat edilmelidir. Âlim de aydınlatıcı kitaptan (Kitap ve Sünnet’ten) hüküm çıkaran müctehidlerin Ehl-i Sünnet Akâidine ve İslam Fıkhına müracaat eder. Eğer ictihâdî bir konu ise ehl-i tercih olan âlimlerden oluşan komisyona müracaat etmelidir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.