Haberin Kapısı
2020-11-30 12:54:53

Örneklik, Örnekler ve Örneklerden istifade -6

İbrahim Cücük

30 Kasım 2020, 12:54

c) Örneklerden istifade etmek

Önce tarihtekileri özellikle Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’i bütün yönleriyle, Sahabenin büyüklerini en bariz başarılı oldukları yönleri ile tanımak, istifade edenlerin müşahedelerini de öğrenmek, sonra Tâbiîn, Tebeuttâbiînin büyüklerini sonra zamanımıza kadar uzanan büyükleri tanımak gerekir.

Herkesin kendisinin sahip olduğu kabiliyetteki zirve şahısları bilmesi daha faydalı olur. Çünkü bilgiden ilgi, ilgiden sevgi, sevgiden de amel doğar.

1. Örneklerin ilminden, tecrübesinden ve feyzinden istifade ederek

Gerçek manada örnek insan;

- İlim ve irfan sahibi,

- Hz. Peygamber (s.a.s.)’in vârisi,

- Konuşması ilmimizi artıran,

- Görülmesi bize Allah’ı hatırlatan,

- Amelî hayatı bizi âhirete teşvik eden kimsedir.

Onların bir özelliği de iman ve İslam davasında sadık olmalarıdır. Sadık olanları Allah Teâlâ şöyle tarif etmiştir:

“Gerçek müminler, ancak Allah’a ve Rasûlüne iman eden ve sonra da şüpheye düşmeyen, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad eden kimselerdir. İşte onlar sadıkların ta kendileridir.”

(Hucurât sûresi 49/15.)

Bizim sadık olanlara karşı konumumuzu ise şöyle emretmiştir:

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olunuz.”

(Tevbe sûresi 9/119.)

İlk akla gelen beraberlik, vücutça beraber olmaktır. Esasen beraberlik, itikaden, ahlaken ve amelen birlik olmak, yardım etmektir.

Bu âyet-i kerîmenin iniş sebebi, Ensar’a, Muhâcirlerle beraber olun emridir. Tefsir usulünde kaide şudur: “İniş sebebinin özel oluşu mananın genel oluşuna engel değildir.”

Bu ayet-i kerîmedeki önce Allah’tan korkmayı sonra sadıklarla beraber olmayı şöyle de yorumlamak mümkündür: Hz. Peygamber (s.a.s.), Allah’tan gerçek manada korkmayı; itaat edilip isyan edilmemesi, zikredip unutulmaması ve şükredilip nankörlük edilmemesi şeklinde tarif etmiştir. (İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 72.)

Beraber olmak, örnek şahsiyetten ilim, edep ve feyiz almak suretiyle gerçekleşir. Uzaktaki bir insan da o örnek şahsiyetin suretini değil, sîretini, ahlakını, sözlerini, nasihatini zihnen hatırlayarak beraber olabilir.

Örnek insanların ilminden gerçek istifade, edebe dikkat edip bizzat dinleyerek, bulunduğu ortamlarda beraber bulunarak gerçekleşir. Buna en güzel misal şudur:

Sahabenin ileri gelenlerinden Ebû Mûsâ el-Eş’ar’î (r.a.) şöyle demiştir: “Abdullah b. Mes’ûd’un yanında bir kere otururdum, nefsime bir senelik amelden daha tesirli olurdu.” (Kâdî Iyâz, Tertîbü’l-Medârik, II, 51-52, er-Riyâtü’l-Mağrib, 1384.)

Sadece Ashap arasında mevcuttu denemez, en üstünü Sahabe arasında idi denir.

Diğer zamanlarda da ilminden, feyzinden ve örnekliğinden istifade edilecek insan olmuştur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Kıyâmete kadar hakka arka çıkan tâife/grup eksik olmayacaktır. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremeyecektir.”

(Buhârî, Tevhîd, 29, İ’tisâm, 10, Menâkıb, 28,Humus, 7; Müslim, Îmân, 247, İmâre, 170-177; Ebû Dâvûd, Fiten, 1, Cihâd, 4; Tirmizî, Fiten, 51; İbn Mâce, Mukaddime, 1; Dârimî, Cihâd, 38.)

Onları ortadan kaldıramayacaklar ve davalarını yok edemeyeceklerdir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.