b) Rahmet programı olan Kur’ân-ı Kerîm’den çok istifadeye önem vermek
Allah Teâlâ, Ramazandan bahsederken içinde Kur’ân indirilen ay olarak dikkat çekmiştir.
Zamanın önemi, zamanda meydana gelen, mekânın önemi de mekândaki iledir. Ramazan, Kur’ân ayıdır. İşte biz de bu Ramazan ayını Kur’ân ayı yapalım.
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'ân'ın indirildiği aydır.”
(Bakara sûresi 2/185)
Kur’ân-ı Kerîm’den istifade etmek, Kur’ân ahkâmıyla amel etmekle mümkün olur. Kur’ân ahkâmıyla amel etmek için Kur’ân ahkâmını bilmek gerekir. Kur’ân ahkâmını, onu en iyi tefsir eden Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) sonra Ashab-ı Kiram’ın müfessirleri ve fakihleri, sonra Tâbiînin, Tebeuttâbiînin müfessirleri ve fakîhleri daha sonra da asrımızın müfessir ve fakîhleri vasıtasıyla bilmek gerekir.
Bu ay en azından, her gün okuduğumuz cüzdeki belli başlı âyetlerin mana ve tefsirine bakmaya çalışalım.
İbn-i Abbas (r.anhümâ), Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Ramazanını şöyle anlatıyor:
“Rasûlullah (s.a.s.), Ramazan’da her gece Cebrail (a.s.) ile karşılaşır, onunla Kur’ân-ı Kerîm müzâkere ve mukabelesinde bulunurdu.”
(Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 5, Bed’ü’l-Halk, 6, Menâkıb, 23; Nesâî, Sıyâm, 2.)
Bize gereken, Ramazan’ı zikir, tesbih, salavât-ı şerîfe getirmek ve istiğfar etmek sûretiyle değerlendirmek, Hz. Peygamber’i (s.a.s.) izlemek düşüncesiyle de Kur’ân’dan ve âlimlerden istifade etmektir. Çünkü ilim amelden önce gelir. İlim de zaten ilk ameldendir. Farzlardan önce farz olan, ilimdir. Zira uygulanması farz olanın bilinmesi de farzdır. Sakınmamız gereken haramlardan sakınabilmemiz için de haramları bilmek farz oluyor.