Haberin Kapısı
2021-05-01 14:18:33

Sosyal Dengeyi Sağlayan Zekat -5

İbrahim Cücük

01 Mayıs 2021, 14:18

10. Zekât, sadaka ve infâk mü’mini âhirette de zengin kılar

Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“… Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarf edin). Kendiniz için gösterdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah’tan bağışlanma isteyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.”

(Müzzemmil sûresi 73/20.)

Bu âyet-i kerîmede namaz, zekât, Allah’a karz-ı hasen vermek ve karşılık olarak Allah yanındaki büyük ecir üzerinde durmuştur. Bunlardan sonra ise Allah Teâlâ’dan bağışlanma istemek…

Allah’a gerçek yakınlık ancak farz ve bu farzın nafilesi iledir. Nitekim farz zekâtın nafilesi sadakalar, farz namazın nafilesi nafile namazlar (müekked ve gayr-ı müekked namazlar), farz orucun nafilesi Ramazan dışındaki diğer oruçlar, farz olan haccın nafilesi haclar ve umrelerdir. Bu konu hadîs-i kutsîde şöyle geçmektedir:

“Her kim bir velime düşmanlık ederse, ben de ona harp ilan ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilave olarak işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihâyet Ben onu severim. Kulumu sevince de (sanki) Ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, mutlaka ona veririm; Bana sığınırsa mutlaka onu korurum.”

(Buhârî, Rikâk, 38.)

Bu kutsî hadîs-i şerîfi tahlil edersek şunları görebiliriz:

a) “Benim velim” deyip kendisine nispet ederek şereflendirdiği veliye kim düşmanlık ederse, düşmanlık edene harp açacağını ilan ederek sahip çıktığını belirtmesi,

b) Kulu Allah Teâlâ’ya en iyi yaklaştırıcı ve en sevimli olanın farzlar olduğunu ifade buyurması,

c) Velinin farza ilave olarak yaptığı nafileleri işleyince sevgisini kazandığını belirtmesi,

d) Veliyi sevince bütün organlarında razı olduğu amellere muvaffak kıldığını belirtmesi,

e) Veli ne isterse vereceğini ve sığındığı zaman da mutlaka koruyacağını bildirmesi.

Farz artı nafilelerin esas faydası âhirette ortaya çıkacaktır.

Allah’a karz-ı hasen vermekle ilgili başka bir âyette Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

“Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine geri vermesi için kim Allah’a güzel bir borç vermek ister? Darlık veren de, bolluk veren de Allah’tır. Siz yalnız O’na döneceksiniz.”

(Bakara sûresi 2/245.)

Bu âyet-i kerîmenin tefsiri hakkında merhum Hamdi Yazır şöyle demiştir:

“Şimdi kimdir o yiğit ki, Allah’a bir karz-ı hasen, yani gönülden koparak iyi niyet ve ihlâsla dişinden, tırnağından güzelce kırpıp bir ödünç versin, Allah yolunda mal harcasın da, o da yarın ona, birçok defa katlayarak kat kat fazlasıyla versin yahut her kim öyle ödünç verirse, Allah da ona böyle kat kat verir. Bu katların miktarını ancak Allah bilir. Bununla beraber, “… bir tanenin hâli gibidir ki yedi başak bitirmiştir, her başakta yüz tane var..” (Bakara sûresi 2/261.) hesabıyla bire yedi yüz de denilmiştir.

Rivâyet olunuyor ki Ebu’d-Dehdah (r.a.): “Ya Rasûlallah! Benim iki bahçem var, birisini tasadduk edersem bana cennette iki misli var mıdır?” demiş. “Evet” buyurulmuş, “Dehdah’ın anası da yanında mı?” demiş, “Evet” buyurulmuş, “Sabiyye de beraberinde mi?” demiş, “Evet” buyurulmuş. Bunun üzerine bahçelerinin en güzeli olan Huneyniyye adındaki bahçesini tasadduk etmiş, dönüp çoluk çocuğuna gelmiş, onlar da o bahçede bulunuyorlarmış. Hemen bahçenin kapısına durmuş, hanımı Ümmü Dehdah’a bunu nakletmiş. O da “Satın aldığın bahçeleri Allah mübarek etsin!” demiş. Çıkmışlar, bahçeyi teslim etmişler, bu âyet inmiş. Rasûlullah, “Ebu Dehdah için Cennette nice hurma ağaçları saçak atıyor” buyurmuş.

Bu ne lütuftur ki Allah kullarına böyle bir ödünç alma işi ilan ediyor ve bu bereketini ihlâs ve iyi niyetle kulun iradesine bağlı olduğunu da gösteriyor. Buna talip olunuz. Allah bu katlı ihsanı önceden niye yapıvermiyor, demeyiniz. Çünkü Allah sıkar ve açar, gerek fertlere ve gerekse toplumlara, bazen darlık verir, bazen de genişlik. Darlıkta ümitsizliğe düşmemeli, genişlikte azıtmamalı, her iki takdirde herkes hâline göre iyiliğe rağbet göstermelidir. Dişinden, tırnağından güzelce kesip Allah’a mal ve bedence isterse sıkıntılara tahammül etmek ve hiçbir şey bulamazsa “Allah’ı tesbih ederim, Allah’a hamd olsun, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur, Allah büyüktür.” demek suretiyle olsun karz-ı hasen yapılmalı “Allah’a güzel bir ödünç verilmeli”dir ki sonu genişlik olsun. Ve siz ne kadar kaçınsanız, sonunda O Allah’a döndürüleceksiniz. Mükâfat ya da cezanızı mutlaka bulacaksınız.”

( Yazır, Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 134-135.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.