Haberin Kapısı
2020-09-05 16:14:22

Talip Olan Nail Olur

İbrahim Cücük

05 Eylül 2020, 16:14

 Tâlip olmanın beş şartı vardır:
       a) Ciddî olmak, 
       b) Gayret etmek, 
       c) Gücü sonuna kadar harcamak, 
       d) Metotlu ve prensipli olmak,  
       e) Sabır ve sebat etmek.

       a) Ciddiyet
       Önce gayeyi ve gayeye ulaşmada başarılı olmayı dert edinmektir. Dert edinen, dert edindiği şeyi bütünüyle bilmesi gerekir; önemini, gereklerini, faydasını zararını, bu konuda başarılı örnekleri bilmek gibi.  

       b) Gayret
       Ciddiyet, gayeye ulaşmada başarılı olmayı dert edinmenin alâmetidir; gayret de ciddiyetin ispatıdır. 

       c) Gücü sonuna kadar harcamak
       Gayret, kâfi değildir. İlâhî lütuf, insanın bittiği yerde başlar. İnsan, tükenecek kadar gayret edip çalışmalıdır ki özel lütuf olsun. Kul, gerçekten bitince, fiiliyle ve diliyle “bittim” der, Allah da ikramıyla “yettim” der. Allah’ın âdeti budur. Bu gerçeği şu âyet-i kerîmede belirtmiştir:
        “Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki (işte o zaman) Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır.” 
(Bakara sûresi 2/214)
        “Mümkün ile imkânsız arasındaki fark, kişinin kendini o işe adamasında yatar.”
(Tommy Lasorda)                            
       Kişi, bu mümkün değildir der, vazgeçer. Hâlbuki bir denese imkânsız gibi görünenin mümkün olduğunu görür. Böylece zâhire değil, işin hakikatine bakması gerektiği ve denemesi gerektiğini anlayacaktır.
       “Mümkün olanda acz (âcizlik göstermek) ve cez’ (sızlanmak, şikâyet etmek), mümkün olmayanda da ye’s (ümitsizlik) caiz değildir.” Bediüzzaman Said Nursî (rh.a.)
       Bu konuda en güzel prensibi Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle bildirmiştir:
       “Kuvvetli mü’min zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir, ama her birinde de hayır vardır. Sen, sana faydalı olan şeyde harîs ol/ciddi ol (çaba göster!), Allah’tan da yardım iste, âciz olma! Başına bir şey gelirse keşke şöyle yapsaydım şöyle şöyle olurdu deme, lakin (bu)  Allah’ın kaderidir, O ne dilerse yapar, de! Çünkü keşke (demek) şeytanın işine (yol) açar. (Yani şeytan kadere çatmayı kalbe telkin eder ve durmadan vesvese verir)” (Müslim, Kader, 34; İbn Mâce, Mukaddime, 10, Zühd, 14.)          
       "Amacımız; imkânsızı mümkün, mümkünü kolay, kolayı da zarif ve zevkli yapmanın yollarını bulmaktır.” 
       Dr. Feldenkrais

        “Yalnızca görevini yapmakla yetinmeyip daha fazlasını da yapan ve böylece kıl farkıyla önde olabilen atlar yarışı kazanacak.” 
       Dale Carnegie
         Farklı olanlar fark edilirler. Fark hemen ortaya çıkmaz. Zamanla, eğitilince, ihtiyaç olunca, özellikle de bitecek kadar çalışınca ortaya çıkar.

        d) Metotlu ve prensipli olmak,  
        Metotlu insan, hedefine yönelen ve hedefine er-geç ulaşan kimseye benzer, metotsuz kimse de 200 km hızla hedefinden uzaklaşan arabaya benzer. 
        Prensip, başarılı olmak isteyen herkese lazımdır. Önce sistemi kurmak gerekir. Çünkü sistem %70, prensipler %20, liderlik %10dur. 
       Lider, prensiplerle sistemin işlerliğini sağlar, kontrol eder. Liderler sistemi kurup işlerliğini sağlayıncaya kadar belki çok şeydir, daha sonra bir şeydir yani %10 luktur. 
       “Liderin en öncelikli işi, kendi enerjisini kontrol altına almak ve çevresindekilerin enerjilerine orkestra şefliği yapmaktır.” 
      Peter F. Drucker

        e) Sabır ve sebat etmek
        Sabır; nefsi, aklın veya Şeriatın gerektirdiği üzere hapsetmektir. (Râğıb-ı İsfahânî, el-Müfredât sabır mad.)
        “Sabır, kadere kızmaktan kalbi tutmak, dili şekvâdan tutmak, beden organlarını da Allah’a isyandan tutmaktır.” (İbn-i Kayyım el-Cevzî, el-Vâbilü’s-Sayyıb mine’l-Kelimi’t-Tayyib)
         Bu konuda en güzel sözü Hz. Peygamber Efendimiz buyurmuştur:
        “Bil ki hoşlanmadığın şeye sabırda şüphesiz çok hayır vardır. Muhakkak zafer sabırla beraberdir.” 
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 307.)
         Sabreden, her konuda zaferi kazanır. Nefisini hapseden her türlü hapisten kurtulur. Nefsinin hapsinden kurtulmayan zafere ulaşamaz. Sıkıntıya katlanmayan sıkıntıdan kurtulamaz. Sıkıntıya katlanmayan yani sabretmeyen, “zaferi elde etmek istemiyorum” demektir.
         Bu konuda çare, nefsi eğitip aklın emrine vermek, aklı da imanın emrine vermektir. İman, Kur’ân ve Sünnet gerçeklerini tasdik etmektir.  Tatbik tasdike göre olmalıdır ki iç-dış birlikteliği olsun, kalp ve beden birlikteliği olsun.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.